Etiket arşivi: çalım

Güreş terimleri sözlüğü

Güreş Terimleri Sözlüğü

aba Aba güreşinde giyilen ve dizlere değin uzanan özel güreş giysisi.
aba güreşi Tatar, Özbek Türkleri ile Hatay ilimiz yörelerinde aba giyilerek ve bele yün kuşak bağlanarak yapılan bir tür güreş.
abanma Karşı güreşçiyi alta alıp üzerine yüklenme.
açık düşürme Yağlı ve karakucak güreşlerinde iki dirseğin ya da sırtın yere değdiği, göbeğinse havaya döndüğü durum. (Bu duruma gelen güreşçi yenik sayılır.)
açma Yerde kapalı güreşen güreşçiyi, güç kullanarak oyun uygulanabilir duruma getirme.
ad çekme Güreşçi sayısı ikiden çok olan karşılaşmalarda eşlendirme için yapılan işlem.
ağırlık Güreşçinin gövde tartısı.
alana salma Yağlı güreşte cazgırın dualar ederek güreşçileri seyircilere tanıttıktan sonra alana çıkartması.
alaşağı etmek Karşı güreşçiyi kaldırıp yere vurmak.
aldatma Karşısındakine bilerek oyun verip açığını yakalama.
alıştırma Güreş karşılaşmalarında başarılı olabilmek için yapılan hazırlık çalışmaları.
alt-üst olma Yerde güreşen iki güreşçiden alttakinin bir oyunla üste çıkması üzerine alta düşenin de hemen üstündekini alta alması.
altçı Çoğunlukla yerde, karşı güreşçinin altında oyun yapan.
altıncı ağırlık 74 kiloda yapılan güreşler.
alttan kalkma Alta düşen güreşçinin türlü oyunlar deneyerek, alttan kurtulup ayağa kalkması.
apış askısı Güreşlerde mayo içine takılan bacak arası askı.
arkadan çapraz Bir güreşçinin arkasından alınan çapraz.
arkadan çaprazla omuzdan atma Karşısındaki güreşçiyi arkasından çapraza alıp omuz başından aşırma.
arkaya geçme Önden gerekli oyunları denedikten sonra, başka oyunlar denemek üzere karşı güreşçinin arkasına geçme.
askıya alma Genellikle künde oyunlarıyle alttaki güreşçinin ellerini ve ayaklarını yerden kesip aşıracak duruma getirme.
aşırma Kündede ya da kavak dikme oyunlarında dengeleme durumuna getirilen güreşçinin pes etmediğini görünce çevirip sırtının üstüne yere atma.
ayak Yağlı güreşte ve karakucakta en küçük boy.
ayak çekme Alttaki güreşçinin bir bacağını üstündeki güreşçinin bacakları arasından geriye doğru uzatarak ayağını o güreşçinin bir baldırı üzerinden kancalayıp yan kılçık atarak açık düşürmesi.
ayak değiştirme Ayakta dengeli ve sağlam durabilmek ya da karşısındaki güreşçiyi şaşırtarak oyun yapabilmek için gerideki ayağın öne, öndekinin geriye alınması.
ayak kösteği Karşı güreşçinin bir ayağını iki bacak arasına alıp kıstırma.
ayak kündesi Oyun yapanın ayakta durarak ve bir bacaktan kavrayarak yaptığı künde.
ayak oyunu Ayakları kullanarak yapılan her türlü oyun.
ayakçı Ayakta güreşirken daha çok oyun yapan.
azdırma Yağlı güreşte güreşin kızışması saldırıların ve oyun uygulamaların sıklaşması.
bağışlama Ödek almış güreşçiye haklarını geri verme.
bastırma Karşı güreşçiyi alta düşürüp, bağımlı duruma getirme.
baş Yağlı güreşte ve karakucakta en büyük boy.
başaltı Yağlı güreşte ve karakucakta baş’tan önceki boy.
başay Bir karşılaşmada, karşılaşmayı kazanacağı önceden kestirilen kişi.
başlama duruşu Mindere çıkan iki güreşçinin güreşe başlamadan önce minderin iki yakasında yüzyüze durmaları.
başpehlivan Yağlı güreşte ve karakucakta en büyük boy olan baş’a güreşen ve baş’ın birinciliğini kazanan güreşçi.
başpehlivanlık kemeri Her yıl Kırkpınar’da yapılan yağlı güreşlerde başpehlivanlığı kazanana verilen geleneksel kemer.
bayrak çektirme Uluslararası karşılaşmalarda bir güreşçinin birinci olarak kendi ulusunun bayrağının törenle direğe çekilmesini sağlaması.
bel alıştırması Beli güçlendirmek için, ayaklar açıkken, yerde duran gülleyi eğilip alma ve baş üzerine kaldırıp indirme biçiminde yapılan alıştırma.
bel çaprazı Belden girilerek yapılan çapraz.
bel kündesi Karşı güreşçinin arkasından iki elle, göbek üzerinden kenetlenerek yapılan oyun.
bel üstü güreş Belden aşağısını tutmamak ve ayaklarla oyun yapmamak gibi kuralları olan güreş türü.
belden atma Belden kavrayıp, karşı güreşçinin ayaklarını yerden kestikten sonra köprüye gelerek onu aşırma.
beşinci ağırlık 68 kiloda yapılan güreşler.
biçme Karşı güreşçinin ayağını tırpanla yerden kesip devirme.
bilek çekme Alttaki güreşçinin, beline sarılmış olan üstündekini bir ya da iki bileğinden tutup kılçık atarak yana düşürmesi.
birinci ağırlık 48 kiloda yapılan güreşler.
birincilik yarışması Güreşçiler ya da güreş takımları arasında düzenlenen güreş yarışması.
boğma Güreş kurallarına aykırı olarak, kolun, karşı güreşçinin çenenin altından geçirilerek gırtlağa indirilmesi sonucu, güreşçinin soluk almasını önleme.
bohçalama Bir kolu alttaki güreşçinin ensesinden, öteki kolu bacağının arkasından geçirip iki eli göğsü altında birleştirdikten sonra başının üzerine dikerek çevirme.
boşaltma Karşı güreşçiye uygulanan oyunun sonuç vermemesi üzerine o oyundan vazgeçme.
boşlama Ayakta güreşen iki güreşçiden birinin nefeslenmek, suya gitmek ya da yağlanmak için karşı güreşçiden ayrılması.
boy Yağlı güreşte ve karakucakta güreşçinin ağırlığına, gücüne, tekniğine ve yaşına göre güreşmesi gereken bölüm.
boyunbağı Tek kol altından enseyi tutup bağlama biçiminde yapılan güreş oyunu.
boyunduruk Karşı güreşçinin başını koltuk altına alıp boynuna kolu dolama biçiminde yapılan güreş oyunu.
boyundurukla bastırma Boyunduruğa alınan güreşçinin üzerine yüklenerek ve başından yere doğru çekerek onu çökertme.
boyunlama Yağlı güreşte ve karakucakta, bir ayağı aktaki güreşçinin önüne atmak yoluyla boyundan geriye doğru çekme.
budama Bir elle karşı güreşçinin üst bölümü ile uğraşırken öteki elle bacağından tutup düşürme.
bunaltma Oyunla ya da güç kullanarak karşı güreşçiyi oyun yapamaz ve karşı koyamaz duruma getirme.
burgu Bir kolu, alttaki güreşçinin kolunun altından sırtına doğru sokup, öteki el ile boşta kalan elin bileğini tutarak ya da tek kapan takarak başı üzerinde döndürüp çevirme yoluyla yapılan oyun.
büyük orta Yağlı güreşte ve karakucakta başaltı ile orta boy arasındaki boy.
cazgır Yağlı güreşte ve karakucakta güreşçileri seyircilere tanıtan, dualarını okuyup, güreşlerin kural ve geleneklere göre yapılıp yapılmadığını denetleyen kişi.
cıvıtma Davranışlarıyle güreşi yakışık almayacak bir biçime sokma.
çalım Güreşçinin takındığı gösterişli eylem.
çalıştırıcı Güreş öğreneceklere güreş oyunlarını öğreten, yeteneklerinin gelişmesini sağlayan ve karşılaşmalara hazırlayan kişi.
çamurla çalıştırı El parmakları ile bilekleri güçlendirmek ereğiyle sert çamurla yapılan çalışma.
çangal Ayakta güreşirken karşı güreşçinin koltuğu altından bir kolu sokarak bir ayakla o güreşçinin bir bacağına çengel taktıktan sonra onu öne doğru eğip başı üzerinden atma işlemi.
çapraz Karşı güreşçiyi ayaktayken kolları ile kavrayıp onu gerisingeri sürerken çelme takıp sırt üstü yere düşürme.
çelme Karşı güreşçinin ayağının arkasına ayak koyma.
çemberleme kafakol Karşı güreşçinin iki kolunu omuzlara yakın yerden kafası ile birlikte kollar arasında sıkıştırıp, gövdesini kalça üzerine aldıktan sonra dönüş yaparak uygulanan kafakol.
çeneleme Karşısındakine dış kazık uyguladıktan sonra öteki elle çeneden tutup arkaya itme.
çevirme Yüz üstü yere yapışmış bir güreşçiyi oyun ve güç yolu ile sırt üstü getirme.
çırak 1. Yağlı güreşte ve karakucakta güreşe yeni başlamış güreşçiye verilen ad. 2. Usta bir güreşçinin yanında yetişen güreşçi.
çırpınma Yağlı güreşte ve karakucakta karşılaşma yapılırken saldırıya geçecek güreşçinin haydalanarak ellerini birbirine vurup sıçraması.
çırpma Alta düşen güreşçinin üstündekinin belinden sıkıca iki kolla kavrayıp köprüden dönerek yaptığı oyun.
çıvgar Yağlı güreşte ve karakucakta birinciliği kazanmaması istenilen güreşçinin yenilmesi ya da berabere kalmasını sağlamak amacıyla öteki güreşçilerin aralarında anlaşıp birbirlerine yenilmeleri ve o güreşçiyi yormak için onunla güreşenin güreşi uzatması.
çift burgu Elleri, alttaki güreşçinin koltukları altından geçirerek sırtta kenetleme yoluyla yapılan burgu.
çift çapraz Karşı güreşçinin iki kolu üstünden yapılan çapraz.
çift dalma Ayakta güreşirken beklenmeyen bir atılımla karşısındakinin iki ayağını birden kapma.
çift dayak Güç durumdaki güreşçinin iki elle yere dayanması.
çift kapan Alttaki güreşçiye tek kapan taktıktan sonra, öteki eli de boşta kalan elin koltuğu altından geçirerek önceki kapana alınmış olan elin bileğinden tutarak dışa doğru dönüş yapıp çevirme.
çift kol kapma Karşı güreşçinin bileklerinden tutup onu kalça üzerine alarak ve ayaklarını yerden kestikten sonra dönüş yaparak sırtının üstüne mindere atma.
çift koldan atma Karşı güreşçinin iki kolunu yakalayıp yarım köprüye gelmek yoluyla omuzdan atma.
çift paça Karşı güreşçiye dalıp onun paçalarını kapma.
çift sarma Karşı güreşçinin beline oturup çift ayakla vurulan sarma.
çivi yukarı yenme Karşı güreşçinin ayaklarını yukarı kaldırıp tepesi üstü diktikten sonra aşırıp açık düşürme ya da sırtını yere getirme.
çoban kösteği Karakucakta topuk elleme oyunu.
çökertme Karşısındakini zorlayarak dizi ve elleri üzerine düşürme.
çömlek kırması Bir bacağından sarmaya alınmış alttaki güreşçinin, sarmadaki ayağı ile üstündeki güreşçinin öteki ayağını arkadan çengelleyip kıç üstü oturttuktan sonra yaslanarak açık düşürmesi.
çözme Alttaki güreşçiye oyun yapmış olan üstteki güreşçinin, oyununun iyi sonuç vermeyeceğini düşünerek onu uygulamaktan vazgeçip bırakması.
dakikalar bildirimi Kronometre hakemince her geçen dakikanın, İngilizce, Fransızca ve oyunların yapılmakta olduğu ülkenin dilinde güreşçilere bildirilmesi.
dalma Ayaktayken, karşılaşılan güreşçinin ayaklarına yönelip yakalamaya çalışma.
dana bağı Ayakta güreşirken, bir elle karşı güreşçinin bileğinden tutup, öteki taraftaki dizi yere koyarak, boşta kalan elle bacağını içten kavrayıp gövdesini ense üzerine alma yoluyla başının üzerinden yere atıp çevirme.
danışıklı güreş Sonu önceden belirlenmiş güreş.
danışma kurulu Kimi sorunlarla ilgili konuların danışılıp tartışıldığı kurul.
dayama Minder dışına kaçmak isteyen güreşçinin ensesine tek ya da iki elle yapılan destek.
dengeleme Kündeyi doldurduktan ve ayaklarını yerden kestikten sonra karşı güreşçiyi tam aşırılacak duruma getirme.
deste Yağlı güreşte ve karakucakta ayak boyundan sonraki büyük boy.
deve yuları Karşı güreşçinin başını koltuk altına alıp çenesinin altından avuçlama.
dış kazık Elini karşısındaki güreşçinin belinin arkasından güreş donunun içine derince soktuktan sonra eli yumruk yapıp o güreşçinin kalkmasına engel olma.
dış kazıkta bacak kapma Bir elle dış kazık vurup öteki elle karşı güreşçinin bacağını arkadan yakalayarak havalandırma.
dış kazıkta paça Bir elle dış kazık vurup öteki elle karşı güreşçinin paçasından yakalama.
dış tırpan Karşı güreşçinin ayak bileklerine dıştan ayakla vurma.
dıştan tek ayak kapma Bir ayağın dıştan kapılması, ötekinin çengellenmesi yoluyla karşı güreşçiyi yenmeye çalışma.
dik güreş Gövdeyi öne eğmeden yapılan güreş.
dinsel dilek Yağlı güreşlerde ve karakucakta güreşlere başlamadan önce cazgırın okuduğu geleneksel dua.
direnç Karşısındakinin gücüne ve saldırısına karşı koyma gücü.
diz kündesi Diz üzerine gelinerek atılan künde.
dizilme Karşılaşma bitiminde, sonucu beklemek üzere hakemle güreşçilerin yan yana durması.
dizleme Elensenin etkisiyle dizler üzerine yere gelme.
dokuzuncu ağırlık 100 kiloda yapılan güreşler.
dolak Yağlı güreşlerde güreş donu paçalarının eti kesmemesi için baldıra sarılan keçe ya da bezden sargı.
dolanma bk. arkaya geçme.
dolu dönme Sarmaya alınmış alttaki güreşçinin, üstteki yayma eylemine geçtiği anda, sarmaya alınmış bacağı yönüne dönerek sarmayı çözmeden üste çıkması.
dolu kalkma Alttaki güreşçinin, üstündekinin paçasından tutarak ayağa kalkması.
döne Minder güreşlerinde her üçer dakikalık süre.
dönü Birinci gelecek güreşçiyi seçmek için, karşılaşmalarda, aynı kilodaki güreşçiler arasında, yenilenlerin elenmesini sağlamak üzere yapılan güreş dizisi.
dönü atlama 1. Karşılaşmalarda daha çok sayı kazanan bir güreşçi ya da takımın bir sonraki karşılaşmaya girme hakkını kazanması. 2. Ad çekmelerde tek kalan güreşçinin bir sonraki dönüye güreşmeden geçmesi.
dördüncü ağırlık 62 kiloda yapılan güreşler.
duvar çalışması Duvardan boy uzunluğu oranında uzakta durup duvarı itmekle yapılan çalışma.
düzenleme Güreş karşılaşmalarını düzenleyip yapılmalarını sağlama.
düzenleme kurulu Güreş karşılaşmalarıyle ilgili işleri düzenleyen kurul.
düzenlemeci Güreş karşılaşmalarını düzenleyen ve ilgili işleri yöneten kişi.
edilgen güreş İsteksiz ve çekingen yapılan güreş.
eğik güreş Karşı güreşçiye oyun vermemek için öne doğru eğilerek yapılan güreş.
eleme 1. Bir üst dönüye katılacak olanları seçmek için yapılan ayıklama. 2. Resmî bir karşılaşmaya katılabilecekleri seçmek amacıyla düzenlenen karşılaşma.
elenme Güreş karşılaşmalarında 6 kötü sayı alarak karşılaşma dışı kalma. Güreşçi, karşı güreşçileri sürekli olarak yeniyorsa 6 ya da 6’dan çok kötü sayısı olsa da karşılaşmaları sürdürür.
ellek Oyundan oyuna geçen, girgin ve çevik güreşçi.
ense bağlama Yağlı güreşte her iki güreşçinin birbirlerinin ensesinden tutup yapılacak oyunu beklemeleri.
er değişen Güreş sırasında soluğu, yürek atışı hızlanan, tansiyonu hızla yükselen (güreşçi).
eşitlikte sayı Eşitlikte her iki güreşçiye 2 kötü sayı verilmesi.
eşleme göstergesi Uluslararası karşılaşmalarda aynı ağırlıktaki güreşçi adlarının bir torba içine konup ad çekimiyle çıkan ilk adın öteki adlarla eşlendirilmesi sonucunda oluşan gösterge.
eşlenme Güreşmek için alana çıkan güreşçilerden, kimin kimle güreşeceğinin cazgır tarafından belirtilmesi ve birbiriyle güreşeceklerin el ele tutturulması.
eşli alıştırma Bir güreşçinin, güreş karşılaşmalarına iyi hazırlanabilmesi için başka bir güreşçiyle yaptığı alıştırma.
etken güreş Güreşçilerin bir sonuç almak amacıyla yaptıkları güreş.
ezilme Çok güçlü bir güreşçi karşısında güçsüz kalıp bir daha güreşemeyecek duruma gelme.
ezme Karşısındakini uzun süre güreşemez duruma sokma.
f.i.l.a. bk. Uluslararası Birleşik Kurul.
f.i.l.a. sağlık kurulu Uluslararası karşılaşmalarda sağlık denetimini yapan kurul.
f.i.l.a. tartı delegesi Tartı kurulunda F.İ.L.A. adına belge denetimi yapan kişi.
f.i.m.s. bk. Uluslararası Spor Hekimleri Birliği.
federe olmak Güreş sporu ile uğraşacağı resmî örgütlerce belgelenen ve kütüğe geçirilen kurum durumuna gelmek.
fil sofrası Genellikle ağırlığı yüksek olması gereken güreşçiler için uygulanan sınırsız beslenme.
fin hamamı Güreşçinin fazla ağırlığını atmada kullanılan bir tür hamam.
geç değişen Güreş sırasında soluğu ve yürek atışı yavaş yavaş hızlanan, tansiyonu yavaş yükselen (güreşçi).
geçerli oyun Güreş sırasında uygulanan sayı getirici oyun.
geçici haktan yoksunluk Güreşçi ya da yöneticinin suçuna göre ödek kurulunca verilen süreli ödek.
geliştirmen Güreşçiyi soluklu, dayanıklı kılmak ve onun gücünü artırmak için yapılacak işleri hazırlık döneminde öğreten kişi.
gençler arası yarışma Ulusların 15-20 yaş arasındaki güreşçileri için düzenlenen oyunlar.
gıcırı bükme Çok güçlü olan güreşçinin karşısındakini çapraza alıp sürmeden olduğu yerde yenmesi.
gong Güreş karşılaşmasının başlama ve bitim sürelerini belirlemek için kullanılan, üzerine tokmakla vurulunca uzun ve çınlayıcı ses veren maden tepsi biçiminde bir araç.
göbeği yıldız görme Karakucak ve yağlı güreşte kucağa alınan güreşçinin göbeğinin göğe bakar duruma getirilmesi bu duruma getirilen güreşçi yenik sayılır.
göğüs çaprazı Göğüsten girilerek yapılan çapraz.
göğüs çaprazında savunma Çapraza giren karşı güreşçiyi çene altından avuçla itip gövde ağırlığını geriye ve aşağıya yükletme.
göğüslemek El ve ayak çalışırken göğüsle itmek.
gömlek Yağlı güreşte ve karakucakta güreşçiler arasındaki teknik, güç ve ağırlık farkını belirten ölçü.
gösteri Karakucakta cazgır tarafından alana salınan güreşçilerin ellerini oyluklarına, sırtlarına ve karşılıklı durup birbirlerinin avuç içlerine vurarak düzenli hareketler yapmaları.
göz silme Yağlı güreşte oyuna ara verip göze kaçan yağı silme.
güç katımı yoklaması Gerektiğinde, güreşçilerin yasak ilaç kullanıp kullanmadıklarının denetimi.
gülle kaldırma Boyun kaslarını güçlendirmek için köprü durumundayken halter çalışması yapma.
güreş Belli kurallar içinde, güç kullanıp oyun uygulayarak iki kişinin birbirini yenik duruma getirmeye uğraşması.
güreş bırakma Karşı güreşçi adına güreşten vazgeçme.
güreş birliği Güreş kulüplerinin ve güreşçilerin bağlı bulundukları birlik. (Güreş karşılaşmalarının düzenlenmesi ve yönetimi bu birliğin işidir.)
güreş donu Yağlı güreşte belden baldıra değin uzanan deri giysi.
güreş federasyonu bk. Güreş Birliği.
güreş kovalama Güreş karşılaşmalarını gözetleyip birbiri ardından güreş karşılaşmasına katılma.
güreş tutmak Güreşmek, bk. güreş.
güreşçi Güreş sporuyle uğraşan kişi.
harmanlatma Üstteki güreşçinin alttakinin ayaklarını yerden kesip aşıracağı zaman, alttakinin elleri üzerinde ileriye doğru adımlar gibi kaçması.
haydalama Yağlı güreşte ve karakucakta saldırıya geçecek güreşçinin karşısındakini uyanık bulunmağa çağıran övücü sözlerle bağırması.
hazırlık süresi Karşılaşmalardan önce yapılacak çalışmaları kapsayan süre.
hazne Güreş donunun apışarası bölümü.
hırpalama Güreş süresince karşısındakini yorma, ezme.
hız çalışması Gövdeyi hızlı güreşe uydurmak için yapılacak türlü beden eğitimi çalışmaları.
hızlı güreş Oyunların ardarda ve çabuk uygulandığı güreş.
ısınma Güreşten önce yapılan gövde eylemleri.
iç kazık Eli karşı güreşçinin güreş donunun içine, göbek yönünden derince sokma.
iç kazıkta bacak kapma Bir elle iç kazık vurduktan sonra öteki elle karşısındakinin bacağını iç yanından kavrayıp havalandırma.
iç tırpan Karşı güreşçinin ayak bileklerine içten ayakla vurma.
ikinci ağırlık 52 kiloda yapılan güreşler.
itişme Karşılaşmayı güreş biçiminden çıkarıp, süre doldurmak için oyalanma.
kaçak güreşme Karşılaşmalarda, güçlü güreşçi karşısında yapılan çekingen davranış.
kafadan tutma Kafa üzerinde uygulanacak oyunlarda ancak tek el kullanma zorunluğu.
kafakol Karşı güreşçinin bir kolunu koltuk altında sıkıştırdıktan sonra öteki kolu ensesi üzerinden aşırıp, sıkıştırılan kolun koltuk altından tutma ve vücudunu kalça üzerine alarak ayaklarını yerden kestikten sonra diz çöküp sırtının üstüne yere vurma.
kapaklanma Elense çekilişinde yüz üstü düşme.
kapan Tek ya da çift kolu karşısındakinin koltuğu altından geçirip ensesine bastırmak yoluna dayanan bir oyun. bk. tek kapan, çift kapan.
kapanış töreni Uluslararası karşılaşmalarda oyunların bitiminde yapılan tören.
kapışma Hırsla güreşe girme.
kara zelve Yağlı güreşte karşısındakinin başını koltuk altına sıkıştırıp, güreş donunun arka kasnağından tuttuktan sonra iç sarma vurularak yapılan oyun.
karakucak Pırpıt adı verilen özel bir giysi ile yapılan, kimi bölgelerde az çok değişiklikler gösteren, kökeni Orta Asya’ya değin uzanan, en eski geleneksel serbest biçimdeki Türk güreşi.
karıştırmaca Karşısındakini şaşırtma ereğiyle belirsiz oyunlar uygulama.
karşılaşmacı Güreşe çıkan iki kişiden her biri.
kasnak Güreş donunun bele gelen bölümü.
katır yuları Başı boyunduruk gibi alıp elleri çene altında kilitleme.
kavak dikmek Yerdeki güreşçiyi başı üzerine dikmek.
kazık Yağlı güreşte, yerde güreşirken, üstteki güreşçinin bir elini alttaki güreşçinin güreş donunun içine sokup yumruk yaparak, o güreşçinin hareket etmesine engel olma.
kazık çıkarma Minderdışı güreşlerde, daha önce yenildiği güreşçiyi yenme.
kazıklama Yağlı güreşte karşısındakinin güreş donunun içine el sokma.
kazkanadı Karşı oyuncunun kolları altından kol geçirip elleri sırtta kenetleme.
kazkanadında çengel Kazkanadına alınan güreşçiyi gerisingeri sürerken çengelleme.
kazkanadından sıyrılma Kolları tüm olarak arkaya, omuzları da geriye yatırarak karşı güreşçinin kilidinden kurtulma.
kazkanadını sökme Birbirinden ayrı ve gergin durumdaki elleri, önde birleştirmek için, yukarıdan aşağıya kuvvetle indirerek karşı güreşçinin sırttaki kilidini sökme.
kelebek-pul damgası Uluslararası karşılaşmalarda güreşçilerin oyun belgesinde aranan F. İ. L. A. nın yıllık vizesi.
kelepçe Karşı güreşçiyi el ve ayak bileklerinden kavrayan pençe.
kepçe Karşı güreşçinin bacağını türlü biçimlerde dizinin üstünden kavrayıp çekerek açık düşürme.
kılçık Alttaki güreşçinin, kıçını havaya kaldırarak sırtına abanmış olan güreşçinin dengesini bozup ön ya da yan tarafına aşırıp atması.
kıran kırana 1. Yağlı güreşte ve karakucakta ilk seçmelerden sonra yenenler arasında yapılan karşılaşmalar. 2. Çok sert, çok çetin (güreş).
kırkpınar güreşleri Eskiden Edirne-Ortaköy yolu üzerinde, Edirne’ye 17 km. uzaklıkta olan Kırpınar panayırında, bugün ise (Balkan savaşından sonra Kırkpınar’ın Yunanistan’da kalması üzerine) Edirne’nin Sarayiçi’nde hıdrellez gününden iki gün önce başlayıp hıdrellez günü sonu
kıyasıya güreş Karşıdakinin canını yakarcasına yapılan sert güreş.
kızışma Güreşte hızlanma, girişme, saldırma.
kol bağı Hakemlerin iki kolunda, oylarını belirleyecek, renkli imler.
kol çalma Karşı güreşçinin eli ensede iken bu kolun dirseğinin üstünden tutup yukarıya doğru iterek arkaya geçme.
kol çekmede savunma Kolu çekilmek istenen güreşçinin ayaklarını açıp geriye yaslanarak yaptığı oyun.
kol kapma Karşı güreşçinin bir kolunu omuza, koltuk altına almak ya da o güreşçinin koltuğunun altından tutup bileğini koltuğunun altına sıkıştırmak yoluyla gövdesinin aitına girip aşırma.
köpek kuyruğu Alttaki güreşçi sarmadan üste dönerken, çene, alın ya da gırtlağından elle çekip sırtını yere getirmeye çalışma.
köprü Omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum.
köprüde çalışma Köprüye gelip gövdeyi başa doğru yavaş yavaş itip çekmekle yapılan çalışma.
köstek vurmak Karşı güreşçinin bir ya da iki ayağını iki elle sımsıkı tutmak.
köstekten sıyrılma Bir elle köstekleyenin başına basarken ayaklan birer birer köstekten kurtarmaya çalışma.
kötü sayı Bir güreşçinin karşılaşmalarda aldığı olumsuz sayı.
kötü sayı doldurma Uluslararası karşılaşmalarda güreşçinin 6 kötü sayı alarak elenmesi.
kurt kapanı Alttaki güreşçiye çift sarma vurulduktan sonra her iki yanına kapan takarak ağırlığı bel üzerine verme.
kuzu sofrası Ağırlığı fazla güreşçinin ağırlığını indirmek için besininde yapılan kurallı sınırlama.
küçük orta Yağlı güreşte ve karakucakta deste ile büyük orta arasındaki boy.
künde Ayakta, diz üstünde ya da oturur durumdayken alttaki güreşçiyi belinden, tek bacağından ya da güreş donunun şakından tutarak başının üzerinden aşırıp atma.
kündede savunma Kündeye alınan güreşçinin, ileriye fırlamak, bacak arasına bacak uzatmak, topuk ellemek, yere oturmak ya da karşısındakinin kol ve bacaklarını bağlayıp künde yapanı kündeye almak gibi oyunlarla karşı koyması ya da kündeye alana engel olması.
kündede topuk çekme Kündedeki güreşçinin, karşısındakinin ayağını yakalayıp, topuğundan çekerek altına alması.
kütük yuvarlaması Yerdeki güreşçinin göbeği ile ayağını tutup sırt üstü çevirme.
minder Güreş karşılaşmalarında kullanılan, en az 10 cm. kalınlığında, plastik, kauçuk ya da benzeri bir nesneden yapılmış, bir örtüyle örtülmüş, üstüne 9 m. çapında bir çember çizilmiş olan ve çaprazlama köşeleri kırmızı ve mavi renklerle belirlenmiş yaygı.
minder dışı Güreş minderinin üzerine çizilmiş ve içerisinde güreşilmesi gereken 9 m. çapındaki beyaz çemberin dışında kalan bölüm.
minder yönetmeni Orta ve yan hakemlerinin çalışmalarını, verilen kararların doğruluğunu gözetleyen ve yönetmeliklere aykırı karar verildiği zaman düzelten yönetici.
minderden kaçma Zor karşısında bilerek minder dışına çıkma.
omuzdan atma Karşısındakini çapraza aldıktan sonra köprüye gelerek omuz başından aşırma.
omuzdan kol kapma Karşı güreşçinin bir kolu dirsek üstünden tutulduktan sonra, sırt göğsüne gelecek biçimde alınan kolun koltuğu altına girip ayaklarını yerden kesmek yoluyla omuzdan aşırıp yere vurma.
onuncu ağırlık 100 kilonun üstündeki kiloda yapılan güreşler.
orta Yağlı güreşlerde ve karakucakta deste ile başaltı boyları arasındaki boy. (Küçük orta ve büyük orta diye iki bölüme ayrılmıştır.)
oturak kündesi Yerde kıç üstünde oturarak yapılan künde.
oturuşta kapan Karşı oyuncuyu oturağına çökertip arkadan ensesine takılan kapan.
oynama belgesi Bir güreşçinin resmî karşılaşmalara katılabilmesi için Güreş Birliğince kendisine verilen izin belgesi.
oynaşma Karakucak ve yağlı güreşde gösteri niteliğindeki güreş.
oyun Güreşçinin alıştırmalar sonunda kazandığı bedensel güç ve teknik yeteneklerini kapsayan, karşı güreşçiyi yenmek için uyguladığı, kuralları belli eylem.
oyun almak Karşı güreşçi üzerinde bir oyunu uygulamaya geçmek.
oyun bağlama Bir oyunu uygulayıp, sonuca vardırmadan bekleme.
oyun bıraktırım Güreşçilerin kusurlu oyun uygulamasında oyunun hakemce durdurulması.
oyun bozma Karşı güreşçinin uyguladığı oyunlarla zor duruma düşen güreşçinin güç ve ustalık ile bu durumdan kurtulması.
oyundan oyuna geçme Uygulanan oyun, karşı oyunla ya da güç zoruyle bozulunca başka oyunlar yapma.
ödül Güreştiği boyun birinciliğini kazanan güreşçiye verilen para, canlı hayvan ya da kumaş gibi değerli şeyler.
önuyarı Bir yanlıştan ötürü hakemce yapılan hatırlatma.
paça Güreş donunun baldıra gelen ve paça bağı ile büzülen en alt ucu.
paça bağı Güreş donunun paçasını büzmek, dona parmağın girmesine engel olmak için kullanılan ip ya da sırım.
paça kapma Yağlı güreşte, dalış yaparak paça ile baldır arasından parmakları içeri geçirme.
paça kasnak Bir el ile karşı güreşçinin ön kasnağından, öteki el ile bir paçasından tutarak dikip yenme.
paça ucu Güreş donu paçasının en son bölümü.
paçaya asılma Paçayı kaptıktan sonra parmaklarla paçayı tutup çekme.
parsa Yağlı güreşlerde karşılaşmaların bitiminde pehlivanların seyircilerden bağış yollu topladıkları para.
patı çakma Yağlı güreşte karşı güreşçiyi yenenin, hakemlerin bulunduğu yöne dönerek ve dizini havaya kaldırarak elini dizine vurup başına götürmesi.
pes etme Karşısındakinin üstünlüğüne inanarak güreşi bırakma.
peşrev Yağlı güreşlerin başlangıcında elleri bacaklara vurarak yapılan gösteri.
pırpıt Karakucakta giyilen, kıldan yapılmış giysi.
saç yoklaması Güreşçilerin saçı içinde kesici, batıcı bir nesne bulunup bulunmadığının ve yağlı olup olmadığının hakemce denetimi.
sakıngan güreş Karşı güreşçiyi kollayarak yapılan güreş.
saldırı Karşı güreşçinin üstüne üstüne yüklenme.
sallı güreşçi Gövdesi iri güreşçi.
sarma Üstteki güreşçinin, bir bacağını alttaki güreşçinin karnı altından bacakları arasına sokarak ayağını alttakinin baldırı üzerine koyup, ağırlığını onun beli üzerine yükledikten sonra alttakini dış tarafa doğru yayarak çevirme işlemi.
sarmadan dönme Sarmayı vuran güreşçi yayma eylemine geçtiği anda, alttaki güreşçinin sarmaya alınmış bacağı üzerinde dönerek sarmayı bozmadan üste çıkması.
sayı çizelgesi Karşılaşma sırasında güreşçilerin kazandıkları puanları gösteren liste.
sayı toplama Karşı güreşçiye uygulanan türlü oyunlarla sayı kazanma.
sekizinci ağırlık 90 kiloda yapılan güreşler.
serbest güreş Tehlikeli olabilecek kimi oyunların dışında vücudun her yanına oyun uygulanabilen bir güreş türü.
sınama Karşılaşma sırasında güreşçilerin birbirinin güçleri ve oyunları konusunda yaptıkları karşılıklı deneyici girişimler.
sırt kaslarını ısıtma Güreşe başlamadan, öne eğilip kalkmak suretiyle sırt kaslarını çalıştırma.
sıvazlama Yağlı güreşte ve karakucakta yenilen güreşçinin kendisini yenen güreşçiyi belinden tutup kaldırması ya da onun belinden göğsüne doğru elini gezdirmesi.
sıyrılma Karşısındakinin uyguladığı oyundan sıyrılarak kurtulma.
silkme Alttaki güreşçinin kendisine uygulanmış olan oyunu güç ve karşı oyunla bozarak üstündeki güreşçiyi sırtından atması.
soluk açma Karşılaşma başlamadan önce yapılan alıştırmalarla solunumu güçlendirme.
süre bitimi Güreşte karşılaşma süresinin sona ermesi.
sürme Çapraza alınan güreşçiyi çelme takılacak duruma getirip düşürebilmek için gerisingeri götürme.
şak Güreş donu kasnağının tam göbek altına gelen bölümü.
taban basma Karşılaştığı güreşçiyi çaprazla sürerken bir ayağının tabanıyle onun ayağına basma.
takla Köprüye gelmiş güreşçinin dikeye kalkarak kurtulmaya çalışırken yaptığı hareket.
tartarak yenme Yağlı güreşte karşı güreşçinin ayaklarını yerden kesip kucakta üç adım taşıma ya da yarım çember dönüşü durumuna getirerek onu yenik saydırtma.
tartı Karşılaşmalardan önce yapılan ağırlık ölçümü.
tartı kurulu Güreşçilerin tartılarını, uluslararası karşılamalarda denetleyen kurul.
tartı kurulu yazmanı Tartı sırasında yazılı işlemleri yürüten kişi.
tartı süresi Karşılaşmaların ilk günü, güreşler başlamadan 4 saat önce başlayıp 1 saat süren, sonraki günlerde, ilk karşılaşmadan 1 saat önce başlayıp 30 dakika süren ve güreşçilerin tartıldığı zaman aralığı.
tartı yenileme Güreşçinin ağırlığının düzenlenebilmesi için, tüzüğün belirttiği süre içinde onun bir kezden çok tartılması işlemi.
tartıda bastırma Tartıya alan güreşçinin, karşı güreşçiyi tartıdan sıyrılmak için çöktüğü sırada, göğsünden geriye çekip bastırma işlemi.
tartıda çengel Tartıya alınan güreşçinin, kaldırılmaması için ayağı ile karşı güreşçinin ayağını dış taraftan çengellemesi.
tartma Güreşçiyi kucağa alıp ayağını yerden kesme.
tek çapraz Çapraza girildiğinde karşı güreşçinin bir kolunu da çaprazın içine alma.
tek dalma Karşı güreşçinin tek bacağını kapma.
tek dayak Güç durumdaki güreşçinin bir elle yere dayanması.
tek kapan Bir kolu, karşısındakinin koltuğu altından geçirdikten sonra eli ensesine dayayıp öteki elin de yardımıyla karşısındakinin başını mindere eğme ve onu başı üzerinde döndürerek çevirme.
tek kapanda savunma Kapan takılmak istenen kolun ileri uzatılması ve başın karşı güreşçinin pazısına dayatılmasıyle yapılan savunma.
tek koldan atma Karşı güreşçinin bir kolunu koltuk altında sıkıştırmak ve öteki kol ile de belinden sarılmak yoluyla ayaklarını yerden kesip köprüye gelerek atma.
tek sarma Tek ayakla vurulan sarma.
ter atma Güreşçinin fazla ağırlığını atmak için uygulanan bir yöntem.
ter yoklaması Güreşe başlamadan önce gövdenin terli ve kaygan olup olmadığının hakemce denetlenmesi.
ters atma Başı öne eğik olan karşı güreşçinin kafasıyle bir kolunun ters kavranması ile yapılan omuzdan atma.
ters kafakol Kafayı ve bir kolu kollar arasında sıkıştırdıktan sonra kalçayı ters taraftan çıkararak yapılan kafakol.
ters kalça vurma Burgudaki güreşçinin yukarıya doğru direnmesi durumunda, onun önüne atlayıp göğsüne yapılan çarpma ile köprüye getirme.
ters kazkanadı Ayakta, karşı güreşçinin arkasındayken kolları onun koltuk altlarından geçirip ensesinde kilitleme.
ters kepçe Yerdeki karşı güreşçinin yandan, karnı altına el atarak, ters yöndeki bacağını yakalayıp çevirme.
ters paça Karşı güreşçinin arkadaki paçasını kapma.
tetikte Karşısındakinin saldırısına karşı uyanık durma.
tırnak yoklaması Karşılaşma başlamadan hakemin, güreşçilerin kısa kesilmesi gereken tırnaklarını denetlemesi.
tırpan Karşı güreşçinin ayak bileklerine hızla ayak vurma.
tilki kuyruğu Yağlı güreşte oturak kündesine geçen üstteki güreşçiye alttakinin elini geri uzatarak çenesinden ya da gırtlağından çekmesi.
tokuşma Tetikte ve dikkatli olan iki güreşçinin açık vermemek için eğik durup kafalarını birbirine dayaması.
toptan kafakol Karşı güreşçinin iki eli kendi ensesinde iken iki kolunu sıkıştırarak çekilen kafakol.
topuk elleme Ayaktayken dalıp karşı güreşçinin topuğunu yakalayıp çekme.
topuk kesme Künde aşırılırken karşı oyuncunun topuğunu yakalayıp yere düşürme.
tuş Oyun sırasında iki omzun aynı anda yere değmesiyle oluşan yenilgi.
tutuşma Güreşe başlama.
uçak oyunu Karşı güreşçinin koltuk altına girerek, bacağı arasından geçirilen elle bileğinden yakalayıp, omuz üzerinde yükseltme.
uçkur Güreş donunun bele bağlanmasını sağlayan kalınca fitilden ip.
uluslararası birleşik kurul Uluslararası güreşleri düzenleyen, yöneten kurul.
uluslararası spor hekimleri birliği Dünya spor sağlığı ile uğraşan kurul.
usta Yağlı güreşi ve karakucağı öğreten kişi.
üç ayak Minder güreşinde minder dışı olmayı gerektiren ve iki güreşçinin dört ayağından üç ayağının minderin dışında bulunması durumu.
üçüncü ağırlık 57 kiloda yapılan güreşler.
ünleme Güreşin türüne göre, cazgır ya da gong hakemince güreşçilere yapılan çağrı.
üst ağırlığına çıkma Güreşçinin bulunduğu ağırlıktan bir üst ağırlığa çıkması.
üste çıkma Alta düşmüşken karşıt oyunla karşı güreşçinin üstüne çıkma.
üsteleme Aynı oyunu daha bir ustalık ya da güç göstererek yineleme.
üstte kalma Alttaki güreşçinin alttan oyun yaparak üzerindekini yenik düşürürken kendisinin onun üzerinde kalması.
yağlanma Yağlı güreşlere başlarken gövdeye zeytinyağı sürme.
yağlı güreş Gövdeye zeytinyağı sürülerek yapılan geleneksel Türk güreşi.
yan kazık Güreş donunun yanından yapılan el sokma.
yan kılçık Alttaki güreşçinin kıçını havaya kaldırarak sırtına abanmış olan güreşçinin dengesini bozup, yan tarafına aşırıp atması.
yanbaş Tek ya da çift çapraza alınarak gerisingeri sürülen güreşçinin, karşı güreşçinin kolları arasından sıyrılırken kolu ile o güreşçinin koltuğu altından iterek yan tarafına savurup yere atması.
yaralanmada durdurma Oyun sırasındaki yaralanmalarda yetkililerin alabilecekleri, beş dakikayı geçmeyen, oyun durdurma kararı.
yarı son Güreşlerde sondan bir önceki durum.
yarım takla Köprüye gelmiş güreşçinin tek ayak ve baş ekseni çevresinde çember yaparak köprüden kurtulmaya çalışması.
yaya alma Karşısındakinin arkasına geçerek ellerini onun göğsünde ya da karnında kilitleme.
yayda duruş Yaya alınan kimsenin kendisine daha başka yenici oyunlar uygulanmasını önlemek için ayaklarını birbirinden uzak tutup eğilerek kendi ayak bileklerinden sımsıkı tutması.
yaydan dönme Yaya alınanın, kolunu uzatıp yaya alanın iç kasnağından tutarak o tarafa dönüp öbür elle karşı güreşçinin dış kasnağından yakalayarak ya da kepçeleyerek onun üstüne dönmesi.
yaydan kurtulma Bir eli yaya alanın kolları arasına sokarak ön kasnağından tutup ya da koltuk altına sokup ayağa kalkma.
yaydan sarmaya Karşı güreşçiyi yaya alıp yerden biraz kaldırdıktan sonra ayakla sarma takma.
yaydan sıyrılma Kendisini yüzükoyun yere attıktan sonra değişik ve aldatıcı hareketler yaparak karşısındakinin kollarından sıyrılma.
yayma Sarmayı vuranın, ağırlığını alttaki güreşçinin beli üzerine verip önce kıçı sonra göğsü üzerine yüklenerek onu yere sermesi.
yedinci ağırlık 82 kiloda yapılan güreşler.
yenen Karşılaşmalarda kazanan güreşçi.
yengi Yapılan güreş türünün kurallarına göre yenme durumu.
yenik Karşılaşmalarda yenilen güreşçi.
yenilgi Yapılan güreş türünün kurallarına göre yenilme durumu.
yerde başlatma Minder dışına çıkmış güreşçilerin durumuna göre güreşi kuralına uygun bir biçimde yerduruşuna göre başlatma.
yerde künde karşılığı Alta düşüp kündeye gelmekte olan güreşçinin birden sıçrayarak karşısındaki güreşçinin üzerine bir ayağını atıp dönüşe geçmesi.
yerduruşu Altta bulunması gereken güreşçinin minder ortasında eller üstü alacağı durum.
yüklenme Oyunda, karşılaşılan güreşçinin üstüne üstüne gitme.
yüksek danışma kurulu Olağanüstü durumlarda ilgili örgütçe toplantıya çağrılıp kendisine danışılan kurul.

Futbol terimleri sözlüğü

Futbol terimleri sözlüğü

A takımı Bir kulübün ya da bir karmanın en usta oyuncularından kurulan takım.
açık oyuncusu Akıncı katını kuran beş oyuncudan sağ ve sol başta, yani katın en açık yanlarında yer alan oyuncu.
açık seki Oyun alanını çevreleyen, üstü açık oturma basamakları.
açıklarla oyun Özellikle açık oyuncuları ile ilerleme ve sonuca gitme biçimine dayanan bir oyun yöntemi.
ad çekme Bir küme oluşturan kulüpler adına bir araya gelen kişilerin, yetkililerle birlikte o kümenin karşılaşma düzen ve sırasını saptaması.
adam adama savunma Her oyuncunun karşı takımdan belli bir oyuncuyu tutarak, sayı yapabilme gücünü engellemesi amacını güden bir savunma yöntemi.
adam tutma Karşı takımdaki oyuncunun istediği gibi devinmesini önlemek amacıyla kurala uygun biçimde kendisini izleme.
aday Ulusal ya da karma takımlarda oynatılmak üzere türlü takımlardan seçilen oyuncular.
adlık Belli bir süre içinde en çok birincilik kazanan takıma verilen armağan.
akın Sayı yapmak üzere karşı takım kalesine doğru genellikle topluca girişilen eylem.
akıncı Asıl görevi, topu karşı takımın kalesine sokmak için akınlar yapmak olan, akıncı katındaki 5 oyuncudan her biri.
akıncı katı Asıl görevi, topu karşı takımın kalesine sokmak için akınlar yapmak olan sağ açık, sağ iç, orta akıncı, sol iç, sol açıktan oluşan ön dizi.
akıncıl oyun Karşı kaleye akın yapmaya dayanan bir oyun yöntemi. Bu biçimde oynayan bir takım, akın üstüne akın yaparak topu daha çok karşı yarı alanda bulundurmaya çalışır.
aktarma Bir oyuncunun, ayakla ya da başla topu kendi takım arkadaşlarından birine göndermesi.
alan üstünlüğü Kendi kentinin alanında oynayan bir takımın, alanı tanımasından ve kendi seyircisi önünde oynamasından ileri gelen üstünlük.
alçak toplar Bir ayaktopu oyununda yerden ya da diz altı yüksekliğinde verilen toplar.
anmalık Karşılaşmalardan sonra takımların karşılıklı olarak birbirlerine verdikleri ve günün anısını taşıyan değerli şeyler.
antrenör bk. çalıştırıcı.
ara Bir ayaktopu oyununun 45’er dakikalık iki dönemi arasında oyunculara verilen 15 dakikalık dinlenme süresi.
arka ağ bk. kale ağı.
aşırtma Bir oyuncunun, karşı takım oyuncularının kesemeyeceği bir biçimde topu havalandırarak kendi takım arkadaşlarından birine aktarması.
avantaj bk. üstünlük.
Avrupa Ayaktopu Birliği Avrupa’daki ulusal ayaktopu birliklerinin bağlı bulundukları uluslararası kuruluş.
Avrupa Birincileri Karşılaşmaları Avrupa ülkelerinin lig birinciliğini kazanan takımları arasında düzenlenen ayaktopu karşılaşmaları.
Avrupa Karması UEFA’ca Avrupa ülkelerindeki oyuncular göz önüne alınarak seçilen takım.
Avrupa Kupa Birincileri Karşılaşmaları Avrupa ülkelerinin, kupa birinciliğini kazanan takımları arasında düzenlenen ayaktopu karşılaşmaları.
Avrupa Uluslar Kupası Avrupa ülkelerinin ulusal takımları arasında düzenlenen ayaktopu karşılaşmaları.
ayak dışıyla durdurma Topun geliş yönüne, hızına ve yüksekliğine göre, (sağ ya da sol ayağın) ayak küçük parmağı kökü, topuk ve bilek arasında kalan üçgen biçimindeki yüzeyle, top yere değerken ya da havadayken kendi özel tekniğiyle topu durdurma.
ayak içiyle durdurma Topun geliş yönüne, hızına ve yüksekliğine göre, (sağ ya da sol ayağın) ayak başparmağı kökü, topuk ve bilek arasındaki bölümle kendi özel tekniğiyle topu durdurma.
ayaktopu Topu karşı kaleye sokmak temeline dayanan, on birer kişiden kurulu iki takım arasında, ölçüleri önceden saptanmış belli alanlarda, bir orta hakemle iki yan hakemin yönetiminde kendine özgü kurallar içinde ayakla oynanan top oyunu.
Ayaktopu Birliği Ayaktopu kulüplerinin bağlı bulundukları birlik. (Karşılaşmaların düzenlenmesi ve ülkedeki ayaktopu oyununun tüm yönetimi bu birlikçe yürütülür.)
ayaktopu kılığı Ayaktopu oyununda oyuncuların giydikleri şeylerin tümü. (Bu kılık kulüp renklerini taşıyan bir fanila, don, tozluk ve özel ayakkabıdan oluşur.)
ayaktopu oyuncusu Ayaktopu takımında yer alan oyuncu.
ayaktopu takımı Bir kulübü, bir okulu, bir bölgeyi, bir kenti, bir ulusu ya da bir kıtayı temsil edebilen, on bir kişiden kurulu, ayaktopu oyunu oynayan topluluk.
ayaktopu tekniği Bir ayaktopu oyuncusunun top ile ya da topsuz olarak, ayaktopu kurallarınca gereken devinimleri başarıyla yapabilme ustalığı.
B takımı Bir takımın ya da karmanın ikinci derecedeki oyuncularından kurulan takım.
başlama İki takım arasındaki ayaktopu oyununu hakemin başlatması.
başlama düdüğü Hakemin, karşılaşmanın başladığını bildirmek üzere düdük çalması.
bele sarılmak Karşı takım oyuncusunun beline sarılıp durdurulması biçimindeki sapkı. bk. sapkı.
berabere kalmak Bir oyunu takımların golsüz ya da eşit sayıda gol atarak bitirmesi.
biçmek Karşı takım oyuncusunu tekme ile yere yıkmak, ayaklarını yerden keserek onu düşürmek.
birinci Bir kümenin, bir bölgenin ya da tüm bölgelerin takımları arasında yapılan oyunlar sonucunda puan yönünden en üst sırayı elde eden takım.
birlik Türlü spor kurumlarının kendi aralarında oluşturdukları ve bağlı bulundukları topluluk.
C.I.S.M. bk. Uluslararası Askeri Spor Birliği.
çalım Bir oyuncunun topu ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak devinimlerle aldatıp geçmesi. (Toplu ya da topsuz olarak yapılır.)
çalışma Oyuncuların ayaktopu oyununda gerekli olan kıvamı elde etmek ve korumak için gövdeleriyle ya da topla yaptıkları devinimler.
çalıştırıcı Oyuncuları çalıştıran, kendilerine gerekli beden kıvamını ve oyun bilgisini edindiren kişi.
çarpmak Karşı oyuncuya, iki ayağı yerden kesmeden, gövdenin bütün ağırlığı ile yüklenmek.
çelmeleme Bir oyuncunun, karşı oyuncuya, düşürmek için ayağını takması.
çeyrek final bk. çeyrek son.
çeyrek son Elemeli bir birincilikte, sona kalan sekiz takımın yapacağı dört oyundan her biri.
çift vuruş Kasıtlı olmayan ama kurala da aykırı olan bir davranışa uygulanan ödek türü. Bu ödek gereğince yapılan vuruşta top başka bir oyuncuya değmeden kaleye girerse sayı geçerli olmaz.
çifte savunu Bir savunma oyuncusunun, boş kalan alanda karşı takım oyuncusunun serbest devinimini önlemesi ve bu alanı savunması.
çiftkale oyunu bk. ayaktopu.
çizgi Oyun alanını sınırlamak, belirli ölçü ve bölgeleri göstermek amacıyla yapılan ayırıcı doğru. (Genellikle kireçli su ile çizilir.)
defans bk. savunma.
değiştirmece 1. Ulusal ya da uluslararası karşılaşmalarda takımların karşılıklı olarak birbirlerinin kent ya da ülkelerine giderek karşılaşma yapmaları. 2. Bir takımın karşılaşma için kendi kent ya da ülkesinin dışına gitmesi. 3. Bir takımda yer alan oyuncuların oyun
deplasman bk. değiştirmece.
dirseklik Sert yüzeyli toprak alanlarda, kalecilerin yaralanmaktan korunmak için dirseklerine taktıkları, içi pamuk dolu özel bir koruyucu.
diz altı ile durdurma Oyuncunun topu diz altı ile yer arasına sıkıştırarak durdurması.
diz üstü ile durdurma Diz üstünü kullanarak topun hızının azaltılması ya da durdurulması.
dizlik Sert yüzeyli toprak alanlarda, kalecilerin yaralanmaktan korunmak için dizlerine taktıkları içi pamuklu özel bir koruyucu.
doksandan Kalenin yan direkleri ile yere koşut olan üst direği arasındaki 90 derecelik sol-sağ iki açıdan topun tümünün kaleye girmesi durumu.
dostluk oyunu Ayaktopu Birliğince düzenlenen, küme oyunları ile ilgisi bulunmayan, bir hayır derneği yararına ya da ünlü bir sporcu için yapılan özel karşılaşma.
dömifinal bk. yarı son.
dört-iki-dört (4-2-4) düzeni Çift orta savunucu ve çift orta akıncı ile oynanan bir oyun düzeni.
dört-üç-üç (4-3-3) düzeni Çift orta savunucu ve üç oyun kurucu ile oynanan bir oyun düzeni.
durum Bir ayaktopu kümesinde takımların aldıkları sonuçlara göre kazandıkları değerler. Uluslararası kurallara göre kazanan takım iki, yenişemeyen takımlar birer değer alırlar. Yenik takımlar ise değer alamazlar.
durum göstergesi Ayaktopu kümesinde takımların her karşılaşmada elde ettikleri sayıların toplamını gösteren çizelge. Bu sayıların toplamı ile ortaya çıkan gösterge küme birincisini belli ettiği gibi tüm öteki takımların dizisini de ortaya koyar.
duvar düzeni Savunucu oyuna önem veren bir takımın tüm oyuncularını kale önüne çekerek, karşı takıma sayı yaptırmamak için kurduğu engel. (Bir tür ayaktopu oyunu biçimidir.)
dünya birinciliği Her dört yılda bir, bütün dünya ulusal takımlarının katılmalarıyla düzenlenen, ayaktopu dünyasının en büyük kupa karşılaşmaları.
dünya karması Her yıl, dünyanın en başarılı ve en seçkin oyuncularından oluşturulan karma bir takım. Bu takım yalnız bir “onur onbiri” anlamında olup alana çıkıp bir başka takımla oynamaz, kâğıt üzerinde kalır ve ayaktopu dünyasının en ünlü kişilerince seçilir.
düzenleme kurulu Ayaktopu karşılaşmalarını düzenlemek ve oyunlarla ilgili işleri yürütmekle görevli kurul.
elemeli karşılaşmalar Yenik takımın elenip çıktığı ve hiç yenilmeyen takımın birinciliği kazandığı bir tür ayaktopu dönüsü.
elleme Topa isteyerek ya da istemeyerek elle dokunma. (Kalecinin dışında bir oyuncunun topu elle tutması ya da topa elle dokunması ayaktopu kurallarınca yasaklanmış bir davranıştır ve ödek gerektirir.)
engelleme Karşı takım oyuncusunun önüne geçerek onun serbestçe devinimine engel olma.
F.I.F.A. bk. Uluslararası Ayaktopu Birliği.
faul bk. sapkı.
fikstür bk. ad çekme.
forma bk. ayaktopu kılığı.
forvet bk. akıncı.
futbol bk. ayaktopu.
genç takım 18 yaşına varmamış oyunculardan kurulu takım.
gol bk. sayı.
gözlemci Ayaktopu oyunlarını ve görevlileri izlemekle görevlendirilmiş kişi.
gözlemci tutanağı Bir gözlemcinin, izlediği oyunda gördüklerini yazılı olarak Ayaktopu Birliğine göndermek üzere hazırladığı tutanak.
haftaym bk. ara.
hakem Oyunun kurallara uygun olarak yönetilmesinden sorumlu olan ve kararlarına uyulması gereken görevli.
hakem atışı Kimi nedenlerle hakemce durdurulan oyunu yeniden başlatırken hakemin topu eliyle yere bırakarak oyuna sokması.
hakemlik belgesi Ayaktopu Birliğince hakemlere oyun yönetme yetkisi veren belge.
havada aktarma Topu, takım arkadaşına genellikle kafa vuruşu yapabilecek biçimde yüksekten aktarma.
havada oyun Topu yere düşürmeden geliştiren bir ayaktopu oyunu yöntemi.
hızlı oyun Bir takımın oyuncuları arasında, topu ayaklarında tutmadan birbirlerine hemen aktarmalarıyla kurulan oyun.
ıska geçme Bir oyuncunun davrandığı halde topu çelmeleyerek kaçırması.
ızgara Ayaktopu ayakkabılarının altlarına çivilenen ve tabanla topuk genişliğinde uzayan 12,7 mm. genişlikte kösele ya da sert lastik parçaları. (Tabanda iki, topukta ise bir tane bulunur ve çıkıntılar birbirine koşuttur.)
iç oyuncu Akıncı katının iki açıkları ile orta akıncının arasında yer alan oyuncuların her biri.
iç vuruş Ayağın içi ile topa yapılan vuruş.
ikinci takım bk. “B” takımı.
ikinci yarı Bir ayaktopu oyununun ikinci 45 dakikalık bölümü.
ilk yarı Bir ayaktopu oyununun ilk 45 dakikalık bölümü,
kafa vuruşu Bir oyuncunun topa kafasıyla vurması.
kale Ayaktopu oyununda oyuncuların topu içine sokmaya çalıştıkları, 2,44 m. yükseklikte birbirine koşut iki dikey direk ile bunların üzerine bindirilmiş 7,32 m. uzunluğundaki yatay bir direkle sınırlanmış, arka ve yan yüzeyleri ağla kapatılmış oylum.
kale ağı Kalenin arkasına ve yanlarına gerilen ve genellikle naylon ipliğinden yapılmış ağ.
kale alanı Hem kalecinin özel koruma hakkını hem de kale vuruşu için topun yerleştirileceği yeri gösteren kale direklerinin 5,50 m. dışından alanın içine uzatılan ve yine aynı ölçüdeki çizgileri birleştiren 18,32 m. lik bir başka çizgiyle sınırlandırılmış alan.
kale çizgisi Kale doğrultusunda iki yana uzanan ve oyun alanını dipten sınırlayan çizgi.
kale değiştirme Karşılaşmanın ilk yarısı ile uzatmalı yarıların ilkinden sonra tarafların birbirlerinin alanında yer alması.
kale dışı Topun, karşı takım oyuncularınca kale direkleri dışında kalan dip çizgiden dışarı çıkarılması.
kale direkleri Ayaktopu oyununda kaleyi oluşturan direkler.
kale vuruşu Top karşı takım oyuncularınca kale çizgisi dışına çıkarıldığında, yeniden oyuna sokulması için, kale alanı içinden ve yerden kaleyi koruyanlardan birince topa yapılan vuruş.
kaleci Kalenin önünde duran, topun kaleye girmesini önlemekle görevli, topu ödek alanı içinde elle tutabilen ve kılık yönünden öbür oyunculardan ayrılan oyuncu.
kaleci vuruşu Kalecinin, topu tutuktan sonra, ilerisindeki takım arkadaşına ulaştırmak üzere el ya da ayakla topa yaptığı vuruş.
kapalı savunma bk. duvar düzeni.
kapalı seki Oyun alanında bulunan üstü kapalı oturma basamakları.
kaptan Bir ayaktopu takımında oyuncuları oyun içinde yöneten, hakem ile konuşmada ve törenlerde takımı temsil etme yetkisi bulunan, sol kolunda özel renkli bir bant (işaret) taşıyan oyuncu.
karma takım Türlü takımlardaki oyunculardan seçilerek kurulan on bir.
karşı akın Karşı takımın yaptığı bir akını durdurup hemen akına geçme eylemi.
karşılaşma İki takım arasında kazanmak amacıyla yapılan yarışma.f
karşılıklı aktarma Ayaktopu vuruş beceri (teknik)lerine göre iki oyuncunun topa, kullanılır biçimlerde karşılıklı olarak vurmaları ile yapılan çalışmalar.
kazanmalık Uğraşman oyuncuların yengiyle ya da beraberlikle bitirdikleri bir karşılaşmadan sonra takımlarından aldıkları para armağanı.
kısa vuruş Bir oyuncunun yakınında olan arkadaşına topu göndermek için yaptığı vuruş.
korner bk. köşe.
köşe Ayaktopu alanını oluşturan yan ve kale çizgilerinin kesişme noktalarından her biri.
köşe atışı Topun, savunan takım tarafından kale çizgisinin dışına havadan ya da yerden çıkarılması sonucunda uygulanan bir ödek vuruşu.
köşe bayrağı Oyun alanının dört köşesini gösteren, genellikle düz kırmızı renkte olan ve 1,5 m. boyunda direklerin üzerinde bulunan küçük bayrak.
köşeli koşu Oyuncuların topsuz ya da top ile bir sağa, bir sola koşmaları durumunda ortaya çıkan kesik ve köşeli koşu.
kupa Ayaktopu karşılaşmalarında birincilik, ikincilik ve üçüncülük gibi dereceleri kazanan takımlara verilen, genellikle gümüş ya da metalden yapılmış vazo biçiminde armağan.
kupa karşılaşması Ortaya konulan bir kupa için iki ya da daha çok sayıda takım arasında yapılan oyun.
kupa sonu Ortaya konulan bir kupanın sahibini belli edecek son karşılaşma.
kural dışı Ayaktopu kurallarınca kabul edilmeyen davranış.
kurallı yüklenme Bir oyuncunun ayaktopu kurallarına uygun olarak karşı takım oyuncusunun üzerine abanması.
kuralsız yüklenme Bir oyuncunun ayaktopu kurallarına aykırı olarak vücudu karşı takım oyuncusunun üzerine abanması.
kurtarma Sayıyı ya da sayı olabilecek bir tehlikeyi önleme.
küme Takımların durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak Ayaktopu Birliğince belli sayıdaki takımdan oluşturulan topluluk.
lig bk. küme.
lisans bk. oynama belgesi.
maç bk. karşılaşma.
makaslama vuruş Genellikle karşıdan gelen topa havada, bacakları makas gibi devindirerek yapılan vuruş.
markaj bk. adam tutma.
Merkez Ceza Kurulu Ayaktopu Birliğine bağlı olan ve takım ya da oyuncuların oyun içindeki türlü davranışlarıyla ilgili olumsuz durumları bir karara bağlamakla görevli kurul,
ofsayt bk. yanığa düşme.
on bir metre ödeği Ödek alanı içinde yapılan kural dışı davranışlar nedeniyle, davranışı yapan oyuncunun takımı kalesine on bir metre uzaklıktaki belirli bir noktadan vuruş yapmak biçiminde belirlenen ödek. (Bu vuruşta ödek alanı içinde kaleci ve topa vuran oyuncudan başka
on bir metre yeri Ödek alanı içindeki kural dışı davranışlar sonucu verilen ödek vuruşu sırasında topun konulduğu, iki kale direğinden alan içine dikey olarak uzanan 11 m. ilerdeki nokta.
orta akıncı Akıncı katının en orta yerinde yer alan ayaktopu oyuncusu.
orta bayrağı Ayaktopu alanının orta çizgisinin iki yanında bulunan gönderlerin üzerindeki bayrak. (Bu bayraklar, uzaktan orta çizgiyi gösterir.)
orta çizgi Ayaktopu alanını enine tam ortadan kesen çizgi.
orta hakemi Bir ayaktopu oyununu, alan içinden, oyun kurallarına uygun yönetmekle görevli, özel giysisi olan kişi. (Kural dışı davranışlara ödek vermek, oyunun başlangıç ve bitimini bildirmekle görevlidir.)
orta nokta Orta çizginin tam ortasında bulunan orta yuvarlağın özeği. (Başlama vuruşlarında top bu noktanın üzerine konur.)
orta oyun kurucu Üç oyuncudan kurulu oyun kurucu katının orta yerinde yer alan oyuncu.
orta vuruşu Oyunun ikinci dönemine başlarken ya da savılardan sonra orta çizgi üzerinden yapılan vuruş.
orta yuvarlak Başlama vuruşu sırasında karşı takım oyuncularının durmaları gereken yeri sınırlayan, ayaktopu alanının tam orta yerindeki 9,15 m. çapındaki çember.
ortalamak Açık oyunculardan birinin topu kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş.
oynama belgeli oyuncu Ayaktopu Birliğince kendisine ayaktopu oynama belgesi verilmiş olan oyuncu.
oynama belgesi Bir oyuncunun resmî yarışmalara katılabilmesi için Ayaktopu Birliğince kendisine verilen izin belgesi.
oyun alanı Ayaktopu oyununun oynandığı, uzunluğu en az 90, en çok 120, genişliği ise en az 45, en çok 90 m. olan toprak ya da çimle kaplı düz yer.
oyun biçimi Bir ayaktopu oyununda takımlardan herhangi birinin oyun süresince uygulayacağı oyun yöntemi.
oyun kurucu Ayaktopu takımında savunucular ile akıncılar arasındaki katta yer alan oyunculardan her biri. (Bu oyuncuların görevi hem savunuculara, hem de akıncılara yardım etmektir.)
oyun uzatma Elemeli oyunlarda, olağan süre içinde sonucu alınamayan oyunun belirli kurallar gereğince uzatılması.
ödek Kural dışı, yakışıksız bir davranışta bulunan ayaktopu oyuncusuna verilen, oyuncunun para vermesini gerektiren ya da onu belirli bir zaman, kimi kez de ömür boyu oynamaktan uzaklaştıran karşılık.
ödek alanı Kale direklerinin 16,5 m. dışından alanın içine uzatılan ve yine aynı ölçüdeki çizgileri birleştiren 30 m. lik bir başka çizgi ile sınırlandırılmış alan. (Bu alanın içinde yapılan kural dışı davranışlar ödeği ve 11 m. vuruşunu, dışındaki kural dışı davran
ödek alanı çizgisi Ödek alanını sınırlayan çizgilere verilen ad.
özel karşılaşma Özel bir anlaşmaya dayalı karşılaşma.
özel oyun bk. özel karşılaşma.
özengen oyuncu Sporu herhangi bir çıkar düşünmeksizin, salt sevgisinden ötürü yapan oyuncu.
para atışı Oyun başlamadan önce, kaleyi seçecek ve başlama vuruşunu yapacak takımları belli etmek için hakemin, takım kaptanları arasında yaptığı yazı-tura atışı.
penaltı bk. on bir metre ödeği.
perdeleme bk. engelleme.
prim bk. kazanmalık.
sağ dip doksandan bk. doksandan.
sağ doksandan Kalenin sağ direği ile yere koşut olan üst direği arasındaki 90 derecelik açıdan topun kaleye girmesi, bk. doksandan.
sağ oyun kurucusu Oyun kurucu katının sağ ucunda yer alan oyuncu.
sağ savunucu Bir takımın iki savunucusundan sağ yönde yer alanı.
sağ üst doksandan bk. doksandan.
sağaçık Bir takımın akıncı katında yer alan beş oyuncudan sağ başta olanı.
sağbek bk. sağ savunucu.
sağhaf bk. sağ oyun kurucu.
sağiç Bir takımın akıncı katında yer alan beş oyuncudan, sağdan ikinci yerde bulunanı.
santrahaf bk. orta oyun kurucu.
sapkı Bir oyuncunun, oyun sırasında bilerek yaptığı kural dışı davranış.
savunma Bir takımın kalesini korumak ve gol yememek için oyun süresince çaba göstermesi.
savunma katı Görevi karşı takımın akıncılarına karşı kaleyi korumak olan oyuncuların kurdukları kat.
savunmalı oyun Ayaktopunda özel olarak kurulan ve daha çok savunmaya önem veren bir oyun biçimi.
savunucu Bir takımda savunma katını oluşturan ve kalecinin önünde yer alan oyunculardan her biri.
sayı Topun, kurallara uygun bir vuruşla bütünü ile kale direkleri ve kale çizgisi arasında kalan alandan geçmesi durumu.
sayı farkı Bir takımın attığı sayılar toplamından, yediği sayılar toplamının çıkarılması ile elde edilen sonuç.
seki Kapalı ya da açık oyun alanlarının çevresinde seyircilerin oturup karşılaşmaları izleyebilmeleri için yapılan basamak basamak yer. bk. açık seki, kapalı seki.
serbest vuruş Ödek çizgisinin dışındaki bir noktada, bir oyuncunun kural dışı davranışta bulunması üzerine, bu noktadan karşı takım oyuncularının yaptığı vuruş.
sıkı vuruş Topun hedefe en kısa yoldan gitmesi amacıyla, topa hızla, ayağın sert ve taraklı yüzeyiyle yapılan vuruş.
skor bk. durum.
sol açık Bir takımın akıncı katında yer alan oyunculardan sol başta bulunanı.
sol dip doksandan bk. doksandan.
sol doksandan Kalenin sol direği ile yere koşut olan üst direği arasındaki doksan derecelik açıdan topun kaleye girmesi, bk. doksandan.
sol oyun kurucu Bir takımdaki oyun kurucu katının sol ucunda yer alan oyuncu.
sol savunucu Bir takımın iki savunucusundan sol tarafta yer alanı.
sol üst doksandan bk. doksandan.
solbek bk. sol savunucu.
solhaf bk. sol oyun kurucu.
soliç Bir takımın akıncı katında yer alan oyunculardan soldan ikincisi.
stadyum Takım oyunlarının yapılabilmesi ve seyircilerin oyunları izleyebilmesi için gerekli kuruluşları olan alan.
stop bk. topu durdurma.
sürgü düzeni Katları oluşturan oyuncuların bir sürgü gibi kapanıp açılmalarına dayanan oyun biçimi.
şut bk. vuruş.
taban koymak Ayağında top bulunan bir oyuncuya, top sürerken ya da vuruş yaparken karşı takımdan bir oyuncunun ayağının tabanı ile karşı koyması.
tabanla top durdurma Topu kontrol altına almak amacıyla ayak tabanı ile yer arasına kıstırma.
taç bk. yan dışı.
takım bk. ayaktopu takımı.
takım değiştirme Bir takıma bağlı bir oyuncunun, belirli kurallara uygun olarak bir başka takıma geçmesi.
takım değiştirme ayı Bir takıma bağlı bulunan bir oyuncunun, belirli kurallara uygun olarak bir başka takıma geçebileceği bir aylık belirli süre.
Takım Değiştirme Uyuşmazlık Kurulu Bir oyuncunun bir takımdan başka bir takıma geçişinde kurallara aykırı bir durum ortaya çıktığı zaman, anlaşmazlığı giderici tüzel bir çözüm bulan ve kesin sonuca giden kurul. (Bu kurul Ayaktopu Birliğine bağlı olup daha çok tüzeci üyelerden kuruludur.)
taktik bk. oyun biçimi.
tek seçici Bir takıma girecek oyuncuları seçmek ve takımı kurmak yetkisini tek başına taşıyan kişi.
tekmelik Oyuncuların bacak (tibia) kemiklerini tekmelerden korumak için çorapları ile bacakları arasına soktukları, plastik ya da sert deriden yapılan özel korumalık.
ters makas Bir oyuncunun, kendisini sırt üstü yere atarken ayaklarını havada devindirip makaslama vuruşla topu geri çevirmesi, bk. makaslama vuruş.
top Ayaktopu oyununda kullanılan, dışı deri ya da plastikten, içi hava ile şişirilmiş, lastikten yapılma, yuvarlak biçimde ve çevresi 68-71 cm. olan, en çok 396-453 gr. ağırlığındaki top.
top sürme Bir oyuncunun kısa vuruşlarla topu ayağından çıkarmadan (kaçırmadan) karşı takım kalesine doğru götürmesi.
top tekniği Topla dilediği gibi oynayabilme, topu kullanabilme becerisi.
topu durdurma 1. Topun devinimini, topu istediği yere yöneltmek üzere, herhangi bir biçimde önleme. 2-Topu elle tutma. (Kaleciler için.)
topuk vuruşu Ayağın toparlakça olan alt bölümü ile yapılan vuruş.
topukla aktarmak Topu, topuk vuruşu ile takım arkadaşına aktarmak.
transfer bk. takım değiştirme.
U.E.F.A. bk. Avrupa Ayaktopu Birliği.
uçara vuruş Top havadayken yapılan vuruş.
uçarak kafa vurmak Bir oyuncunun ayakları yerden kesilip ileri doğru atlayarak yaptığı kafa vuruşu, bk. kafa vuruşu.
uçma Oyuncunun topu istediği gibi kullanmak için ayakları havada ve gövdesi yere az çok koşut olarak yaptığı atlayış.
uğraşman oyuncu Geçimini ayaktopu oyunundan sağlayan ve bağlı bulunduğu kulüpten aldığı belirli ücret karşılığı ayaktopu oynayan oyuncu.
ulusal oyun Ulusu temsil eden takımlar arasında yapılan karşılaşma.
ulusal oyun kılığı Bir ulus adına kurulan takımın uluslararası karşılaşmalarda giydiği giysi.
ulusal oyuncu Bir ulus adına kurulan takımda yer alan oyuncu.
ulusal takım Bir ulus adına oynamak üzere kurulan takım.
Uluslararası Askeri Spor Birliği Tüm dünyanın ulusal askerî spor birliklerinin bağlı olduğu, ordular arası oyunları yöneten örgüt.
Uluslararası Ayaktopu Birliği Dünyadaki tüm ayaktopu birliklerinin bağlı oldukları uluslararası birlik.
üçgen oyun Aynı takımın üç oyuncusunun, karşı takımın bir oyuncusunu ortalarına alıp topu birbirlerine aktarmaları.
üst ağ Kalenin üst direğinin dip bölümündeki ağa verilen ad.
üst direk bk. kale direkleri.
üst vuruş Bir oyuncunun, ayağının üstü ile topa yaptığı vuruş.
üstünlük Kendisine yapılan kural dışı davranışlara karşın, topu rahatlıkla kullanabilen ve süren oyuncunun durumu.
ver-kaç Topu takım arkadaşına aktaran bir oyuncunun, karşı takım kalesine ya da uygun bir yöne kaçması.
vole bk. uçara vuruş.
vurucu Topa iyi ve güçlü vurma özelliğine sahip oyuncu.
vuruş Bir oyuncunun topu ayağı ya da kafası ile herhangi bir arkadaşına, kaleye ya da alan dışına göndermesi.
vücut çalımı Bir oyuncunun, önüne çıkan karşı takım oyuncusunu kıvrak vücut devinimleriyle geçip topla birlikte ondan uzaklaşması.
WM düzeni Ayaktopunda belirli bir takım oyunu biçimi. (Oyuncuların alanda diziliş biçimleri W ve M harfleri biçiminde olduğundan oyun bu adı almıştır.)
yan ağ bk. kale ağı.
yan çizgisi Alanı uzunluğuna boydan boya sınırlayan çizgi.
yan direk bk. kale direkleri.
yan hakemi Alanın iki kenarında ve yan çizgilerin dışında görevli olup orta hakemine yardımcı olan hakem.
yandışı Topun, alanın boy çizgisinden dışarı çıkması.
yandışı atışı Yandışına çıkan topun, elle baş üzerinden geçirilip arkadan öne doğru oyun alanına atılması.
yanığa düşme Bir oyuncuyla karşı kale arasında (top kendi takımındayken) karşı takımdan en az iki oyuncunun bulunmaması durumu.
yarı alan Ayaktopu alanını ortadan ikiye bölen orta çizginin iki yanında kalan ve her birinde bir takımın yer aldığı alan.
yarı son Elemeli bir birincilikte, sona kalacak iki takımı belli edecek dört takım arasındaki iki oyun.
yedek oyuncu Ayaktopu takımını oluşturan oyunculardan birinin herhangi bir nedenle takımdan çıkması ya da çıkarılması gerektiğinde onun yerine oynayacak oyuncu.
yer tutma Oyuncuların alanda hem kendi arkadaşlarından gelen topu engellenmeden alabilecek, hem de karşı oyunculara gelen topu önleyecek bir durum almaları.
yerden oyun Topu yerden uzatmalarla geliştiren oyun yöntemi.
yıldız oyuncu Birtakımın ya da bir oyunun en iyi oyuncusu.
yumruklama Kalecinin topu tutamayacağı durumlarda yumrukları ile uzaklaştırması.
yüksek toplar Bir ayaptopu oyununda, diz üstü ya da daha yüksekte toplar.

C – denizcilik terimleri sözlüğü

C ve Ç harfleri ile başlayan denizcilik terimleri sözlüğü :

CAMADAN : Camadan vurmak. Yelken alanının küçültülmesi

CAMADAN BAĞI : Bu küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ çeşidi

CAMADAN KAMÇISI : Yelkenleri camadana vurmak gerektiğinde, camadana vurulacak camadan astarı hizasında ve yelkenlerin gradin yakası üzerindeki morize patalarının serenin cundasına alınan ve yelkenin kaldırılması suretiyle bağlanan ucu çelikli halatlar.

CANKURTARAN SİMİDİ : Denize düşenleri kurtarmak için çok hafif ve yüzer maddeden yapılmış, yuvarlak simit biçiminde ve bir salvoya bağlı aygıt.

CEVİZ : Halatların ucuna tutabilmek için veya süs olarak yapılan bir cins düğüm şeklindeki işleme

CIVADRA : Teknenin baş tarafında dışarıya doğru eğik olarak uzanan sabit seren, genellikle yelkenli teknelerde flokları açmak için kullanılır.

CUNDA : Uç demektir. Direk cundası, seren cundası, bumba cundası.

CUNDA Yakası : Yelkenin seren yakalarına gelen uçlarına denir.

ÇALIM : Geminin baş ile kıçı arasında inik meyil veya kıç tarafta su kesiminin altındaki dar kesim.

ÇAMÇAK : Teknede biriken suyu toplamak için tahtadan yapılmış bir cins kepçe

ÇARMIK : Direklerin her iki bordasına bağlanabilmesi için gerilmiş tel halatlar.

ÇENE : Omurga ile bodoslamamın birleştiği köşe

ÇIMA : Halat, elincesi veya yomaların uç kısmı

ÇIMARİVA : Personelin tekne boyunca yanyana selamlama için dizilmesi

ÇİPO : Özellikle admiralti demirinde bedenin üst kısmından anelesinin altında geçen kollara dik olarak bağlanmış hareketli veya sabit ağaç veya metal kollar.

ÇÖRDEK YAKASI : Seren yakalarının geriye bakan kısımları, üç köşe yelkenlerdeki en üstteki pik yakası

ÇUBUK : Ana direklerin üzerine konulan ekleme direkler.