Etiket arşivi: ipotek

I-J ekonomi terimleri sözlüğü

I harfi ile başlayan ekonomi terimleri

IBEC Uluslararası Ekonomik İşbirliği Bankası (International Bank for Economic Corporation)
1964’de faaliyete geçen uluslararası bir finans kuruluşudur. Amacı tüm Doğu Bloku ülkelerinden oluşan üyeleri arasındaki işbirliğini geliştirmek, bu ülkelerin ekonomik gelişmelerine katkıda bulunmaktır.

IBRD Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (International Bank for Reconstruction and Development)
BM sistemi içinde yer alan uluslararası finans kuruluşlarından biridir. Dünya Bankası«na bağlı bir kuruluştur. 1945 yılında savaşın ekonomik çöküntülerini gidermek ve ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla kurulmuş, 1947’de BM’ye bağlanmış, aynı yıl da Türkiye üye olmuştur. Merkezi Washington’dadır.

ICC (International Chamber of Commerce) Uluslararası Ticaret Odası
1920 yılında kurulmuştur. 110 ülkenin ticaret ve sanayi odası birliklerinin üst kuruluşu olarak faaliyetini sürdüren kuruluşun merkezi Paris’tedir. Genel kurullarını her üç yılda bir yapar.

ICFTU Uluslararası Hür Sendikalar Konfederasyonu (International Confederation of Free Trade Unions)
Çeşitli ülkelerin işçi sendikalarının üye olduğu uluslararası bir kuruluştur. 1949’da Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu’ndan ayrılan sendikalar tarafından kurulmuştur.

IDA (International Development Agency) Uluslararası Kalkınma Ajansı
IBRD’den kredi alamayacak kadar yoksul ülkelere yardım eder. 1960 yılının eylül ayında kurulmuştur. Merkezi Washington’dadır. Dünya Bankası’nın yan kuruluşudur. IBRD’nin Başkanı aynı zamanda IDA’nın da başkanlığını yapar.

IFC (International Finance Corporation) Uluslararası Finans Kurumu
1956’da özel sektöre kredi vermek için kurulmuştur. 1957’de Türkiye de katılmıştır. Merkezi Washington’dadır. Dünya Bankası grubu içinde yer alır. Özel sektörü destekleyerek ekonomik kalkınmayı hedef alır.

IIB (International Investment Bank)
Uluslararası Yatırım Bankası. Comecon’un yan kuruluşlarındandır. 1971’de faaliyete geçmiştir.

ILO (International Labour Organization) Uluslararası Çalışma Örgütü
Tüm dünyada kalıcı barışın sağlanması için önce sosyal adaletin gerçekleştirilmesinin şart olduğunu kabul ederek 1919’da Versailles Barış Antlaşması çerçevesinde kurulmuş ve Milletler Cemiyeti’nin bünyesi içinde çalışmalarını sürdürmüştür.

IMF (International Monetary Fund) Uluslararası Para Fonu
İkinci Dünya Savaşı’ndan ekonomileri tahrip olmuş olarak çıkan Avrupa ülkeleri, 1944 yılında para ve mali sorunlarla ilgili iki müessesenin kurulmasına karar vermişlerdir. Bunlardan biri IMF diğeri IBRD’dir. IMF, Bretton Woods anlaşması ile oluşturulan uluslararası para sisteminin temel örgütüdür. 1 temmuz 1946’da çalışmaya başlamıştır.
*Uluslararası ticaretin gelişmesi, tam istihdam, gelişim hızının artırılması, sabit kur sisteminin gerçekleşmesi, kurlarda kararlılığın sağlanması, tek yönlü devalüasyonu önlemek ve ödemeler dengesi sorunlarını çözmek, kredi sağlamak gibi çok amaçlı kurulmuş bir örgüttür

Import Factor(IF)
Alıcı firmanın ülkesindeki, ithalat işlemine aracılık edip, alıcı firma ile ilgili garantiyi temin eden factoring kuruluşu.

INSIDER TRADING
Sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek, henüz kamuya açıklanmamış bilgileri kendisine veya üçüncü kişilere menfaat sağlamak amacıyla kullanarak sermaye piyasasında işlem yapanlar arasında fırsat eşitliğini bozacak şekilde haksiz yarar sağlamak veya bir zararı bertaraf etmektir.

ISO (International Standard Organisation)
Uluslararası Standartlar Teşkilatı. Standartları belirleyen dünya çapında bir kuruluştur.

İ harfi ile başlayan ekonomi terimleri

İç Borçlar
Hükümetin ülke sınırları içinde kişi ve kurumlara ulusal para cinsinden borçlanmasıdır. Bu borçlanmanın iktisadi niteliği, satın alma gücünün özel ve kamusal kesimler arasında el değiştirmesidir. İç borçlanmada ülkenin kullanabileceği kaynaklara bir ek söz konusu değildir. Devlet, en yaygın yöntemle halka ve kurumlara sattığı kağıda +bağlı bono, tahvil ve kağıda bağlı olmayan yöntemlerle borçlanabilir. İç Borçlanma; kısa-uzun vadeli, teminatlı-teminatsız ve zorunlu-gönüllü olarak üç gruba ayrılabilir.

İç ticaret hadleri
İlke içi ticarette çeşitli sektörlerdeki fiyat ortalamalarının birbirine oranı

İçsel etkiler
Bir firma ya da endüstrinin içinde gerçekleşen kazanç ya da kayıplar

İçsel istifadeler
Firmaların, üretim ölçeklerini artırırken bu ölçek artışı nedeniyle firmaların kendi içlerinde sağladıkları yararlar

İçsel kayıplar
Firmaların üretim ölçeklerini artırırken daha önceleri içsel istifade sayılan unsurların bu kez ters yönde işleyerek birim başına maliyetleri yükseltmesi

İflas
Ödeme gücü olmama; borçlarını ödeyemeyecek durumda olma; pasifi aktifinden fazla olma. Aciz hali, kural olarak bir iflas nedeni değildir. Ancak alacaklı kişi, icra takibine gitmeden mahkemeye başvurup borçlunun iflasını isteyebilir. Borçlu da borcunu ödeyemeyecek durumda olduğunu ispat etmek koşuluyla mahkemeden iflasını talep edebilir.

İhbarlı mevduat
İhbar tarihinden belli bir süre sonra çekilmek üzere bankalara yatırılan para

İhale (Auction):
İhale, ingilizce “auction” auctio kökünden gelmekte olup kelime anlamı artış demektir. Piyasa ekonomilerinde, çeşitli mal ve finansal değerlerin kişi veya kurumlara tahsis yöntemlerinden birisidir. Özellikle, ihaleye konu olacak malın sabit veya doğrudan belirlenebilir bir fiyatı yoksa ya da malın satıcısı, malın piyasa fiyatı konusunda emin değilse ihale yöntemi ile satım tam rekabet koşulları altında bu belirsizliği ortadan kaldırır. İhale yöntemlerine ilişkin ilk sınıflandırma, 1961 yılında William Vicrey tarafından yapılmıştır. İhaleler farklı biçimlerde gerçekleştirilebilir. En yaygın olanı, fiyatların büyükten küçüğe doğru dizildiği, (satan açısından geliri maksimum, maliyetin minumum olması anlamına gelmektedir), çoklu fiyat (“Dutch Auction” adını Hollanda’da çicek satışlarında kullanılmasından almıştır) türü ihalelerdir. Bu ihalede her katılımcıyla kendi teklif ettiği fiyat üzerinden işlem yapılmaktadır. Fiyatların küçükten büyüğe sıralandığı ihaleler ise “English Auction” olarak adlandırılmaktadır. Diğer bir ihale yöntemi ise “tek fiyat” ihalesidir. Bu ihale türünde arzın ve talebin eşitlendiği fiyat, ihaleyi kazanan tüm katılımcılara uygulanmaktadır. Diğer bir deyişle tüm işlemler tek bir fiyat üzerinden gerçekleştirilmektedir. İki ihale türünün de birbirine göre avantaj ve dezavantajları söz konusudur. Tek fiyat ihalesinde, bilgi toplamının maliyeti daha az olup daha fazla katılım sağlanabilir. Çoklu fiyat ihalesinde ise daha yoğun bir rekabet söz konusu olup satıcı açısından daha düşük bir maliyet söz konusu olabilir. Ancak, tüm bunlar piyasanın yapısına ve o günkü koşuluna bağlıdır.

İHRAÇ
Tahvil, hisse senedi gibi sermaye piyasası araçlarının satışa çıkarılmasıdır.

İhracat
Bir ülkenin başka ülkelere mal satması, dış satım, kişi ve kuruluşlarca üretilen mal ve hizmetlerin yurt dışına satılması. Makroekonomik açıdan ihracat, toplam talebin bir parçasıdır. İhracat, gerçekleştiren ülke açısından alacak doğurduğu için ödemeler bilançosunun alacak tarafına yazılır. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan izin alınarak yapılabilir.

İhracat İşlemleri
İhracat factoringi işlemlerinde hesap, borçlu-cari şeklinde tutulur ve factoring ücreti aylık tahakkuk ettirilir.

İhracat Komisyon Birimi
Yabancı bir alıcı için belli bir komisyon karşılığında satın alma acentası rolünü üstlenen organizasyondur.

İhracat Komisyoncusu
Alıcıları ve satıcıları belli bir ücret karşılığında bir araya getiren ancak satış işlemlerinde rol almayan kişi veya şirkettir.

İhracat kısıtlamaları
Temel madde fiyatlarının dünya piyasalarında düşmesini önlemek için ihracatçı ülkelerin ihracat miktarına getirdiği kısıtlamalardır. İrünün bol olduğu dönemlerde arz artarken talep aynı miktarda artmayacağından fiyatlar dünya piyasalarında düşmeye başlayacaktır. İhracatçı ülke hükümeti bu durumda söz konusu ihraç ürününü imha ederek veya ihracatına vergi koyarak kısıtlama yoluna gider.

İhracat kotaları
Belirli bir mala olan talebin uluslararası piyasalarda arzın altında kalması sonucunda fiyatının belirli bir eşiğin altına düşmesine engel olmak amacıyla ilgili malı üreten ülkelerin aralarında yaptıkları bir anlaşma ile saptadıkları ihracatın sınırlandırılması sonucunu doğuran önlemler. 1963’de yapılan Uluslararası Kahve Anlaşması, 1969’da imzalanan Uluslararası Şeker Anlaşması, ihracat kotaları uygulamasına birer örnektir. Petrol ihracatçısı ülkeler de 1973 sonrasında ihracat kotaları saptayarak petrol fiyatlarının büyük ölçüde artmasını sağlamıştır.

İhracat kredisi
Amacı ihracatı özendirmek ve kolaylaştırmak olan bir kredi türü. Kapsamına merkez bankası ve ticari bankaların kaynakları tarafından finanse edilen düşük faizli ihracat reeskont kredileri ile çeşitli özel fonlardan ihracatın desteklenmesi için sağlanan krediler girer. İhracat kredisi bir çeşit kabul kredisidir. İhracatçıya ihraç mallarının belli bir oranına kadar banka üzerinde poliçe çekme yetkisi verir. İhracatçı bu yolla aracı banka tarafından kabul edilen poliçeyi kolaylıkla iskonto ettirerek ihracat bedelini tahsil etme imkanına sahip olur.

İhracat Lisansı
Belirli malların belirli yerlere ihracatına izin veren hükümet belgesidir.

İhracat rejimi
İhracatın hangi ana ilkelere göre gerçekleştirileceğini ortaya koyan resmi düzenleme

İhracat teşvikleri
İhracat gelirlerinin artmasını sağlamak amacıyla hükümetlerce alınan ihracatı özendirici önlemler. İhracata yönelik üretime sağlanan vergi muafiyeti ve vergi indirimleri, ihracatta vergi iadesi, düşük faizli ihracat kredisi, primler, paranın değerinin düşürülmesi, ihracat geliri dövizlerin bir bölümünün ihracatçı firma tarafından kullanılmak üzere yurt dışında tutulması imkanını tanınması, belli malların ihracatına katlı kur uygulanması ve ihracat sigortası gibi önlemlerdir. GATT, haksız rekabet yarattığı gerekçesiyle ihracat teşviklerine karşı çıkmaktadır.

İhracat Ticari Şirketi
İhracat yönetim şirketinin bir benzeridir.

İhracat Vergileri
“Eşyanın ihracatında öngörülen gümrük vergileri ve eş etkili mali yükleri,

İhracat Yönetim Şirketi
Birçok üretici için ihracat departmanı görevini üstlenen özel bir kuruluştur.Bu işlem ya ürünlerin adını alarak veya belirli bir komisyon veya maaş karşılığında şirketin ihracat işlerini onlar adına yürüterek olur.

İhraç
Sermaye piyasası araçlarının ihraçcılar tarafından çıkarılıp, halka arz edilerek veya halka arz edilmeksizin satışıdır.

İhraçcı
Sermaye piyasası araçlarını ihraç eden anonim ortaklıklar, mevzuata göre özelleştirme kapsamına alınanlar dahil kamu iktisadi teşebbüsleri, mahalli idareler ile bunlarla ilgili özel mevzuatları uyarınca faaliyet gösteren kuruluş idare ve işletmelerdir.

İhtilaf ( Dispute )
Alıcının satın aldığı mal ile ilgili her türlü ayıp durumu.

İhtiyat akçesi
Yedek akçe; bir işletmede elde edilen dönem sonu karının, kar payı olarak dağıtılmayan, kanun veya sözleşmeler gereği alıkonan, bilançoda çeşitli amaçlarla ayrılmış olarak ayrı kalemlerde gösterilen kısmı. Zorunlu yedek akçeler ve isteğe bağlı yedek akçeler olmak üzere iki çeşittir. Zorunlu yedek akçeler, ana sermayenin bütünlenmesine yardım amacıyla ticaret kanununa göre ayrılması zorunlu kılınan yedek akçelerdir. İsteğe bağlı yedek akçeler ise kanuni olarak zorunlu tutulmayan ancak işletme genel kurulu tarafından şirketin sürekli gelişmesini veya her yıl istikrarlı kar payları dağıtılmasını sağlamak amacıyla gerekli görüldüğünde ayrılmasına karar verilen yedek akçelerdir.

İhtiyat fonu
Gizlilik derecesi olduğu için gerçek miktarının halktan gizlendiği, normal bütçenin yanı sıra bazı üst düzey yöneticilerin uygun gördüğü yerde kullanabileceği fon

İkili ekonomi
Az gelişmiş ülkelerin ekonomilerini değerlendirmede bir niteleme. 20. yüzyıl başlarında geleneksel yapının hakim olduğu bazı sömürgelerde pazar ekonomisini geliştirme çabaları bazı güçlüklerle karşılaşmıştır. Özellikle Hindistan ve Endonezya’nın, fiyat mekanizması ile arzı ayarlama girişimleri sonuçsuz kalmıştır. İretimi teşvik için yapılan vergi indirimleri, köylünün üretimi daha da azaltmasına neden olmuştur.

İkili ticaret anlaşması
İki ülke arasında ticareti düzenleyen anlaşma. Genellikle döviz kullanılmayan kliring ve takas anlaşmalarını kapsar. Ticaretin konvertibl dövizle yapıldığı ticaret anlaşmaları da ikili anlaşmalar kapsamındadır. Ayrıca genelleştirilmiş tercih sistemi çerçevesinde yapılan hammadde ve tarımsal ürün anlaşmalarının bir kısmı da iki yanlı ticaret anlaşması şeklini almaktadır.

İkincil Piyasa (Secondary Market)
Kıymetlerin ilk ihraçları sonrası işlem gördükleri piyasaları ifade eder. Örneğin, T.C. Hazine Müşteşarlığı tarafından ihraç edilen borçlanma senetlerinin ihraç sonrası alınıp-satıldığı İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, Tahvil Bono Piyasası ikincil piyasaya bir örnektir.

İktisadi büyüme
Kişi başına ulusal gelirin ya da mal ve hizmet üretiminin artması. GSMH cinsinden ölçülür. İktisadi büyüme, artan üretimin nasıl ve kimler tarafından kullanıldığına bağlıdır

İktisadi ufuk
Ekonomik kararlar almada geleceğin tahmin sınırı

İlk Kotasyon
Ortaklık hisse senetlerinin ilk kez Borsa kotuna alınmasını, ortaklığın borçluluğu temsil eden menkul kıymetlerinin Borsa kotuna alınmasını ifade eder.

İlâve Kotasyon
Hisse senetleri Borsa kotunda bulunan bir ortaklığın sermaye artırımı nedeniyle ihraç ettiği yeni hisse senetlerinin kotasyon işlemini ifade eder.

İmtiyazlı Hisse Senedi
Esas sözleşmede hüküm bulunmak kaydı ile, sahiplerine temettü ödemesi, rüçhan hakkı kullanımı, oy hakkı gibi konularda ayrıcalık tanıyan senetlerdir.

İmkansızlık teoremi
Ekonomist Herman Daly tarafından ileri sürülen, dünyadaki bütün insanların Amerikan benzeri bir tüketim ve yaşam düzeyine yükselemeyeceğini ifade eden tez

İndirim
Bir malı yurt içinde satılan fiyatının altında yurt dışında satmak veya üretim ve nakliye tutarlarının altında bir fiyata satmak.

İnterbank
Bankalararası para piyasasını ifade eden terim. Bankalar kendi aralarında da para alışverişinde bulunabilirler. Bu paraların faizi gecelik (overnight) olarak hesaplanır. Interbank faiz oranının düşmesi piyasadaki para bolluğunu gösterir. Faizlerin uzun süre düşük seyretmesi durumunda dövize olan talep canlanabilir. Oranlar yükseldiğinde ise piyasada para darlığı olduğu anlaşılır. Nakit para sıkıntısı çeken bankalar, Interbank piyasasında yüksek faizle borçlanmak yerine ellerindeki dövizi bozdurmayı tercih ederler. Bu nedenle piyasadaki döviz miktarı artar ve döviz kurları aşağı çekilir.

İntifa Senetleri
Şirket genel kurulunun alacağı kararla bazı kimselere çeşitli hizmetler ve alacak karşılığı olarak kuruluştan sonra verilen ve sermaye payını temsil etmeyen hisse senetleridir.

İpotek
Gayrimenkul rehin etme, bir bina veya mülkü ipotek altına alma, kredi kurumlarından ödünç para alabilmek için taşınmaz malları rehin olarak gösterme. Rehin alacaklıya, alacağını borçludan tahsil edememesi durumunda kendisine ipotek edilen taşınmazı paraya çevirerek alacağını tahsil yetkisi verir. Bir taşınmazın rehni için tapu kaydının olması zorunludur. Hisseli mülkiyette hisseler bağımsız olarak ipotek edilebilir. Bir taşınmazı ipotek etmek için biri rehin sözleşmesi diğeri tescil olmak üzere iki işlem yapılır. Taşınmaz üzerinde birden fazla ipotek işlemi yapılabilir.

İradi işsizlik
Bir ülkede, cari ücret düzeyinden daha yüksek ve belli çalışma koşullarından daha iyisi arandığı için iş bulunamaması hali

İrat vergisi
Gelir vergisi; gerçek kişilerin belirli dönemlerde elde ettikleri gelirlerin net tutarı üzerinden alınan vergi. Artan oranlı tarifeye göre alınan direkt bir vergidir. Modern anlamda ilk gelir vergisi, 1799-1816 yılları arasında Napolyon Savaşları«nı finanse etmek için İngiltere«de konmuştur.

İrtibat Büroları
Aracı kurumu ve aracı kurumun yetkili olduğu sermaye piyasası faaliyetlerinin tanıtımını yapmak amacı ile aracı kurumu temsil etmekle görevli hizmet birimleridir. İrtibat büroları sadece müşteri emirlerini aracı kuruma iletebilirler.

İskonto
Tenzilat, fiyat indirme, bankaların hesap sahiplerine azalan mevduatlarını bildiren pusula, dekont, senet kırdırma, bir senedi vadesinden önce üzerinde yazılı olan değerden daha azına paraya çevirme

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
Galata Bankerleri döneminden gelen eski borsanın kapatılmasıyla birlikte Aralık 1985 tarihinde faaliyetine başlamış, hisse senedi ve tahvil alım satımlarının yapıldığı Türkiye’deki tek menkul kıymetler borsasıdır.

İstatistik
Belirsizlik ortamında sayısal veriler elde ederek analiz etme ve buna göre karar alma

İstifçilik
Stokçuluk, paranın harcama veya herhangi bir türden yatırım yapmaksızın saklanması. Bir ekonomide istifleme arttıkça yatırımların finansmanında kullanılacak fonlar azalmış olur.

İstihdam
İş verme, iş gücünün ekonomik faaliyet alanlarında çalıştırılması. Tam istihdam, işsizliğin asgari düzeye düşürülmesini ifade eder. Eksik istihdam ise iş gücünün bir bölümünün işsiz olduğu durumdur.

İstihkak
(1) müteahhitlerin işin bir bölümünü bitirdikten sonra kamudan ya da ihaleyi açandan almaya hak kazandığı para, (2) vesika sistemi, karne sistemi, tüketime ya da üretime ayrılan malların zorunlu durumlarda vesikayla kişi veya firmalara tahsisi. Ekonomik bunalım ve savaş yıllarında başvurulan bir yöntemdir.

İstikrar
Bir ekonomideki fiyatlar genel düzeyi, istihdam hacmi, döviz kurları, faiz oranları gibi unsurların kararlı bir dengede bulunduğu, iç ve dış faktörler nedeniyle önemli değişikliklerin gerçekleşmesinin beklenmediği durum

İstikrar politikası
Ödemeler dengesinde kalıcı bir iyileşme ve yurt içi enflasyon hızında gerileme ya da bu iki unsurun bileşimi gibi genel makro-ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla hazırlanmış geniş kapsamlı tedbirler bütünü

İstikrar tedbirleri
İstikrar politikası amaçlarını gerçekleştirmek üzere uygulamaya konan politika araçları ve yapılan düzenlemeler. Enflasyonun önlenmesi ve ödemeler dengesi açıklarının giderilmesi istikrar politikalarının yaygın olarak benimsenen iki temel amacıdır. Bu amaçlara ulaşmak için alınan en önemli tedbirler şöyledir: Yurt içi kredi genişlemesine katı sınırlama getirilmesi, kamu kesimine yönelik ekonomik faaliyet alanının daraltılması, vergi reformları, yaşanmış enflasyonun gerisinde kalan fiyatların yükseltilmesi, dış ticaretin serbestleştirilmesi, ihracatın teşviki, dış borçların yeni ödeme planına bağlanarak ertelenmesi.

İş çevrimleri
Ekonomik hayatın üretim, istihdam gibi unsurlarının ortalama olarak 8-10 yıllık süreler içinde artma ve azalma yönünde dalgalanarak ortaya çıkardığı çevrimler; dünya ticaret anlayışından doğan ticari çember, ekonomik dalgalanmalar, faaliyet devresindeki değişmeler, konjonktür. İşletmeler ve ulusal ekonomiler her zaman istikrarlı bir büyüme göstermez. İş dünyasında da dönemsel iniş ve çıkışlara rastlanır. Faaliyetlerin en tepe noktaya çıktığı dönemleri genelde resesyon izler

İş gücü
Çalışma çağında olan nüfustan, öğrenci ve rantiye gibi iş gücüne dahil olmayan nüfus çıkarıldığında işgücü sayısına ulaşılır. İşgücü, ücretli veya maaşlı olarak bir işte çalışanlar, kendi işlerinin başında olanlar, işverenler ve işsizlerin toplamını ifade eder. Marjinal çalışanlar ve yerleşik bir işi olmayanlar da işgücü tanımı içinde kabul edilir.

İşlem Birimi
Bir sermaye piyasası aracının, kendisi ya da katları ile işlem yapılabilecek asgari sayısını ya da değerini ifade eder. İşlem birimi olarak “lot” ibaresi kullanılır.

İşlem Görmüş Ürün
Işleme faaliyetleri sonucunda elde edilen tüm ürünler anlamına gelir

İşlem hacmi
Her hisse senedi için gerçeklesen işlemlerdeki hisse senedi sayısı ile işlem fiyatının çarpılmasıyla elde edilen değerlerin toplamıdır. Tüm hisse senetlerinin işlem hacimleri toplamı, piyasanın toplam hacmini oluşturur.

İşlem miktarı
Bir seans da ya da belli bir dönemde alınıp satılan menkul kıymet adedidir.

İşleme Faaliyetleri
“İşleme faaliyetleri” deyimi ; a) Eşyanın montajı, kurulması ve diğer eşya ile birleştirilmesi dahil olmak üzere işçiliğe tabi tutulması, b) Eşyanın işlenmesi, c) Eşyanın yenilenmesi ve düzenli hale getirilmesi dahil olmak üzere tamir edilmesi, d) İşleme sırasında tamamen veya kısmen tüketilseler dahi, işlem görmüş ürünler içinde bulunmayan ancak, bu ürünlerin üretilmesini sağlayan veya kolaylaştıran önceden belirlenmiş bazı eşyanın kullanılması, anlamına gelir. ”

İşsizlik
Çalışacak iş aranmasına rağmen bulunamaması hali. Çalışamayacak durumda olanlarla iş aramayanlar bu kapsama girmez.

İşsizlik sigortası
İşin istek dışı kaybedilmesi halinde devletin işsize belli bir süre için ödediği para. İlk kez 1920 yılında İngiltere«de uygulanmıştır. Ancak çiftçilerle ev hizmetçileri bu sigorta kapsamına alınmamıştır. ABD«de bu uygulama 1935 yılında başlamış, işgücünün yüzde 85«i işsizlik sigortası kapsamına alınmıştır.

İştirak
Bir ortaklık ile işletme arasında, sözkonusu ortaklığın yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılma anlamında devamlı bir bağ yaratan, doğrudan veya dolaylı sermaye ve yönetim ilişkisidir.

İşveren
Herhangi bir mal veya hizmet üretmek amacıyla yanında emeğini kiraladığı işçi(ler) çalıştıran kişi

İşveren sendikası
Ortak çıkarları savunmak ve aralarında dayanışma sağlamak amacıyla, üyelerini işverenlerin oluşturduğu sendika

İtfa
(1) iç borç geri ödeme, rehinden kurtarma, kefaret, ödeme, geri satın alma, (2) anonim şirket hisse senetlerinin itibari değerlerinin şirket temettülerinden ayrılan fonun kullanılarak pay sahiplerine ödenmesi, (3) borcun borçlu tarafından bir defada veya belirli dönemlerde yapılan ödemelerle ortadan kaldırılması işlemi

İthal ikameci sanayileşme
İçe dönük sanayileşme; yurt dışından ithal edilmek durumunda olan malların yurt içinde üretilmesini sağlayarak dışarıya bağımlılıktan kurtulmak suretiyle sanayileşmeyi öngören politika. Mamul mal ithalatını azaltmak için ulusal sanayinin büyümesini teşvik etmeyi amaçlayan bir stratejidir.

İthal ikamesi
İthal yoluyla karşılanan ihtiyaç maddelerinin yurt içinde üretilmesi; bir ekonomide tüketim malları ithalinin zorlaştırılması veya yasaklanmasıyla sanayinin teşvik edilmesi politikası

İthal kotaları
Döviz sıkıntısı çeken ülkelerde ithalatçılara kıt dövizin dengeli olarak tahsisi için çeşitli mallara göre tespit edilen kontenjan listeleri; bir maldan ne kadar ithal edileceğini belirleyen kararlar

İthalat
Bir ülkeye yurt dışından mal ve sermaye getirmek. İthalat, ihracatla birlikte dış ödemeler bilançosunda dış ticaret hesabını oluşturur.

İtibari ücret
Para ile ifade edilmiş ücret; satın alma gücü sabit olmayan ücret; sembolik ücret

İzahname
Sermaye piyasası araçlarının ihracında ya da halka arzında ortaklıklarca halkı şirket ve hisse senetleri konularında bilgilendirmek amacıyla düzenlenmesi gereken belgedir.

J harfi ile başlayan ekonomi terimleri

J eğrisi
Devalüasyonun etkilerinin devalüasyon yapıldıktan belli bir süre sonra ortaya çıkması. İlk andaki ani etkilerden biri ithal fiyatlarının yükselmesi, ihraç fiyatlarının düşmesidir. İhracat hacminin artması için belli bir sürecin geçmesi gerekir.

JIT (Just In Time)
Üretimdeki aşamaların tam zamanında gerçekleşmesi; tam gerektiği anda üretim yapılması

joint venture
Yerli bir şirketin yabancı bir diğeriyle ortaklık kurması. Böyle bir ortaklık genellikle her iki taraf için yarı yarıya paylarla gerçekleştirilir. Payların yüzde 40/60 olması da mümkündür. Buna karşılık yerli ortak şirket yönetiminde söz hakkını korur. Özellikle yeni bir coğrafi bölgeye ya da yeni pazara girildiği zaman firmalar tarafından tercih edilir.

Y – hukuk terimleri sözlüğü

Y harfi ile başlayan hukuk terimleri sözlüğü :

 Yabancı :   Bir devletin ülkesinde oturan ve o devletin uyruğunu iddia etmek hakkı olmayan kimselerdir.

  Yalamuk :   Çam ağacının reçineli kabuğu; soymuk

  Yapı :   (imar hukukunda) karada ve suda, sürekli veya geçici, resmî veya özel yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve hareketli tesisler

  Yapı alacaklısı ipoteği :   Bir yapıyı yapanların, o yapıdan doğan alacaklarını teminat altına almak için koydurdukları gayrimenkul rehni

  Yapı kullanma izni :   Iskân belgesi

  Yapı malikinin sorumluluğu :   Bir binanın veya diğer yapı eseri malikinin, bunların çürük yapılmasından veya korunmasındaki kusurundan dolayı sorumlu tutulması

  Yapı ruhsatı :   Inşaat izni; inşaat ruhsatı

  Yargı :   Hukuk kurallarının bağımsız ve tarafsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanmasıdır.

  Yayla :   Çevresi dik bayırlarla çevrili, düz ve yüksek yer; genellikle yüksek platolarda yer alan, insanların serinlemek ve hayvanlarını otlatmak için yaz aylarında gidip kaldıkları yer

  Yaylak :   Bir veya birkaç köy ya da beldeye, ayrı ayrı veya ortak olarak, yaz mevsimini geçirmeleri ve hayvanlarını otlatmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi. hayvanların yayılıp otlamasına uygun yer; otlak

  Yed :   El ;elinde bulundurma

  Yed’i istirdat :   Mal üzerindeki yitirlmiş egemenliği, tasarruf gücünü geri almak, yeniden ele geçirmek

  Yediemin :   Uyuşmazlık konusu şeyin saklanması ve idaresi kendisine verilen kişi; güvenilir kişi; yediadl

  Yekûn :   Toplam

  Yeni arazi teşekkülü :   Kimsenin mülkiyetinde olmayan yerlerde birikme, dolma, kayma ya da kamunun malı olan akarsuların yatak veya seviyelerinin değişmesi gibi olaylarla oluşan toprak parçası.

  Yeniden değerleme :   Vergi matrahının hesaplanmasıyla ilgili ekonomik kıymetlerin takdir ve tespiti; paranın değer kaybı gözönüne alınarak, bilançolardaki stoklar, sabit varlıklar gibi kalemlerde düzeltmeler yapılması.

  Yerleşme alanı :   Imar Plânı sınırı içindeki yerleşik ve gelişme alanlarının tümü

  Yeşil alan :   Şehir imar plânlarında toplumun yararlanması için ayrılan ve üzerinde inşaat yapılması mümkün olmayan ve ileride veya şimdiden park, çocuk parkı vb. hizmet alanı olarak ayrılmış alan

  Yönetim planı :   Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre anagayrimenkulün yönetimini düzenleyici hükümler içeren ve bütün kat maliklerini bağlayan sözleşme.

K – hukuk terimleri sözlüğü

K harfi ile başlayan hukuk terimleri sözlüğü :
  Kaanî :   Kanaat eden; yeter bulup fazlasını istemeyen; inanmış; kanmış

  Kaasır :   Zorla işleten; kısa

  Kabil :   Kabul eden; kabul edici; olan; olabilir

  Kabl-el-işgal :   Işgalden önce

  Kabz :   Alma; elde tutma; edinme

  Kabzeylemek :   Almak; elde tutmak; edinmek

  Kadastro :   Arazilerin ve arsaların yerini, alanını, sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi.

  Kadîm :   Çok eski zaman; eski

  Kâffe :   Hep; bütün; cümle

  Kâfi :   Yeter; yeterli

  Kagir :   Taş veya tuğladan imal edilmiş yapı; kargir.

  Kaide :   Kural; usul; ilke; prensip; esas; temel;yol; taban; ayaklık

  Kaim :   Başka bir şeyin ya da kişinin yerine geçen

  Kaime :   Kağıt para

  Kal’ :   Koparma; sökme; çıkarma; çıkarılma; temelinden çekip alma

  Kalbetme :   Değiştirme; çevirme

  Kambiyo senetleri :   Poliçe, çek ve bonodan ibarettir.

  Kambiyo taahhüdü :   Ticari bir senet üzerine imza koymak suretiyle doğan soyut borç.

  Kamu düzeni :   Bir ülkedeki kurum ve kuralların, devletin güvenliğini, kamu hizmetlerinin iyi işlemesini ve bireyler arasındaki ilişkilerde huzuru, hukuk ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlamasıyla oluşan düzen.

  Kamu haczi :   Devletin, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harç ve bunlara bağlı ceza, faiz ve zamlar ile kamu hizmetleri uygulamasından doğan ve ödenmeyen alacakları nedeniyle, borçlu durumundaki kişilerin mal ve haklarına el koyması.

  Kamu hakları :   Şahıslar ile devlet arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukuk kurallarından, yani kamu hukukundan doğan haklardır.

  Kamu hizmeti :   Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri tarafından veya bunların gözetimi ve denetimi altındaki diğer kişilerce, kamunun genel ve ortak gereksinimlerini sağlamaya yönelik olarak sürdürülen faaliyetler.

  Kamu hukuku :   Devletin örgütlenmesi, faaliyetleri, yetki ve görevleri ile devletle kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı.

  Kamu malları :   Özel mülkiyete konu olamayan ve doğrudan doğruya kamunun (halkın) yararlanmasına ayrılan mallar.

  Kamu tüzel kişileri :   Tamamen kamu yararının gerçekleşmesi için çalışan ve kamu gücü kullanan, kanunla veya kanunun verdiği açık yetkiyle kurulan kamu idare ve kurumları.

  Kamu Yararı :   Kamunun, ulusal birliğin ve devletin gereksinimleriyle ilgili ve bunlara uygun olan durum.

  Kamulaştırma :   Devlet veya kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği durumlarda ve karşılığını (bedelini) peşin ödemek koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunda gösterilen usullere göre mülk edinmesi.

  Kanaatbahş :   Inandırıcı

  Kanun :   Anayasanın yetkili kıldığı organ tarafından bir şekilde ve bu ad altında tespit edilmiş bulunangenel, sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır.

  Kanun hükmünde kararnameler :   TBMM’ nin bir kanunla yetki vermesi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belli konuları düzenlemek amacıyla çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır.

  Kanun sözcüsü :   savcı

  Kanun tasarısı :   Nakanlar kurulunun hazırlayarak TBMM ‘ ne sunduğu kanun projeleridir.

  Kanuni intifa hakkı :   Kanun tarafından bazı kişilere tanınan ve hakkı doğuran olayın ortadan kalkmasıyla son bulan; hak sahibine, başkasına ait bir mal (hak) üzerinde kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkisi veren bir irtifak hakkı.

  Kanuni ipotek hakkı :   Kanunun öngördüğü bazı durumlarda, bazı kişilerin (kanun gereği) sahip olduğu ipotek kurma hakkı.

  Kanuni müşavir :   Vesayet altına alınmasına gerek olmayan ancak fiil ehliyetinden kısmen mahrum edilmesi kendi yararına olan reşit kimseye, bazı işler için görüşü alınmak üzere mahkemece atanan danışman.

  Kanuni şuf’a hakkı :   Kanundan (müşterek mülkiyet hakkından) doğan ve hissedarlık (paydaşlık) devam ettiği müddetçe varlığını koruyan, hak konusu şeyin bir üçüncü kişiye satılması halinde hak sahibine o şeyi öncelikle satın alma yetkisi veren hak.

  Karabet :   Yakınlık

  Karâr-gîr :   Kararlanmış; kararı verilmiş; karara bağlanmış

  Kârine :   Ipucu; belirti; bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkarılması

  Karineyi hal :   Duruma göre

  Karye :   Köy

  Karz :   Ödünç

  Kast :   Kanunun suç saydığı bir eylemi ve onu meydana getirecek hareketin sonuçlarını bilerek ve isteyerek işlemek iradesi

  Kat’ :   Kesme; kesilme; karar verme; sona erdirme

  Kat irtifakı :   Yapılmakta veya ileride yapılacak olan bir binanın yapımı borcunu ve bina tamamlandığında da kat mülkiyeti kurulması yükümünü doğuran bir irtifak hakkı.

  Kat maliki :   Bağımsız bölümler üzerinde kurulan kat mülkiyeti hakkına sahip olan kişi.

  Kat malikleri kurulu :   Kat mülkiyetine konu taşınmazdaki bütün kat maliklerinin oluşturduğu kurul.

  Kat mülkiyeti :   Bir yapının bağımsız bölümleri üzerinde kurulan, arsa payı ve anagayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyet hakkı.

  Katibi adil :   Noter

  Kâtib-i adil :   Noter

  Katiyet kesbetmek :   Hale gelmek

  Kavâid :   Kaideler; usuller; kurallar; yasalar

  Kavi :   Kuvvetli

  Kaynak hakkı :   Hak sahibine, bir başkasının arazisindeki kaynağın sularını almak ve kendi arazisine akıtmak (kullanmak) yetkisi veren bir irtifak hakkı.

  Kazaî içtihatler :   Mahkemelerde vermiş oldukları kararlarda bir sorunun çözümlenmesiyle ilgili olarak kabul edilmiş olan ilkelerdir

  Kazaî karar :   Yargısal karar

  Kaza-î merci :   Yargı organı; mahkeme

  Kazai rüşt :   15 yaşını bitirmemiş olan mümeyyiz bir küçüğün, ana ve babasının muvafakatiyle mahkemece reşit kılınması

  Kazaî tefsir :   Yargısal yorum

  Kaziyye-i muhkeme :   Kesin hüküm

  Ke-en-lem-yekün :   Sanki yokmuş; hiç yokmuş; hiç olmamış gibi

  Kefalet :   Kefil olma; kefillik, bir kimsenin alacaklısına karşı, o kimsenin borcunun yerine getirilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girmek.

  Keff-i yed :   Elçekme; vazgeçme; karışmama

  Kemâl :   Olgunluk; tamlık; eksiksizlik

  Kerhen :   Iğrenerek; istemiyerek; hoşlanmıyarak; zorla; zoraki

  Kesb :   Çalışıp kazanma; edinme

  Kesbetmek :   Kazanmak; edinmek; sağlamak

  Ketmetmek :   Gizlemek; saklamak; sır tutmak

  Keyfiyet :   Iş; durum; mesele

  Kezailik :   Aynı şekilde

  Kıstâs :   Ölçü; ölçüt

  Kışlak :   Kışın hayvanların yayılıp otlamasına uygun yer. Bir veya birkaç köy ya da beldeye, ayrı ayrı veya ortak olarak, kış mevsiminde hayvanlarını barındırmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanıla gelen arazi.

  Kıyâs :   Karşılaştırma; oranlama; örnekseme

  Kifâyet :   Kâfi olma; yetme; yetişme; yeterli olma; yeterlilik

  Kişisel haklar :   Kişinin maddi ve manevi tüm varlığı ile ilgili bulunan ve bu varlığın serbestçe geliştirilmesi amacına yönelik olan hak ve hürriyetlerdir

  Kitab’ül-icare :   Icar kitabı; Mecelle’de kira bölümü (faslı)

  Kollektif şirket :   Ticari bir işletmeyi ticari ünvan altında işletmek üzere hakiki şahıslar arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu sınırlanmamış olan ticari şirkettir.

  Konkordato :   Dürüst borçlunun önerip de en az üçte iki alacaklısının kabulü ve ticaret mahkemesinin onaması ile ortaya çıkan bir anlaşmayla, alacaklıların bir kısım alacaklarından vazgeçmesi ve borçlunun da bu anlaşmaya göre kabul edilen borcun belli yüzdesini, tamamını ya da daha fazlasını, kabul edilen vadede ödeyerek borcundan kurtulması.

  Kontrat :   Mukavele; sözleşme

  Kuru mülkiyet :   Bir mal üzerinde, (malikin sahip olduğu ayrıcalık ve yetkilere zarar gelmemek üzere) bir başkasına tanınan intifa veya sükna gibi fiili kullanma hakkının varlığı durumunda malikin sahip olduğu mülkiyet hakkı.

  Kuvvei müsellaha :   Güvenlik kuvvetleri

  Kuyûd :   Kayıtlar; bağlar; deftere geçirmeler

  Külfet :   Sıkıntı; zorluk; yük; zahmet; eziyet

  Küsur :   Artık

  Küşad :   Açma; işletmeye açmak

  Kütüb :   Kitaplar.

I – hukuk terimleri sözlüğü

I ve İ harfleri ile başlayan hukuk terimleri sözlüğü :
  Iade :   Geri verme; geri çevirme; eski duruma getirme

  Iade-i muhakeme :   Yargılamanın yenilenmesi

  Iaşe :   Yaşatma; besleme; geçinme

  Ibâre :   Deyiş; cümle; paragraf; bir bölüm söz

  Ibhâm :   Kapalı bırakma; açıklamama; belli etmeme; gizli kapaklı tutma

  Ibka :   Devamlı, sürekli kılma; yerinde bırakma

  Ibra :   Aklanma; temize çıkma; aklama; temize çıkarma Alacaklının, borçlusunda bulunan alacağından tamamen veya kısmen vazgeçmesi

  Ibraz :   Gösterme; meydana çıkarma; sunma

  Ibtida :   Başlama; başlangıç; ilkin; en önce; başta

  Icâb :   Gerekme; gerek; bir sözleşme için ilk söylenen söz

  Icabet etme :   Uyma

  Icabı hal :   Durumun gereği

  Icar :   Kiraya verme; kiraya verilme

  Icâre-i müeccele :   Sonradan alınacak kira

  Icareteynli vakıf :   Ivedili ve süreye bağlı kira sözleşmesi olan vakıf mallar

  Icazet :   Izin; ruhsat, diploma

  Icâzet-i lâhika :   Bir kimsenin izni olmadığı halde,yapıldıktan sonra bir şeyi kabul etmesi ve onaylaması

  Icbar :   Zorlamak

  Icbar etme :   Zorlama

  Icmâl :   Kısaltma; özetleme; öz; özet genel toplamı

  Icra tetkik mercii :   İcra-İflas dairesinin üzerinde olup, icra-iflas işlemlerinin doğru ve kanuna uygun olup olmadığını denetleyen ve ayrıca kanunun kendisine verdiği dava ve işleri gören özel mahkeme.

  Içtihad :   Özel görüş; anlayış; kavrayış

  Içtima :   Toplanma; toplantı; bir araya gelme

  Içtimaî :   Sosyal; toplumsal

  Içtinap :   Kaçınma; çekinme

  Idame :   Devam ettirme; sürdürme

  Idâre-i husûsiyye :   Il özel idaresi

  Ifa :   Ödeme; yerine getirme; bir işi yapma; edim

  Ifadat :   Sözler

  Ifade :   Anlatma; anlatış; anlatım

  Ifham :   Anlatma; anlatılma; bildirme; bildirilme

  Iflas :   Borcunu ödemeyen veya ödemelerini tatil eden borçlu hakkında yapılan takip sonucunda, mahkeme kararı ile tespit ve ilan edilen durum.

  Ifrağ :   Bir durumdan başka bir duruma sokma

  Ifraz :   Arazinin parçalanması; bölünmesi; parsellere ayırma; araziyi imar açısından uygun parçalara bölme

  Ifşasına müeddi :   Açıklanma gereği

  Ihale :   Artırma veya eksiltme biçimiyle yapılan ve en uygun fiyatı teklif edene (en çok artıran veya eksiltene) işin/malın verildiği sözleşme yöntemi.

  Ihâta :   Bir şeyin etrafını çevirme; sarma; kuşatma; etrafı çevrilme; anlayış; geniş bilgi

  Ihbar :   Haber verme; bildirme; bildirim

  Ihdas :   Ortaya çıkarma; kurma; bir şeyi ilk kez ortaya koyma

  Ihfa :   Saklama

  Ihkak-ı hak :   Kendiliğinden hak alma

  Ihlal etmek :   Zarar vermek; zedelemek; dokunmak; hakkını zedelemek; çiğnemek; bozmak

  Ihmal :   Dikkatsizlikten ve özensizlikten kaynaklanan kusur; savsaklama; gerekli özeni göstermeme

  Ihraç :   Çıkarma; dışarıya mal satma; dış satım

  Ihraz :   Benimseme; sahipsiz bir malı sahiplenme

  Ihtar :   Hatırlatma; dikkati çekme; uyarma; uyarım

  Ihtarname :   Bir kimseye, bir hususu yerine getirmesi veya getirmemesi için yapılan yazılı uyarı; hatırlatma belgesi.

  Ihticâc :   Delil veya tanık gösterme

  Ihtilaf :   Anlaşmazlık; uyuşmazlık; çekişme; niza; görüş farklılığı

  Ihtilat :   Karışma; katılma; bir araya gelme

  Ihtimam :   Özen; bir şey, iş ya da kişiye özel dikkat gösterme

  Ihtirâzi kayıt :   Çekince; önkoşul; belli hakları kullanma hakkının saklı tutulması

  Ihtiva etmek :   Içermek; kapsamak; içine almak; içinde bulundurmak

  Ihtiyar etmek :   Seçmek; seçme hakkını kullanmak; tercih etmek; yeğlemek

  Ihtiyarî :   Isteğe bağlı; seçmeli; istemli

  Ihtiyat :   Sakınma;

  Ihtiyati tedbir :   Davacının, davasını kazanması durumunda, dava konusu şeye kavuşabilmesi için, davadan önce veya dava sırasında o şeyi garanti altına almasına yarayan önlem.

  Ihzâr :   Hazırlama; huzura getirme;

  Ihzaren celb :   Sanığı veya tanığı, kendi arzusu nedeniyle gelmediği için mahkeme önüne hakim kararı ile zorla getirtme

  Ihzarî :   Hazırlayıcı; yetiştirici; hazırlık niteliğinde olan

  Ika etmek :   Yapmak; etmek; oluşturmak

  Ikâme :   Yerine koyma; yerine kullanma; dikme;yerine geçme; kaim olma; dava açma

  Ikamet etme :   Bir yerde yerleşme iradesi ve niyetiyle oturma.

  Ikametgah :   Bir kimsenin yerleşme kast ve niyetiyle oturduğu yer

  Ikmal :   Tamamlama; bitirme; devamlı olarak yiyecek içecek ve diğer gerekli malzemenin sağlanması

  Ikrâh :   Korkutma; bir kimseyi yapmak istediği şeyi yapmamaya, yapmamak istediği şeyi yapmaya korkutarak zorlamak

  Ikrar :   Saklamayıp söyleme; bildirme; açıkça söyleme; kabul

  Ikraz :   Borç verme; ödünç verme

  Iktifâ :   Yeter bulma; yetinme

  Iktirân :   Yakın varma; yanına gelme; yaklaşma; ulaşma; erişme

  Iktisabî :   Kazanma ile ilgili; edinme ile ilgili

  Iktisadi :   Ekonomik

  Iktisap :   Kazanma; kazanım; edinme; bir şeyin mülkiyetini elde etme

  Iktiza :   Gerekme; gerektirme; gereklilik; işe yarama ilâm yargı belgesi; mahkemenin verdiği nihaî (son ) kararın, iki taraftan her birine yöntemine göre verilen onamlı örnekleri; mahkeme kararı örneği (sureti)

  I’lâmât :   Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi vesikalar; kararı bildiren belge

  Ilamlı icra takibi :   Para veya paradan başka bir şey içeren konularda, önce bir mahkeme ilamı alınıp, ilamlara özgü icra takibi yapılması.

  Ilamsız icra takibi :   Elinde bir mahkeme ilamı bulunmayan veya bulunmasına rağmen ilamlı icra yoluna başvurmayan kişilerin, alacaklarını elde etmek için başvurdukları icra yolu.

  Ila-nihâye :   Sonuna kadar

  Ilga :   Ortadan kaldırma; yürürlükten kalkma; hükümden düşürme; geçersizleştirme

  Illet :   Hastalık; sakatlık; bozukluk; neden; sebep

  Illiyet bağı :   Nedensellik bağı; bir neden ile ortaya çıkan sonuç arasındaki ilişki

  Ilmî :   Bilimsel

  Ilmi içtihatler :   Hukuk bilginlerinin hukuki sorunlarda ileri sunmuş oldukları görüş, düşünce ve kanaatlerdir.

  Ilmühaber :   Belge; birinin herhangi bir durumunu (örneğin ikametgahını) gösteren durum belgesi

  Iltibâs :   Karıştırılma; benzeşim; karışıklık

  Iltihâk :   Katılma; karışma

  Iltisâk :   Yapışma; bitişme; kavuşma

  Iltizam :   Kendi için gerekli sayma; gerektirme

  Iltizami muamele :   Bir kimsenin malvarlığının aktifinde yer alan kalemlere dokunmaksızın, yalnızca pasifini artıran bir işlem yapması; taahhüt işlemi; borçlandırıcı işlem;

  Ilzâm :   Susturma; bağlama

  Imâl :   Yapma; yapılma; meydana getirme

  Imâr :   Bayındırlık; bayındır duruma getirme; geliştirme

  Imdi :   Buna göre; şu halde; o halde

  Imha :   Yok etme; ortadan kaldırma; mahvetme

  Imhâl :   Mühlet verilmesi; süre verilmesi; erteleme; yeni bir önel tanıma

  Imlâ :   Doldurma; doldurulma; yazdırma; yazdırılma; bir dilin cümlelerini, kelimelerini doğru yazma bilgisi

  Imtina :   Kaçınma; çekinme

  Imtisâl :   Gerekeni yapma; bir örneğe göre hareket etme; alınan emre boyun eğme

  Imtiyaz :   Ayrıcalık; farklılık

  Inbiâs :   Gönderilme; meydana çıkma; ileri gelme

  Ind-el-hâce :   Lâzım olduğu; gerektiği zaman

  Ind-ettemyiz :   Temyiz sonunda; temyiz olunduğunda

  Indinde :   Yanında

  Infâk :   Beslemek; geçindirmek; nafakalandırmak

  Infisah :   Ortadan kalkma; dağılma; fesholma.

  Infisâh :   Fesh olunma; bozulma; hükümsüz kalma; dağılma; kendiliğinden ortadan kalkma

  Inhisar :   Tekel; monopol; alımın veya satımın tek bir elde toplanması

  In’ikad :   Bağlama; kurulma; toplanma

  Inkılâp :   Değişme; bir halden başka bir hale dönme; devrim

  Inkıta :   Kesilme; kesinti; ara verme

  Inkıyâd :   Boyun eğme; kendini teslim etme

  Inkisâm :   Taksim olma; parçalanma; bölünme; ayrılma

  Inkişaf :   Açılma; gelişme; gelişim; açınım

  Inkiza :   Bitim; sona erme

  Insicâm :   Bir düzeye gitme; düzgün söz; düzgünlük; tutarlık

  Inşâî :   Inşaya, yapıya ait

  Inşaî hak :   Yenilik doğuran hak; bir hukuki durumun ortadan kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir hukuki durumun yaratılması için kişinin kullandığı hak

  Intac :   Sonuç verme; nitelendirilme; sonuçlandırılma; bitirme

  Intifa :   Yararlanma; bir şeyden istifade etme

  Intifa hakkı :   Başkasına ait bir mal (hak) üzerinde, kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi.

  Intihâb :   Seçme; seçilme; seçim

  Intikal :   Geçme; geçirim; nakil; birinden diğerine geçme; yer değiştirme; el değiştirme bir mal üzerindeki tasarruf hakkının kanun ile belli kimselere geçmesi

  Intizâm :   Düzgünlük; çeki düzen; düzenlilik

  Intizâr :   Bekleme; beklenilme; gözleme; gözlenilme

  Inzibât :   Yolunda olma; genel emniyetin yolunda olması; sıkı düzen

  Inzimâm :   Eklenme; katılma; ilave

  Ipham :   Belirsizlik

  Ipka :   Kalma; yerinde bırakma; görevinde bırakma; yenileme

  Ipotek :   Hak sahibine, alacağını, bir taşınmaz malın değerinden elde etme yetkisini veren sınırlı bir ayni hak.

  Ipotek akit tablosu :   İpoteğin kurulması sırasında tapu memuru tarafından düzenlenen ve ipoteğin durumunu gösteren resmi senet.

  Ipotek belgesi :   Tapu sicil müdürlüğü tarafından verilen ve ipotek akit tablosunun özetini içeren belge.

  Ipotekli borç Senedi :   Taşınmaz rehni ile güvence altına alınmış kişisel bir hak nedeniyle, yetkili tapu görevlilerince ilgili taşınmaza değer biçilerek, taşınmaz değerinin bağlandığı (sürümünün kolaylaştırıldığı) kıymetli evrak.

  Iptal :   Hukuk kurallarına aykırı biçimde yapılmışbir idari işlemin yargı organının kararıyla ortadan kaldırılmasıdır

  Irae :   Tayin etme; gösterme

  Irae edilmek :   Gösterilmek

  Iras :   Yapma; etme; birine (zarar) verme, sebep olma

  Irat Senedi :   Bir alacak nedeniyle üzerinde gayrimenkul mükellefiyeti kurulan bir taşınmazın değerinin, taşınmazdan ödenmesi gerekli bir para borcu biçiminde bağımsızlaştırılarak, sürümünü artırmak için bağlandığı kıymetli evrak.

  Irca :   Eski duruma çevirme; geri döndürme; indirgeme

  Irca olunma :   Eski duruma getirme; çevirme; döndürme

  Irsen :   Irs yoluyla; miras yoluyla (geçerek)

  Irtibat :   Bağlantı; ilişki; ilgili olma

  Irtifak :   Hacet talep etme; ihtiyaç duyma; yükümlenim

  Irtifak hakları :   Bir taşınmaz üzerinde, bir kullanma ve yararlanmaya rıza göstermeyi veya mülkiyete özgü bazı hakların kullanılmasından kaçınmayı gerektiren ve diğer bir taşınmaz veya kişi yararına ayni hak olarak tesis edilen hukuki işlem.

  Irtihan :   Rehin olarak alma, alınma

  Is’af :   Yerine getirme

  Isâl :   Vardırma; vardırılma; ulaştırma; ulaştırılma

  Isbât :   Şahit ve delil göstererek doğrusunu ortaya çıkarma

  Iskan ruhsatı :   Bir binada oturulabilmesi için, yapının tamamlanmasından sonra ve İmar Kanunu’na göre, o yapının kullanılabileceğine ilişkin olarak verilen belge.

  ıskat :   Düşürme; hükümden düşürme; yok etme; iptal

  ıslah :   Düzeltme; davada tarafça düzeltme; iyileştirme; iyi bir hale getirme

  ıslahât :   Düzeltme veya iyileştirme işleri

  Isnad :   Bir şeyi veya bir işi, birisi için yaptı diyebilme; bir şeye dayandırma; yükleme

  ıstılâh :   Terim

  Istiane :   Yardım isteme

  Isticar :   Kira ile tutma; kiralama

  Isticvap :   Sorguya çekme; sorguya çekilme

  Istida :   Dilekçe; arzuhal; emanet bırakma; himaye (korunma) talep etme

  Isti’dâd :   Kabiliyet; akıllılık; anlayış; yetenek

  Istidlâl :   Bir kanıta dayanarak, bir nesneden sonuç çıkarma; kanıt ile anlama

  Istifa :   İsteğe bağlı olarak bir görevden ayrılma.

  Istifade :   Yararlanma; faydalanma

  Istiglâl :   Ipotek; ev, dükkân, tarla ve bunlara benzer taşınmazların geliri, karşılık gösterilerek rehine koyma

  Istihap :   Yanına almak

  Istihdâf :   Hedef tutma; amaç edinme; amaçlama

  Istihdâm :   Hizmete kabul etme; kullanma; çalıştırma

  Istihkak :   Hak istemek; hak ediş; bir şey üzerinde hak iddiasında bulunma

  Istihkak davası :   Taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde mülkiyet veya diğer bir aynî hak iddiasında bulunmayı konu alan dava

  Istihlâk :   Tüketim; kullanarak bitirme

  Istihrâç :   Çıkarma; çıkarılma; netice çıkarma; anlam çıkarma; anlama

  Istihsal :   Üretim; üretme; elde etme

  Istikraz :   Borç alma; ödünç alma

  Istilzâm :   Gerektirmek

  Istimâ :   Davada dinleme; yargıcın duruşmada iki taraf veya vekillerinin sözlü olarak ileri sürdükleri sav ve savunmaları ile,tanık ve bilirkişinin beyanlarını dinlemesi

  Istimâl :   Kullanma

  Istimlak :   Kamulaştırma; Devlet veya kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği durumlarda, bedelin peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmazın tamamına veya bir kısmına kanunda gösterilen yöntemlere göre kamu yararına el koyması

  Istimval :   Ilgililerin rızası olmasa bile yasa gereğince ve değer pahası karşılığında kişilerin mallarına el konulması

  Istina :   Dayanak; dayanma

  Istinâbe :   Davanın görülmekte olduğu mahkemeye gönderilmek için başka bir yerde bulunan bir tanığın oradaki mahkemece ifadesinin alınması

  Istinad :   Dayanma; senet, delil sayma

  Istinâd etmek :   Dayanmak; bir şeyi dayanak(mesned) olarak almak

  Istinkâf :   Çekimser kalma; çekinme; geri durma; sakınma

  Istinsah :   Suret çıkarma

  Istirdâd :   Geri alma; alınma; geri isteme

  Istisna :   Ayrı tutma; kural dışı sayma

  Istisna sözleşmesi :   Yüklenicinin (müteahhidin), ücret karşılığında, iş sahibi için eser ortaya çıkarmayı borçlandığı sözleşme; eser sözleşmesi.

  Iş’âr :   Bildirme; yazı ile bildirme; gösterme

  Işgal :   Tapu kütüğüne göre sahipsiz mal durumuna geldiği anlaşılan taşınmaz malları edinme yolu.

  Işhâd :   Şahit getirme; tanıklık ettirme; tanık gösterme

  Işkâl :   Zorlaştırma; güçleştirme

  Iştigal :   Meşgul olma; bir işle uğraşma

  Iştirâ :   Alım hakkı; satın alma hakkı; hak sahibine istediği zamanda bir şeyin malikinden, o şeyin mülkiyetinin kendisine kararlaştırılan bedel karşılığında devrini isteme yetkisi veren hak

  Iştira hakkı :   Hak sahibine, istediği zamanda, bir malın malik

  Iştirâk :   Katılma; ortak olma; ortaklık

  Iştirak halinde mülkiyet :   Kanundan veya sözleşmeden ötürü birbirlerine ortaklık bağı ile bağlı bulunan kimselerin, bu ortaklıkları nedeniyle bir malın mülkiyetine elbirliğiyle sahip oldukları ve her birinin hakkının, o malın tamamını kapsadığı mülkiyet biçimi.

  Ita :   Verme; ödeme

  Itfa :   Söndürme; ödeme; bir borcu, ödeme, takas, af gibi bir sebeple kapatma; sona erdirme

  ıtlâk :   Salıverme; koyuverme; boşamak; demek; denilmek; tabir

  Itmam :   Tamamlama

  ıttılâ :   Öğrenme; bilgilenme; haberdar olma; tanıma

  Ittiba :   Uyma; itaat etme

  Ittihâd :   Bir olma; birleşme; birlik

  Ittihâz :   Edinme; edinilme; kabul etme; sayma; tutma; alma

  Ittisâl :   Bitişme; kavuşma; yakınlık

  Ivaz :   Karşılık; bedel; eder; karşı bedel; mukabil eda; fiyat

  Ivazlı akit :   Iki tarafa borç yükleyen sözleşme

  Ivazsız akit :   Tek tarafa borç yükleyen sözleşme

  Izaa :   Kaybetme; yitirme

  Izafe :   Zammetmek; katmak; karıştırmak

  Izale :   Giderme; giderilme

  Izale-i şüyuu :   Herhangi bir malın kendisinin veya satılarak bedelinin paylaştırılması suretiyle, bu mal üzerindeki ortaklığın (paydaşlığın) giderilmesi.

  Izhâr :   Açıklama

  ızrar :   Zarar verme; zarara sokma

  ıztırâr :   Zorunluluk; çaresizlik

  ibka :   kalmış, bırakılmış

  İcra Vekilleri Heyeti :   Bakanlar Kurulu

  İhtira :   Bilimsel buluşlar üzerindeki haklar

  İktisat Vekâleti :   Ekonomi Bakanlığı

  intihab :   seçme,seçilme,seçim

  İptidai itiraz :   Ilk itiraz

  irae :   gösterilmek

  istihkak :   kazanılan şey, hakedilen.

  istima :   davada dinleme,yargıcın duruşmada iki taraf veya vekillerinin sözlü olarak ileri sürdükleri sav ve savunmaları ile tanık ve bilirkişinin beyanlarını dinlenmesi

  İstizah :   Açıklama istemek

  İzale i Şüyu :   Ortaklığın giderilmesi davası

  izdivac :   evlenme.