Etiket arşivi: kagir

K – hukuk terimleri sözlüğü

K harfi ile başlayan hukuk terimleri sözlüğü :
  Kaanî :   Kanaat eden; yeter bulup fazlasını istemeyen; inanmış; kanmış

  Kaasır :   Zorla işleten; kısa

  Kabil :   Kabul eden; kabul edici; olan; olabilir

  Kabl-el-işgal :   Işgalden önce

  Kabz :   Alma; elde tutma; edinme

  Kabzeylemek :   Almak; elde tutmak; edinmek

  Kadastro :   Arazilerin ve arsaların yerini, alanını, sınırlarını ve sahiplerini belirtip plana bağlama işi.

  Kadîm :   Çok eski zaman; eski

  Kâffe :   Hep; bütün; cümle

  Kâfi :   Yeter; yeterli

  Kagir :   Taş veya tuğladan imal edilmiş yapı; kargir.

  Kaide :   Kural; usul; ilke; prensip; esas; temel;yol; taban; ayaklık

  Kaim :   Başka bir şeyin ya da kişinin yerine geçen

  Kaime :   Kağıt para

  Kal’ :   Koparma; sökme; çıkarma; çıkarılma; temelinden çekip alma

  Kalbetme :   Değiştirme; çevirme

  Kambiyo senetleri :   Poliçe, çek ve bonodan ibarettir.

  Kambiyo taahhüdü :   Ticari bir senet üzerine imza koymak suretiyle doğan soyut borç.

  Kamu düzeni :   Bir ülkedeki kurum ve kuralların, devletin güvenliğini, kamu hizmetlerinin iyi işlemesini ve bireyler arasındaki ilişkilerde huzuru, hukuk ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlamasıyla oluşan düzen.

  Kamu haczi :   Devletin, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim, harç ve bunlara bağlı ceza, faiz ve zamlar ile kamu hizmetleri uygulamasından doğan ve ödenmeyen alacakları nedeniyle, borçlu durumundaki kişilerin mal ve haklarına el koyması.

  Kamu hakları :   Şahıslar ile devlet arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukuk kurallarından, yani kamu hukukundan doğan haklardır.

  Kamu hizmeti :   Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri tarafından veya bunların gözetimi ve denetimi altındaki diğer kişilerce, kamunun genel ve ortak gereksinimlerini sağlamaya yönelik olarak sürdürülen faaliyetler.

  Kamu hukuku :   Devletin örgütlenmesi, faaliyetleri, yetki ve görevleri ile devletle kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalı.

  Kamu malları :   Özel mülkiyete konu olamayan ve doğrudan doğruya kamunun (halkın) yararlanmasına ayrılan mallar.

  Kamu tüzel kişileri :   Tamamen kamu yararının gerçekleşmesi için çalışan ve kamu gücü kullanan, kanunla veya kanunun verdiği açık yetkiyle kurulan kamu idare ve kurumları.

  Kamu Yararı :   Kamunun, ulusal birliğin ve devletin gereksinimleriyle ilgili ve bunlara uygun olan durum.

  Kamulaştırma :   Devlet veya kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği durumlarda ve karşılığını (bedelini) peşin ödemek koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunda gösterilen usullere göre mülk edinmesi.

  Kanaatbahş :   Inandırıcı

  Kanun :   Anayasanın yetkili kıldığı organ tarafından bir şekilde ve bu ad altında tespit edilmiş bulunangenel, sürekli ve soyut hukuk kurallarıdır.

  Kanun hükmünde kararnameler :   TBMM’ nin bir kanunla yetki vermesi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belli konuları düzenlemek amacıyla çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır.

  Kanun sözcüsü :   savcı

  Kanun tasarısı :   Nakanlar kurulunun hazırlayarak TBMM ‘ ne sunduğu kanun projeleridir.

  Kanuni intifa hakkı :   Kanun tarafından bazı kişilere tanınan ve hakkı doğuran olayın ortadan kalkmasıyla son bulan; hak sahibine, başkasına ait bir mal (hak) üzerinde kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkisi veren bir irtifak hakkı.

  Kanuni ipotek hakkı :   Kanunun öngördüğü bazı durumlarda, bazı kişilerin (kanun gereği) sahip olduğu ipotek kurma hakkı.

  Kanuni müşavir :   Vesayet altına alınmasına gerek olmayan ancak fiil ehliyetinden kısmen mahrum edilmesi kendi yararına olan reşit kimseye, bazı işler için görüşü alınmak üzere mahkemece atanan danışman.

  Kanuni şuf’a hakkı :   Kanundan (müşterek mülkiyet hakkından) doğan ve hissedarlık (paydaşlık) devam ettiği müddetçe varlığını koruyan, hak konusu şeyin bir üçüncü kişiye satılması halinde hak sahibine o şeyi öncelikle satın alma yetkisi veren hak.

  Karabet :   Yakınlık

  Karâr-gîr :   Kararlanmış; kararı verilmiş; karara bağlanmış

  Kârine :   Ipucu; belirti; bilinen bir olgudan bilinmeyen bir olgunun (sonucun) çıkarılması

  Karineyi hal :   Duruma göre

  Karye :   Köy

  Karz :   Ödünç

  Kast :   Kanunun suç saydığı bir eylemi ve onu meydana getirecek hareketin sonuçlarını bilerek ve isteyerek işlemek iradesi

  Kat’ :   Kesme; kesilme; karar verme; sona erdirme

  Kat irtifakı :   Yapılmakta veya ileride yapılacak olan bir binanın yapımı borcunu ve bina tamamlandığında da kat mülkiyeti kurulması yükümünü doğuran bir irtifak hakkı.

  Kat maliki :   Bağımsız bölümler üzerinde kurulan kat mülkiyeti hakkına sahip olan kişi.

  Kat malikleri kurulu :   Kat mülkiyetine konu taşınmazdaki bütün kat maliklerinin oluşturduğu kurul.

  Kat mülkiyeti :   Bir yapının bağımsız bölümleri üzerinde kurulan, arsa payı ve anagayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyet hakkı.

  Katibi adil :   Noter

  Kâtib-i adil :   Noter

  Katiyet kesbetmek :   Hale gelmek

  Kavâid :   Kaideler; usuller; kurallar; yasalar

  Kavi :   Kuvvetli

  Kaynak hakkı :   Hak sahibine, bir başkasının arazisindeki kaynağın sularını almak ve kendi arazisine akıtmak (kullanmak) yetkisi veren bir irtifak hakkı.

  Kazaî içtihatler :   Mahkemelerde vermiş oldukları kararlarda bir sorunun çözümlenmesiyle ilgili olarak kabul edilmiş olan ilkelerdir

  Kazaî karar :   Yargısal karar

  Kaza-î merci :   Yargı organı; mahkeme

  Kazai rüşt :   15 yaşını bitirmemiş olan mümeyyiz bir küçüğün, ana ve babasının muvafakatiyle mahkemece reşit kılınması

  Kazaî tefsir :   Yargısal yorum

  Kaziyye-i muhkeme :   Kesin hüküm

  Ke-en-lem-yekün :   Sanki yokmuş; hiç yokmuş; hiç olmamış gibi

  Kefalet :   Kefil olma; kefillik, bir kimsenin alacaklısına karşı, o kimsenin borcunun yerine getirilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girmek.

  Keff-i yed :   Elçekme; vazgeçme; karışmama

  Kemâl :   Olgunluk; tamlık; eksiksizlik

  Kerhen :   Iğrenerek; istemiyerek; hoşlanmıyarak; zorla; zoraki

  Kesb :   Çalışıp kazanma; edinme

  Kesbetmek :   Kazanmak; edinmek; sağlamak

  Ketmetmek :   Gizlemek; saklamak; sır tutmak

  Keyfiyet :   Iş; durum; mesele

  Kezailik :   Aynı şekilde

  Kıstâs :   Ölçü; ölçüt

  Kışlak :   Kışın hayvanların yayılıp otlamasına uygun yer. Bir veya birkaç köy ya da beldeye, ayrı ayrı veya ortak olarak, kış mevsiminde hayvanlarını barındırmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanıla gelen arazi.

  Kıyâs :   Karşılaştırma; oranlama; örnekseme

  Kifâyet :   Kâfi olma; yetme; yetişme; yeterli olma; yeterlilik

  Kişisel haklar :   Kişinin maddi ve manevi tüm varlığı ile ilgili bulunan ve bu varlığın serbestçe geliştirilmesi amacına yönelik olan hak ve hürriyetlerdir

  Kitab’ül-icare :   Icar kitabı; Mecelle’de kira bölümü (faslı)

  Kollektif şirket :   Ticari bir işletmeyi ticari ünvan altında işletmek üzere hakiki şahıslar arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu sınırlanmamış olan ticari şirkettir.

  Konkordato :   Dürüst borçlunun önerip de en az üçte iki alacaklısının kabulü ve ticaret mahkemesinin onaması ile ortaya çıkan bir anlaşmayla, alacaklıların bir kısım alacaklarından vazgeçmesi ve borçlunun da bu anlaşmaya göre kabul edilen borcun belli yüzdesini, tamamını ya da daha fazlasını, kabul edilen vadede ödeyerek borcundan kurtulması.

  Kontrat :   Mukavele; sözleşme

  Kuru mülkiyet :   Bir mal üzerinde, (malikin sahip olduğu ayrıcalık ve yetkilere zarar gelmemek üzere) bir başkasına tanınan intifa veya sükna gibi fiili kullanma hakkının varlığı durumunda malikin sahip olduğu mülkiyet hakkı.

  Kuvvei müsellaha :   Güvenlik kuvvetleri

  Kuyûd :   Kayıtlar; bağlar; deftere geçirmeler

  Külfet :   Sıkıntı; zorluk; yük; zahmet; eziyet

  Küsur :   Artık

  Küşad :   Açma; işletmeye açmak

  Kütüb :   Kitaplar.