Etiket arşivi: matrah

M ekonomi terimleri sözlüğü

M sembolü

Piyasaya para arzını ifade eden sembol. M1; dolaşımdaki nakit para ile kredi kuruluşlarındaki vadesiz mevduatı, merkez bankasındaki serbest mevduatı ve emisyonu, M2; kısa vadeli mevduatlarla her türlü tasarruf mevduatı ve M1 kapsamına giren parayı, M2Y; yurt içinde yerleşik kişilerin açtıkları döviz tevdiat hesaplarıyla M2 kapsamına giren parayı, M3A; mevduat bankalarındaki resmi mevduat ile M2 kapsamına giren paranın toplamını, M3; uzun vadeli tasarruf mevduatı ve M3A kapsamına giren parayı ifade eder. M1’den dar anlamda para arzı, M2’den geniş anlamda para arzı olarak söz etmek mümkündür. Para arzı, mal ve hizmet üretim artış oranından daha hızlı artarsa enflasyon olur.

Maddi mallar
Belli bir fizik yapıya sahip olan mallar

Maddi olmayan mallar
Maddi görünümü olmayan mallar. Bir başka deyişle hizmetlerdir.

Mahsup
Üyelerin, bir piyasadan doğan alacaklarını talimatları doğrultusunda diğer bir piyasa işleminden doğan borçlarını ödemede kullanabilmeleridir.

Makro ekonomi
Ekonomik olayları global olarak ele alan ve çözümleyen ekonomi. Makro büyüklükler, toplam üretim, toplam istihdam, toplam işsizlik, genel fiyat düzeyinin değişme oranı, ekonominin büyüme hızı gibi büyüklüklerdir. İngiliz ekonomisti Keynes’in ileri sürdüğü, “Birey için doğru olan, toplum için doğru olmayabilir. Toplum için doğru olan da birey için doğru olmayabilir” anlayışından yola çıkılarak ortaya atılan mikro ekonomi karşıtıdır.

Maksimum Lot
Hisse senedi bazında belirlenen ve alım satım sistemine limit fiyatlı emir olarak bir defada girilebilen en yüksek miktardır.

Maktu
Borsa üyeleri tarafından hisse senetleri piyasasında işlem yapabilmek için yatırılması gereken teminatın tüm aracı kuruluşlar için sabit tutar olarak belirlenen kısmıdır.

Mal karşılığı ödeme
*İthalatçının kendisine yollanan malı teslim aldıktan sonra ödemeyi yapması
*”İhraç edilen malın bedelinin, malın ihracatçı tarafından teslim alınmasından sonra ödenmesidir. ”

Mal Manifestosu
Kaptanın gemi ile taşıdığı yükün neden ibaret olduğunu gösteren ve varılan yerin gümrük idaresine yapılan bildiri.

Mali Endeks
Ulusal Pazar’da işlem gören ve sadece mali sektörde yer alan şirketlerin hisse senetlerinin fiyatlarındaki değişmeler dikkate alınarak hesaplanan hisse senetleri piyasası endeksidir.

Mali İstikrar
Geniş anlamda mali sistemin ya da altyapısının, dar anlamda da mali piyasanın dengede olmasıdır. Mali sistem, tasarrufların toplanarak yatırımcılara ya da tüketicilere aktarılmasını sağlayan mekanizmalar (banka, kooperatif ya da para, tahvil gibi…) bütünüdür.

Mali Politika
Kamunun; vergi, masraf ve borç idaresiyle piyasadaki para miktarını kontrol etmesine yönelik politikaların bütünüdür. Ekonomistlere göre, para politikasından daha etkilidir.

Mali Tablolar
Türk Vergi Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu’nca bazı şirketler için zorunlu olarak tutulan, şirketin dönemsel faaliyetleri sonucu hazırlamak ve yayınlamak (halka açık şirketler, aracı kurumlar vb.) zorunda oldukları ve ilgili şirketin performansını gösteren, standartlaştırılmış muhasebe kayıtlarıdır. Başlıcaları bilanço, gelir-gider tablosu, satılan malın maliyeti, kâr dağıtım, fon ve nakit akım tablolarıdır.

MALİ PİYASA
Fon arz ve talebinde fon akımlarını düzenleyen kurumlar ve bunları düzenleyen kurallardan oluşan piyasadır.

Mali kriz
Parasal bunalım; (1) bir firmanın kredi alabilme ve kullanabilme imkanlarını önemli ölçüde kaybederek ödeme güçlüğü içine düşmesi, (2) menkul değerler piyasasında geleceğe ilişkin kötümser beklentiler nedeniyle kişilerin ve kurumların ellerinde bulunan menkul değerleri satmak üzere piyasaya hücum etmeleri, menkul değer talebinin büyük ölçüde azalması sonucu, menkul değer fiyatlarının çok büyük boyutlarda düşmesi, iflaslar nedeniyle endüstriyel mülkiyette önemli değişmeler olması ve bütün bu gelişmeler sonucunda piyasaya olan güvenin ortadan kalkması, mali piyasanın çökmesi

Mali sektör
*Bir ekonomide iktisadi faaliyetlerin finansmanında rol oynayan tüm kurumların içinde yer aldığı sektör. Bankacılık sistemi, sosyal güvenlik sistemi, sigorta şirketleri, toplu tasarruf kuruluşları ve kredi kooperatifleri, sermaye piyasası ve örgütlenmemiş kredi piyasası, mali sektörü oluşturan temel kurumlardır.
*Ekonomide iktisadi faaliyetlerin finansmanında rol oynayan kurumlardan oluşan sektördür

Mali yardım
Mali açıdan güç durumda bulunan veya desteklenmesi gerekli görülen kamu ve özel kesim üretici birimlerine belirli ekonomik ve sosyal amaçlarla yapılan ödemeler. Özellikle kaynak dağılımında etkinlik sağlanması ve adil gelir bölüşümünün gerçekleştirilmesi için yapılır. Negatif vergiler olarak da adlandırılan bu yardımlar, kamu iktisadi kuruluşlarına, katma bütçeli idarelere, özel kişi ve kuruluşlara transfer harcamaları çerçevesinde gerçekleşir.

Mali yıl
Bütçe yılı, kamu maliyesi ve ona bağlı olarak bir ekonomide devlet tarafından düzenlenen ya da denetlenen yıllık mali işlemler için kabul edilen 12 aylık süre. Yılın herhangi bir ayında başlayabilir.

Maliye
Kamu faaliyetleriyle ilgili gelir ve giderlerin düzenlenmesi; özel ya da tüzel kişilerin yatırım, üretim ve satış faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ve bu faaliyetlerin istenen düzeyde sürdürülmesi için gerekli parasal değerlerin saklanması, ödenmesi, bunlarla ilgili maliyetleri de içeren para bulma ve kullanma etkinliği. Özel kuruluşlar bankalardaki fonları, kamu kesimi ise emisyon, menkul değer ihracı, dış borçlanma gibi kaynakları kullanır.

Maliye Politikası (Fiscal Policy)
Hükümetlerin, istihdam, büyüme ve enflasyon gibi belli amaçları gerçekleştirebilmek amacıyla gelir toplama (vergilendirme) ve harcama yapma yöntemlerini şekillendirmeleridir.

Maliyet enflasyonu
Enflasyon sürecinin başlangıcının, toplam talep harcamalarından bağımsız olarak üretim maliyetlerindeki artışlara bağlanması

Malthusçu ekonomi
İnsan nüfusunun geometrik, insanı besleyecek besin kaynaklarının aritmetik bir oranla arttığını ileri sürerek yaygın ölümlere neden olup insanların aç kalmasına engel olduğundan yoksulluğun olumlu bir durum olduğunu savunan ve yoksul ailelerin çocuk sayısını ekonomik olanaklarına göre sınırlandırmaları gerektiğini ileri süren ekonomik anlayış

Maltusçuluk
İnsan nüfusunun geometrik (2,4,8,16,..), insanı besleyecek besin maddelerinin ise aritmetik (2,3,4,5,…) bir oranla artığını ileri sürerek, yaygın ölümlere neden olup insanlığın aç kalmasına engel olduğundan yoksulluğun olumlu bir durum olduğunu savunan ve yoksul ailelerin çocuk sayısını ekonomik imkanlarına göre sınırlandırmaları gerektiğini, doğumun isteyerek denetim altına alınmasını öngören ekonomik anlayış

Manchester Okulu
Liberal ekonominin uygulama ve felsefesine aşırı ölçüde bağlı okul. Özellikle İngiltere’de 1820-1850 arası tahıl yasasına karşı yürütülen propaganda faaliyetleri süresince etkili olmuştur. Hareket, Richard Cobden ve John Bright tarafından yürütülmüştür.

Maquiladora
İkiz fabrika. Bu tip fabrikalar ABD-Meksika sınırı yakınlarına kurulmuştur. Meksika firmaları, ABD’de imal edilmiş parçaları gümrüksüz olarak ithal etmekte ve bunların montajını yaptıktan sonra genellikle ABD pazarına ihraç etmektedir. ABD ise malın tümüne gümrük vergisi koymayıp yalnız Meksika’da eklenen değeri vergilemektedir.

Marjinal ekonomi
Marjinalizm; 1870’e doğru ortaya atılan, bir ürünün değişim değerini, kullanılabilecek son birimin faydalılığı ile açıklayan ekonomik kuramı

Marjinal fayda
Belli bir malın tüketici tarafından kullanılan ek biriminin, o malın toplam faydasında yaptığı değişiklik

Marjinal firma
Bir faaliyet kolunda aynı malı üreten firmalar içinden normal kar eden firma

Marjinalcilik
1870’e doğru ortaya atılan ve yüzyılımızda Schumpeter, Keynes gibi ekonomistler tarafından savunulmuş olan, bir ürünün değişim değerini, kullanılabilecek son birimin faydalılığı ile açıklayan ekonomi kuramı

Marshall Planı
*Avrupa’nın ekonomik kalkınması için toplu yardımı öngören ve ABD Dışişleri Bakanı General Marshall tarafından 1947 haziran ayında ileri sürülen plan. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Doğu Avrupa’da Sovyetlerin desteği ile komünist partilerin iktidara gelmesinden ve komünistlerin Batı Avrupa’da da güçlenmesinden endişeye kapılan Amerikan yönetimi bir yardım planı hazırlama gereği duymuştur.
*ABD Dışişleri Bakanı G. Marshall tarafından ortaya atılan 2. Dünya Savaşı sırasında büyük yıkıma uğramış Avrupa ülkelerine ekonomik yardım öngören program. 1948 yılında başvurumuz üzerine Türkiye de plan kapsamı içine alınmıştır.

Marksizm
Alman iktisatçı Karl Marx tarafından ortaya atılan ekonomik görüş. Felsefe, tarih, ekonomi, sosyoloji ve siyaset bilimlerini birleşik bir sosyal bilim içinde özgün bir bakış açısıyla açıklar. İnsanlık tarihinin gelişimini belirleyen, sınıf mücadeleleridir. Maddeciliğe (materyalizm) dayanır.

Matrah
Vergi borcunun hesaplanmasına temel oluşturan bir değer ya da miktar

Mavi yakalılar
Fabrika işçileri

Medyan Değerleri
Küçükten büyüğe doğru sıralanmış istatistiksel bir seride tam ortaya düşen ve seriyi iki eşit parçaya bölen değer

Menkul kıymet
Ortaklık veya alacaklılık sağlayan belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan dönemsel gelir getiren, misli nitelikte seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları kurulca belirlenen kıymetli evraktır.

Menkul Kıymet Borsaları
Menkul kıymetlerin arz ve talebinin karşılaştığı örgütlenmiş piyasalardır.

Menkul kıymet ihracı
Sermaye piyasası araçlarının ihraççılar tarafından çıkarılıp halka arz edilerek veya halka arz edilmeksizin satışıdır.

Menkul kıymet iradı
Menkul ve gayri menkullerden elde edilen faiz, kira, rant gibi hasılatı ifade etmektedir.

Menkul Kıymet Ödünç İşlemleri
Aracı kuruluş ile müşteri arasında düzenlenen sözleşmede belirlenen esaslar dahilinde, ödünç veren taraftan açığa satış amacıyla ödünç alan tarafa, belirli bir dönem için menkul kıymetlerin verilmesi ve aynı cins menkul kıymetlerin mislen geri alınmasını

Menşe Şahadetnamesi
Bir malın üretildiği veya yapıldığı ülkeyi gösteren ve idari makamlarınca onaylanmış ve alıcı ülkenin konsoloslarınca vize edilen bir belgedir

Mercosur
Brezilya, Paraguay, Uruguay ve Arjantin’in oluşturduğu Latin Amerika Ortak Pazarı. Anlaşmanın yürürlüğe giriş tarihi 1994’tür. Merkezi Uruguay’dadır. Temeli Asuncion Antlaşması’yla atılmıştır. Antlaşmaya imza koyan ülkeler arasında gümrüklerin kaldırılmasını, tarım, sanayi, ulaşım ve mali konularda işbirliğini öngörür

Meritokrasi
Düşünsel yönden üstün nitelikli bir seçkinler grubu ve bu grubun ülke yönetimi içinde önemli konumlara geldiği sistem

Merkantil
ekonomi merkantilizm

Merkantilizm
Ticarete dayanan ekonomik sistem; ekonomik ulusalcılık ve devletçilik. Bu akımın doğuşunun temelinde uluslararası ticaretin gelişmesi ve ticaret sermayesinin güç kazanması bulunmaktadır. Merkantilistlerin önemle üzerinde durdukları noktaların başında bir ülkenin serveti ya da zenginliği ile dış ticaret bilançosu arasındaki ilişki gelmektedir. Ulusal ekonominin gösterdiği gelişmenin farkına varan merkantilistler, devletin ulusal zenginliği çoğaltmak amacıyla ekonomik faaliyetlere müdahalesini savunmuşlardır.

Merkez bankası
evletin para çıkarmak, para piyasasını denetlemek, altın stokunu, döviz rezervlerini kontrol altında tutmak gibi işlevler için kurduğu banka
*Banknot ihraç eden, hükümetin para ve kredi politikasını yürütmede yardımcı olan, veznedarlık görevini üstlenmiş, devletin iktisadi ve mali danışmanlığını yapan bir kurumdur.

Merkez Bankası Bağımsızlığı
Kavramsal olarak merkez bankalarının kararlarında dış faktörlerden (çoğunlukla politik) etkilenmeden, kendi öngördükleri para politikası araçlarını serbestçe kullanabilmelerini ifade eder. Bağımsızlık kavramının içeriği ve kapsamı son derece geniş olup, tanımlanması zordur. Bu kavramı sayısallaştırmak, bağımsızlığı ölçmek amacı ile, yasal bağımsızlığı temsil eden Merkez Bankası Kanunu (hedefleri ve araçları kimin saptadığı, diğer kamu kurumları ile ne türden bir ilişkiye sahip olunduğu, başkanın seçilme ve görevden alınma süreçleri vs), ile uygulamadaki bağımsızlığı temsil ettiği düşünülen, o ülkedeki kurumsal ve kültürel yapı ile kişisel faktörler kullanılmaktadır. Enflasyonla Merkez Bankası bağımsızlığı arasında gözlemlenen yakın ilişki bu kavramın önemini artırmıştır.

Merkez Bankası Müdahalesi
Merkez Bankalarının kısa ve uzun dönemli para politikaları amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik olarak piyasalarda alım-satım yapmalarıdır. Müdahale ile müdahale edilen, döviz ve faiz gibi değişkenlerin piyasa fiyatlarının politika öngörülerindeki düzeylere düşürülmesi/yükseltilmesi hedeflenir. Müdahale yöntemleri farklılık gösterebilir. Merkez Bankaları taraf olup kendilerini göstererek doğrudan ve açık olarak müdahale edebilecekleri gibi dolaylı olarak da müdahale edebilirler. Benzer şekilde, Merkez Bankası müdahaleleri zaman ve miktar açısından önceden bildirilebileceği gibi, herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın da gerçekleştirilebilir. Müdahaleyi gerektiren durumlar, uygulanmakta olan para politikası hedefleri çerçevesinde şekillenir

Merkezi Takas
Borsa’da gerçekleşen tüm işlemlerin takasının yine Borsa’da sonuçlandırılmasıdır.

Mevduat
*Tevdiat, rehin, teminat akçesi, vadesi bir yıla kadar olan banka birikimleri.
* Belirli dönem için geri ödemek koşuluyla belirli bir
bedel karşılığında mevduat sahibi kişilerce bankalara tevdi edilen
paradır.

Mevduat sertifikası
Bankalara belirli bir vade ile yatırılan paralar karşılığında mevduat sahibine, yatırdığı mevduatın tutarını ve vadesini göstermek üzere verilen, hamiline yazılı belge. Mevduat sertifikasını, vadeli hesaba sahip mudilere verilen karne veya senet şeklindeki banka tahvili olarak da tanımlamak mümkündür.

Mevki rantı
Gayrimenkullerin piyasalara ya da şehir merkezlerine yakınlıklarına göre ortaya çıkan artı değer

Mevsimlik işsizlik
Dönemsel işsizlik; belirli mevsimlerde bazı üretim dallarında iş gücü talebinin artması veya azalması sonucu ortaya çıkan işsizlik. En çok tarım ve inşaat sektöründe kendini gösterir.

Mikro ekonomi
Ekonomik olayları bireysel açıdan ele alan ve çözümleyen ekonomi. Özellikle tüketicilerin ve firmaların davranış biçimlerini inceleme konusu yapar.

milli gelir
Bir ülkede bir dönemde yaratılan mal ve hizmetlerin parasal değerlerinin toplamından, amortismanların ve vasıtalı vergilerin çıkarılmasından sonra geriye kalan parasal değer

Millileştirme
*Yabancı firmalara ait ekonomik kuruluşların kamu mülkiyetine geçirilmesi
*Özel girişimcilerin elinde bulunan doğal kaynak, hizmet ve kuruluşların siyasal, toplumsal ya da ekonomik nedenlerle ulus adına devlete geçirilerek kamu yararına göre düzenlenmesi

Mizan
Muhasebede kontrol aracı olarak hesapların belli tarihlerde tekrar incelendikten sonra borç ve alacak toplamlarıyla bakiyelerinin bir cetvele toplu halde yazılması. Defterikebirin özetidir. Bankalar ve ticari kuruluşlar, ay ve yıl sonlarında ya da istenen herhangi bir tarihte durumlarını tespit edebilmek için defterikebir hesaplarının numara ve isimleri, zimmet ve matlup toplamları ile bakiyelerini gösterecek şekilde cetvel çıkarırlar. Mizana önce aktif hesaplar, sonra pasif hesaplar ve en son da nazım hesaplar yazılır.

monetarizm
Paranın klasik miktar teorisinin yeniden yorumlanması. 1940’lı ve 50’li yıllarda parlak dönemini yaşayan Keynes teorisinin 1960’larda gelişmiş sanayi ülkelerinde ortaya çıkan ekonomik sorunları açıklamakta ve gidermekte çaresiz kalması, monetarizmin gelişimini güçlendirmiştir.

Monetizasyon
Kağıt ya da madeni parayı tedavüle koyma. Zaman zaman iç borçtan kurtulma çaresi olarak sunulan monetizasyon, para basılarak iç borçların ödenmesidir. Genellikle monetizasyon denilince basılan parayla iç borçların tamamının bir seferde ödenmesi kastedilir.

Monopol
İnhisar, tekel, (1) bir malın üretim, dağıtım ve satışının ya da hizmetinin tek bir kuruluşun denetiminde olması, (2) sermayenin büyüdüğü ve yeni teknolojilerin büyük sermaye yatırımları gerektirdiği koşullarda belli bir malın ya da hizmetin pazardaki payının, malın arz koşullarını ve fiyatını belirleyecek oranını elinde tutan kuruluş.(3) İkame edilemeyen bir mal ya da hizmet üreticisinin piyasayı tek başına denetlemesi.

Monopson
Alıcı tekeli; bir mal veya hizmet için tek bir alıcının, çok sayıda satıcının bulunduğu piyasa türü. Haşhaşın tek alıcısının devlet olması gibi. Böyle bir piyasada fiyatın ne olacağını tek alıcı belirler. Satıcılar ise bu fiyatı kabullenmek zorunda kalır. Bir başka örnek pancar üreticileridir. İreticiler, ürünlerini sadece şeker fabrikalarına satmak zorundadırlar.

Montaj sanayi
Belirli bir üretim aşamasından geçmiş mamul parçaları bir araya getirmek suretiyle nihai malı üretme sanayi. İthal edilen yabancı malı parçaları birleştirip hiç bir yeni değer katmadan mamul mal haline getiren sanayii de ifade eder. Bu anlamıyla özel bir dolaysız yabancı sermaye yatırımıdır. Yabancı sermayedarın amaçları, ev sahibi ülkedeki ucuz iş gücünden yararlanmak, taşıma giderlerinden tasarruf etmek ve yabancı piyasayı ele geçirmek olabilir. Ev sahibi ülkenin bu sanayiden beklentileri ise döviz tasarrufu sağlanması, döviz gelirlerini artırması, işsizliğin yoğun olduğu ülkelerde yeni istihdam olanaklarının sağlanmasıdır.

Moratoryum
*Borç erteleme; vadesi gelmiş borçların tümünün veya bir bölümünün belirli bir süre için ödenemeyeceğini bildiren resmi duyuru veya hükümet kararı. Moratoryum, konsolidasyonun dış borçlar için uygulanan şekli olarak tanımlanabilir. Vadesi gelen dış borçlarını ödemek için kaynak bulamayan devletler, moratoryum ilan ederek ödemeyi daha sonra yapacağını beyan eder. Moratoryum ilanının sonuçları da konsolidasyondaki gibidir. Moratoryum ilan eden devlete olan güven sıfırlanır ve bu devletin yeni dış borç bulması imkansız hale gelir.
*Bir şirketin ya da devletin ödeyemediği borçlarını ertelemesi işlemidir.
*Borçlanıcının, ödeme gücünü kaybetmesi nedeniyle borçlarının tümünü veya bir kısmını ödeyemeyeceğini ilan etmesidir. Genelde borçlu ve alıcı arasında borcun yeniden yapılandırılması ile sonuçlanır.

Muhafaza fiyatı
Satıcıların ellerindeki belirli bir malı satmaya razı oldukları en düşük fiyat

Muhasebe
İşletmelerde meydana gelen ve para ile ifade edilebilen işlemleri kayıtlara geçirerek bunlardan doğan sonuçları saptama ve yorumlama etkinlikleri

Multilateralizm
Herhangi bir sorunda eyleme geçmek için iki veya daha fazla devletin katılımını sağlama politikası. Daha çok uluslararası politikada kullanılır

Mundell Modeli
Ekonomide iç ve dış dengenin sağlanması için hangi iktisat politikalarının izlenmesi gerektiğini açıklamaya çalışan model. 1962’de R.A. Mundell tarafından geliştirilmiştir. Mundell’e göre para politikası dış dengeyi, maliye politikası ise iç dengeyi sağlamak amacıyla kullanılmalıdır. Maliye politikası tam istihdamın ve fiyat istikrarının sağlanması açısından para politikasından daha etkindir.

Munzam karşılıklar
Bankaların topladıkları mevduatın belirli bir oranını merkez bankasına güvence olarak yatırmaları

Mutlak rant
Bir ülkede tüm toprakların üretime açılması sonucu, tarımsal ürün fiyatlarının, topraklarda çalışan üreticilerin de kar edebilecekleri bir düzeye çıkmaları sonucu oluşan rant

Mükellef
Hissesine düşen vergi yükünü ödemeye mecbur olan gerçek ya da hükmi şahıs

Mülkiyet
Bir eşya üzerinde sahibine kullanma, faydalanma ve tasarruf yetkilerini veren haktır. Mülkiyet hakkına konu olan eşya taşınabilir ise “menkul mülkiyet”, taşınamaz ise “gayrımenkul mülkiyet” adını alır.

Müterakki vergi
Kademeli vergi; artan oranlı vergi; gelir vergisine tabi matrah yükseldikçe vergi oranının da arttığı vergileme türü. Vergi oranının artışının tek kaynağı matrahın fazlalaşması olmayabilir. Örneğin veraset ve intikal vergisinde kendisine miras kalan kişinin mirası bırakana yakınlık derecesi de vergi oranını etkiler. Zaman, medeni durum gibi faktörler de bu vergi oranını değiştirebilir. Bu nedenle artan oranlar, özellikle gelir ve servet vergilerinde uygulanmaktadır.

Müteselsil borç
Bir borç ilişkisinde birden fazla kişinin alacaklıya karşı aynı nedenden dolayı ve her birinin borcun tamamı için asıl borçlu sıfatıyla sorumlu tutulabilmesi hali. Müteselsil borçlarda alacaklı kişi, borçluların birinden ya da bir bölümünden alacağın tamamını veya bir kısmını isteyebilir. Bir kısmının tahsili halinde ödemede bulunan borçlu da dahil olmak üzere tüm borçlular kalan borcu ödemekle yükümlüdür.

Müteşebbis
Üretim faktörlerini belli bir organizasyon dahilinde birleştirerek mal ve hizmet üreten, bunu yaparken de kar veya zarara katlanmak zorunda olan kişi

Müşteri bazında saklama
1995 yılından itibaren borsa yatırımcılarının borsa üyeleri nezdindeki saklama hesaplarının Takas bank nezdinde eşlenerek müşterinin kod ve şifresini kullanarak Takas bank nezdindeki bakiyesini takip edebilmesini sağlayan hizmettir.

Müşteri Emirleri
Müşterilerin Borsa’da menkul kıymet alıp satmak amacıyla Borsa üyelerine yazılı ya da sözlü şekilde ilettikleri emirlerdir.

Müşteri İsmine Saklama Sistemi
Takasbank sisteminde Müşteri kodlarıyla takip edilem alt hesapların Takasbank’ın yapacağı düzenleme ile isme çevrilmesini, her bir yatırımcı için verilecek sicil numarası ile takip edilerek yatırımcının kimlik bilgilerinin tespitinin mümkün hale getirilme.

M – hukuk terimleri sözlüğü

M harfi ile başlayan hukuk terimleri sözlüğü :
  Maada :   …başka

  Madde-i sabıka :   Yukardaki hükümler; geçen hükümler; daha önce anılan maddeler

  Maddi edim :   Borçlunun malvarlığı ile ifa edeceği edim türü

  Maddi mal :   Taşınır ve taşınmaz mallar gibi fiziksel varlığı olan, gözle görülüp elle tutulabilen mal.

  Madrûb :   Dövülmüş; darbolunmuş; vurulmuş

  Ma’dûd :   Sayılı;

  Mafevk :   Üst

  Mağsûb :   Gasbedilmiş; zorla alınmış mahal yer

  Mahalli idareler :   Köy, kasaba ve şehir adı verilen belli yerleşim alanlarındaki mahalli ihtiyaçları gidermek üzere çeşitli kamu hizmetlerini yürütmekte olan kuruluşlardır

  Mahcur :   Vesayet altına alınmış kişi; kısıtlı

  Mahcuz :   Haczedilen; hacizli; üzerine haciz konulmuş

  Mahdut :   Sınırlanmış; tahdit edilmiş

  Mahfuz :   Saklı; gizli

  Mahiyet :   Nitelik; bir şeyin aslı, esası, içyüzü

  Mahkumunbih :   Hüküm konusu

  Mahlûl :   Hallolunmuş; çözülmüş; mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan

  Mahrum :   Yoksun; dilediğini, istediğini elde edemeyen

  Mahsulât :   Mahsuller; ürünler

  Mahsup :   Hesap edilmiş; hesaba dahil edilmiş

  Mahsus :   Özgü; özel; müstakil; özel olarak

  Makable şâmil :   Geçmişe dokunan; geçmişe etkili olan; geçmişteki olayları da etkileyen

  Makable teşmil :   Bir hükmün etkisinin geriye yürütülmesi

  Makrûn :   Yakınlaştırılmış; yaklaştırılmış; yakın; ulaşmış

  Maksûr :   Kasrolunmuş; kısıtlanmış; kısıtlı

  Maktu :   Götürü; belirli; miktarda; değeri biçilmiş; pazarlıksız

  Makule :   Çeşit; tür; soy

  Mal birliği :   Eşlerin, (evlilik sözleşmesinde birliğe dahil olmayacaklarını belirttiği mallar istisna olmak üzere) evlenme zamanında her birinin malik olduğu ve evliliğin devamı süresince mülk edindiği bütün malların dahil olduğu birlik üzerinde kocanın (karının şahsi malları hariç olmak üzere) mülkiyet hakkına sahip olduğu mal rejimi.

  Mal Ortaklığı :   Eşlerin, ortaklığa girecek mal ve gelirleri sınırlandırmamış olduğu ve bunlar üzerindeki mülkiyet hakkını ortaklaşa kullanarak hiçbir payında bağımsızca tasarruf edemediği mal rejimi.

  Malik :   Mülkiyet hakkı sahibi; bir şeye sahip olan kişi.

  Mamelek :   Malvarlığı

  Mansub :   Atanmış; nasbolunmuş

  Marifetiyle :   Yoluyla;aracılığıyla

  Maruz :   Arzolunmuş; bir şeyin karşısında etki altında bulunan

  Masarif :   Masraflar; giderler

  Masarifi muhakeme :   Muhakeme masrafları

  Maslahat :   Emir; buyruk; madde; husus; dirlik düzenlik; iş

  Masrûf :   Sarfedilmiş; harcanmış

  Matbu :   Basılı; basılmış

  Matlab :   Talep olunan; istenen şey

  Matlubat :   Alacaklar; istenen şey

  Matrah :   Bir verginin miktarını belirtmek için esas alınan değer.

  Matuf :   Yöneltilmiş; yönelik

  Mazarrat :   Zarar; zararlar; zarar verici; zarar verme

  Mazbata :   Tutanak

  Mazbut vakıf :   Yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıf

  Mazhar :   Erişen; bir şeyden yararlanma; ulaşma

  Mazireti sahiha :   Gerçek engel

  Mazmûn :   Ödenmesi gereken şey

  Maznun :   Zanlı; sanık

  Meail :   Sorunlar

  Mebaliğ :   Meblağlar; tutarlar; ganimetler; paralar

  Mebânî :   Binalar; yapılar

  Mebde :   Evvel;başlangıç; prensip; ilk unsur

  Mebi :   Satılan şey

  Meblâğ :   Para tutarı; akçe

  Mebnî :   Buna dayanan; ….den dolayı; ……den ötürü; bu sebeple; bu yüzden; üzerinde kurulu

  Mecâri :   Su yolları; akıntı yerleri; su yatakları; mecralar

  Meccanî :   Parasız; bedava

  Mecmuu :   Tümü; tamamı; hepsi

  Mecra :   Bir işin gidiş, oluş yolu; akarsu yatağı; su yolu

  mecruhiyet :   yaralama

  Me’cur :   Kiraya verilen şey; kiralanan

  meczum :   anlaşılan

  Meçhul :   Bilinmeyen; tanınmayan

  Meçzum :   Anlaşılan

  Medar :   Dayanak; yardım; elverişli

  Medarı tatbik :   Uygulanabilir

  Medlûl :   Delillendirilmiş; delil getirilmiş şey; bir kelimeden veya işaretten anlaşılan

  Mefhumu muhalif :   Karşıt kavram

  Mefruğunbih :   Devir konusu şey

  Mefruğunleh :   Kendisine bir şey ya da hak devrolunan kimse

  Mefruşat :   Döşeme; ev eşyası.

  Mefsuh :   Feshedilmiş

  Mehil :   Süre; önel

  Melhuz :   Muhtemel; gerekebilecek; umulur; beklenir

  Memalik :   Ülke

  Memnu :   Menedilmiş; yasaklanmış; yasak

  Memur :   Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanmış olan kişilerdir.

  Men :   Yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme

  Men etmek :   Engellemek; yasaklamak

  Menâfi :   Menfaatler; yararlar; çıkarlar

  Menafil :   Yararlar

  Menba’ :   Kaynaklar; çıkış yeri

  Menfaati amme :   Kamu yararı

  Menfi edim :   Borçlunun bir şeyi yapmamak şeklinde icra edeceği edim türü.

  Men’i muaraza davası :   Bir mal üzerinde;başka bir kimse tarafından ileri sürülen hak veya yapıların el atmanın önlenmesi isteğiyle açılan dava

  Menkul :   Taşınır; taşınır mal

  Menkuz :   Bozulan

  Menşe :   Kaynak; kök; başlangıç

  Mera :   Bir veya birkaç köy veya beldeye ayrı ayrı veya ortak olarak,hayvanları otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi

  Merbut :   Bağlı

  Merhun :   Rehnedilen mal

  Mer’i :   Yürürlükte; geçerli

  Meriyet :   Yürürlük

  Mersule :   Gönderilen

  Mesağ :   Izin; ruhsat; cevaz

  Mesaha :   Ölçme; ölçümleme

  Mesail :   Meseleler

  Mesâkin :   Meskenler; oturulacak yerler

  Meskûn :   Içinde insan oturan; oturulan; yerleşilmiş

  Mesmu :   Dinlenen; dinlenebilir; karar için incelenebilir

  Mesned :   Isnad edilen şey; dayanılan şey; dayanak; rütbe

  Mesul :   Sorumlu

  Meşfu :   Şuf’a (önalım) hakkının ilişkin olduğu mal

  Meşhudat :   Şahitlik

  Meşrut :   Şart koşulmuş; şartlı; şarta bağlı

  Meşruta tevliyet davası :   Vakfeden kişinin mütevelliği kime şart kıldığı yolundaki uyuşmazlıkla ilgili dava

  Mevaşi :   Koyun,keçi,öküz,inek gibi hayvanlar; geviş getiren hayvanlar; hayvan

  Mevdaddı mahsusa :   Özel hükümler

  Mevhûm :   Varsayılan; var olarak kabul edilen; kuruntuya dayanan

  Mevkuf :   Vakfedilen şey

  Mevrid :   Varacak yer

  Mevsukiyet :   Sağlamlık

  Mezkûr :   Zikredilen; sözü edilen; anılan

  Mezrûât :   Ekilip biçilmiş tohumlar; ekinler

  Mezun :   Izinli; yetkili; bir okulu (kursu) bitiren kişi

  Mezuniyet :   Izin; yetki; bir okulu (kursu) bitirip diploma alma

  Mikâp :   Bir şeyin küp olarak değeri (örneğin; metremikâp

  Milk :   Kudret; tasarruf; mülk

  Minval :   Şekil

  Miras Şirketi :   Mirasın açılmasından, bölüştürülmesine kadar, mirasa dahil olan mal, hak ve borçların oluşturduğu topluluk.

  Misillû :   Benzer; örnek gibi

  Muaccel :   Ivedi; peşin; vadesi (eceli) gelmiş; ödenmesi gereken hale gelmiş.

  Muacceliyet :   Borcun vadesinin gelmiş olması

  Muaddel :   Değişik

  Muaddün-li-l-istiglâl :   Kiraya verilmek üzere yapılmış şey; kiralık eşya

  Muadil :   Denk; eşit

  Muafiyet :   Affedilmiş olma; bağışıklık; yükümlülük dışında tutulmuş

  Muâhede :   Antlaşma; karşılıklı ant içme

  Muahhar :   Sonraya bırakılmış; tehir edilmiş; sonraki

  Muallak :   Havada boşta duran; sürüncemede kalmış

  Muamelat :   Muameleler; işlemler

  Muaraza :   Çekişme; sataşma; birbirine karşı gelme; bir hak talebi; kavga

  Muavin :   Yardımcı

  Muayyen :   Belirli; belli; saptanmış

  Muayyen mâ-adâ :   Başka; dışında

  Mubayaa :   Satın alma

  Mucibince :   Gereğince; uyarınca

  Mucip :   Gerektiren; gerektirici; icapcı; öneri sahibi

  Mucip sebepler :   Gerektirici sebepler; gerekçe

  Mugayir :   Aykırı; zıt; ters

  Muhakeme :   Yargılama

  Muhammen :   Tahmin edilen

  Muharrer :   Yazılı; yazılmış

  Muhassas :   Tahsis olunmuş; tayin edilmiş; özgü

  Muhatara :   Riziko; zarara uğrama tehlikesi; tehlike; zarar ve ziyan

  Muhayyerlik :   Bir sözleşme ile,belirlenen edimin yerine bir başkasını geçirmek yetkisi; seçimlik hak

  Muhdesat :   Sonradan yapılmış; sonradan meydana gelmiş şeyler; yeni şeyler

  Muhik :   Haklı; geçerli; uygun; gerekli

  Muhkem kaziye :   Kesin hüküm

  Muhtar :   Özerk; bağımsız; köyde devlet işlerini gören köyün başı

  Muhtelif :   Çeşitli; değişik; farklı

  muhtevî :   içeren, barındıran

  Mukabeleihilmisil :   Karşılıklılık esası

  Mukabil :   Karşılık; karşı

  Mukaddem :   Önce; önce gelen; daha öncede bulunan

  Mukadderat :   Kader; yazgı; ölçülebilen,sayılabilen şeyler

  Mukarrer :   Kararlaştırılmış

  Mukarrerat :   Kararlar; kararlaştırılan şeyler

  Mukataa :   Arazinin belli bir ücret karşılığında kiraya verilmesi; bağ,bahçe,arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi

  Mukavele :   Sözleşme; akit; bağıt

  Mukayyet :   Kayıtlı; sınırlı; kaydolunmuş; deftere geçirilmiş

  Mukriz :   Ikraz eden; borç veren; ödünç veren

  Muktazi :   Gerekli

  Munkati :   Kesilmiş; ara verilmiş

  Munkazi :   Bitmek

  Munsifane :   Insaflı ölçüde

  Muntafî :   Sönme; ortadan kalkma

  Muntazır :   Bekleyen; gözetleyen

  Murabaha :   Kanunun belirlediğinden fazla faiz alınması; tefecilik

  Murakabe :   Denetleme; kontrol; gözetme

  Muris :   Kazandıran; veren; miras bırakan, ölümüyle, hakkında miras hukuku hükümlerinin uygulandığı kişi; miras bırakan.

  Murtabit :   Bağlantılı

  Musaddak :   Tasdikli; onaylı

  Musakka :   sulu tarla;suyu bulunan taşınmaz

  Musakkaf :   Üstü tavanla örtülmüş; tavanı,damı olan;

  Musakkafat :   Gelir getiren kapalı (damlı) binalar

  Mutad :   Alışılmış; âdet olunmuş; normal

  Mutalebe :   Talepte bulunma; istemde bulunma

  Mutasarrıf :   Tasarruf eden; sancakların en büyük mülki amiri

  Mutavassıt :   Aracı; aracılık eden; vasıta olan

  Mutazammın :   Içine alan, üstüne alan; kefil olan; ödemeyi üstlenen

  Mutazarrır :   Zarar gören kimse

  Muteber :   Geçerli; itibarlı; hatırı sayılır; güvenilir; sağlam

  Muteberiyet :   Geçerlik; geçerlilik

  Mutlak muvazaa :   Tarafların gerçekte herhangi bir muamele yapmayı düşünmedikleri halde, sadece üçüncü şahısları yanıltmak amacıyla, aralarında bir muamele yapılmış gibi göstermeleri

  Muttali :   Öğrenme; haberdar olma; bilgilenme

  muvacehe :   yüzleştirme

  Muvâcehe :   Yüzleştirme; yüz yüze gelme

  Muvafakat :   Uygun görme; onama; razı olma; rızası olma

  Muvafık :   Uygun; yerinde

  Muvakkat :   Geçici; süreksiz

  Muvâzaa :   Danışıklı işlem

  Muvâzene :   Denge

  Muzâf :   Izafe edilmiş; bağlı; bağlanmış; katılmış; yönelik

  Mübâdele :   Bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi; değiştirme; değiş-tokuş; değişim

  Mübayaa :   Satın alma

  Mübâyenet :   Birbirine zıt olan şeyler, kaideler, iddialar, hükümler arasındaki görünüş

  Mübâyin :   Zıt; aykırı; ters

  Mübeyyin :   Gösterir

  Mücâvir :   Komşu olan; yanında bulunan

  Mücbir :   Zorlayıcı; zorlayan

  Mücerred :   Soyut; genel

  Mücmel :   Kısa ve öz olarak anlatılmış; açıklanmadıkça ne anlama geldiği anlaşılamayan ibare

  Müctemian :   Topluca; toplu olarak

  Müdafi :   Savunucu; savunan

  Müdahalenin men’i :   Taşınır veya taşınmaz bir mala karşı yapılan maddi elatma veya sataşmanın, ayni hakka dayanılarak önlenmesi.

  Müddea :   Davacının dava ettiği şey; dava konusu

  Müddeaaleyh :   Davalı; hakkında dava açılan kişi

  Müddeabih :   Dava konusu

  Müddei :   Davacı; iddia eden kişi

  Müddei aleyh :   Davalı; hakkında dava açılan kişi

  Müddei umumi :   Savcı

  Müddeiumumiye :   cumhuriyet savcısı

  Müebbet :   Sonsuz; süresiz

  Müeccel :   Vadeli; vadeye bağlanmış; zamanı henüz gelmemiş

  Müeddî :   Tediye eden; eda eden; doğuran

  Müesses :   Kurulmuş; kurulu; tesis edilmiş

  Müessir :   Tesir eden; etkili; tesirli

  Müeyyid :   Teyid eden; doğrulayan; kuvvetlendiren

  Müeyyide :   Yaptırım; destek; hukuk kurallarının uygulanmasını sağlamak ve zorlamak için yasalara konulan hükümler; bir kuralın emir ve yasaklarına uyulmadığı zaman karşılaşılacak olan tepkidir.

  Müflis :   Iflas eden kişi; mahkemelerce iflasına karar verilen kimsedir

  Mühür :   Bazı kişi ve kurumların, yaptıkları işlemi veya koruma altına aldıkları eşyayı belgelendirmek için kullandıkları kazılı damga vb. araç.

  Mükellef :   Yükümlü; ödevli; görevli

  Mükellefiyet :   Yükümlülük; bir kimseye veya bir şeye yükletilen yüküm; görev

  Müktesip :   Iktisap eden; kazanan; edinen

  Mülâhaza :   Düşünce; görüş

  Mülâhazât :   Düşünceler

  Mülhak evkaf(vakıf) :   Vakıf yöneticileri(mütevelliler) tarafından yönetilen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenen vakıflar

  Mülki :   Ülke ile ilgili; ülke yönetimine ilişkin

  Mülkiyet hakkı :   Kişiye, kanunların öngördüğü sınırlar içinde, sahibi olduğu maldan ve malın hukuki ve doğal ürünlerinden yararlanma ve o mal üzerinde tasarruf etme yetkisi veren egemenlik hakkı.

  Mültezem :   Gerekli görülen; kayırılan

  Mülzem :   Bağlı

  Mümâselet :   Benzeme; benzeyiş; andırma

  Mümasil :   Örnek; misâl; benzeyen; andıran

  Mümellek-ün-leh :   Kendisine bir şey temlik olunan kimse

  Mümellik :   Temlik eden; mülk olarak veren kişi

  Mümessil :   Temsil eden; temsilci

  Mümeyyiz :   Sezgin; temyiz eden; iyiyi kötüden ayırma yeteneğine (temyiz gücüne) sahip kimse.

  Mümtâz :   Üstün; ayrıcalıklı; imtiyazlı

  Mümteni :   Çekinen; imtina eden; olamaz;

  Mün’akit olmak :   Bir sözleşmenin kurulması; akdin oluşması; üzerinde anlaşma yapılmak

  Münâzaa :   Uyuşmazlık; çekişme; anlaşmazlık

  Münaziünfih :   Niza konusu; uyuşmazlık konusu olan şey; dava konusu

  Münbais :   Doğan; ileri gelen

  Müncer :   Sonuçlanan; şu veya bu sonuca varan

  Mündemic :   Içinde bulunan; (içinde)yatan

  Münderecat :   Içerik; kapsam; içindekiler

  Münferiden :   Tek tek; ayrı ayrı; tek başına

  Münfesih :   Infisah etmiş; bozulmuş; dağılmış

  münhal :   boş, görevlisi bulunmayan

  Münhasır :   ..ye özgü; ..ye ayrılmış; ..ye mahsus; sınırlanmış; ayrılmış

  Münkasem :   Bölünmüş

  Münkati :   Kesilen; kesilmiş; kesik; aralıklı

  Münkir :   Inkar eden

  Münselip :   Kaybetme, keybeden

  Müntakil :   Intikal eden; geçen

  müntehap :   şeçilen,seçilmiş bulunan

  Müntehî :   Nihayet bulan; sona eren; son; en son; bir şeyi tamamlayan

  Mürâdif :   Eş anlam; aynı anlam

  Mürafaa :   Sözlü duruşma; genellikle Yargıtay’da veya İdare Mahkeme’lerinde yapılan duruşmaya verilen ad

  Müraselât :   Gönderilen şeyler; mektuplar; yazışmalar

  Mürettep :   Tertip edilmiş; düzenlenmiş

  Mürtebit :   Bağlantılı; ilişkili; ilgili

  Mürtefi :   Kaldırma kaldırılmış

  Mürtehin :   Rehin alacaklısı; ipotek hakkına sahip

  Mürur hakkı :   Geçit hakkı

  Müruru zaman :   Zaman aşımı; bir davanın açılması veya hükmün yerine getirilmesi için kanunen belirli zamanın geçmesi

  Müsaade :   Izin; yardım; uygun olma; serbestlik

  Müsadere :   Zoralım; bir kimsenin taşınır veya taşınmaz bir malının, kendi isteği olmaksızın devlet tarafından elinden alınması

  Müsamaha :   Hoş görme; göz yumma; tolerans tanıma

  Müsâvât :   Eşitlik

  Müsavi :   Eşit; eş düzeyde; aynı seviyede

  Müseccel :   Tescilli; yazılmış; kayıtlı; damgalanmış

  Müspet edim :   Borçlunun, belli bir şeyi yapmak ya da vermek şeklinde olumlu bir davranış biçimi ile yerine getireceği edim türü

  Müstacel :   Ivedi; tez; hemen yapılması gerekli

  Müstacelen :   Ivedi olarak; acele olarak

  Müstaceliyet :   Ivedilik; acil olma hali

  Müstagallât-ı mevkufe :   Hayır kurumlarına gerekli geliri sağlamak üzere vakfedilmiş mallar

  Müstehak :   Hak eden

  Müstehik :   Istihkak sahibi; hak kazanmış; haketmiş; layık

  Müstelzim :   Gerektirici; doğurucu; sonuç doğurucu

  müstemir :   sürekli, kesintisiz

  Müstemiren :   Sürekli,aralıksız

  Müsteniden :   Dayanarak; bir şeye dayanarak; delil göstererek

  Müstesna :   Ayrık; istisna olan; kural dışı

  Müşâ’ :   Ortaklar arasında beraberce kullanıldığı halde paylara ayrılmamış şey; ortak mal

  Müşâbehet :   Benzeyiş; benzeme

  Müşâbih :   Benzeyiş; benzeme

  Müşârün-ileyh :   Adı geçen; anılan; ilim ve resmi mevkii yüksek olan kimse

  Müşkilât :   Zorluk; güçlük

  Müştemilât :   Eklenti

  Müşterâ :   Iştira edilmiş; satın alınmış

  Müşterek mülkiyet :   Birden çok kişinin, kanun veya hukuki işlem nedeniyle, bir mala, fiilen bölüşmedikleri belirli paylar oranında malik olmaları.

  Mütâlaa :   Görüş; irdeleme; düşünce

  Müteaddit :   Birden fazla; çeşitli

  Müteahhidünbih :   Taahüt edilen,yapılması istenilen şey

  Müteahhit :   Taahhüt eden; yüklenici; belli bir inşaatı (eseri) yapmayı üstlenen

  Müteallik :   Ilişkin; bir şeye dair; ilgili

  Müteamel :   Alışılagelmiş

  Mütebaki :   Geriye kalan; artan

  Mütedâir :   Dair olan; ilişkin; değin

  Mütedavil :   Elden ele geçen; dönen; dolaşan; tedavül eden

  Müteferri :   Eklenti; eklenmiş; ekli; ilişkin; aynı kökten

  Müteferriât :   Teferruat; ayrıntı

  Müteferrik :   Dağınık; çeşitli; ayrı ayrı; türlü

  Mütegayyib :   Kaybolmuş; yitmiş

  Mütehammil :   Tahammüllü; dayanıklı

  Mütehassıl :   Doğan; hasıl olan; meydana gelen

  Mütehavvil :   Değişken; kararsız

  Mütekabiliyet :   Karşılıklılık

  Mütekabiliyet Esası :   Bir devletin, başka bir devletin vatandaşlarına uyguladığı hukuki veya fiili bir davranış biçimine karşılık, diğer devletin de aynı şekilde davranması.

  Mütemâyil :   Eğilimli; taraflı görünen

  Mütemerrid :   Temerrüde düşen (kimse); yapması gereken bir şeyi yapmamakta direnen

  Mütemmim cüz :   Tamamlayıcı parça; mahalli örf ve adete göre, bir nesnenin esaslı unsuru olan, o nesne yok edilmedikçe veya parçalanmadıkça yahut niteliği bozulmadıkça ondan ayrılması mümkün olmayan parçalar, o nesnenin tamamlayıcı parçasıdır.

  Mütenakıs :   Çelişik

  Mütenasip :   Uygun; denk

  Müterâfik :   Beraber bulunan; karışık; birlikte

  Müterettib :   Sıralanmış; ait olan; …..üstüne düşen; gereken; meydana gelen; dolayı; meydana gelen

  Mütesarlülfesat :   Çabuk bozulan

  Müteselsil :   Zincirleme; dayanışmalı; ardı ardına

  Müteselsil Sorumluluk :   Birden çok kimsenin, bir borcun veya zararın (tamamının) ödenmesinden, zincirleme olarak ve tek başına sorumlu olması.

  Mütevakkıf :   Bağlı

  Müteveffâ :   Vefat etmiş; miras bırakan

  Mütevelli :   Bir vakfın yönetiminin kendisine verildiği kişi; vakıf yönetim kurulu

  Mütevellit :   Doğan; ileri gelen

  Müttefik-un-aleyh :   Üzerine ittifak edilmiş; anlaşma sağlanmış

  Müttehaz :   Verilen; ittihaz olunan; kabul edilen; yürürlükte bulunan

  Müttehit :   Birleşik

  Müvekkil :   Kendisini vekil ile temsil ettiren kişi; vekil eden.

  Müvezzi :   Dağıtıcı

  Müzaheret :   Yardım; koruma

  Müzayede :   Artırma; açık artırma.