Etiket arşivi: prim

Futbol terimleri sözlüğü

Futbol terimleri sözlüğü

A takımı Bir kulübün ya da bir karmanın en usta oyuncularından kurulan takım.
açık oyuncusu Akıncı katını kuran beş oyuncudan sağ ve sol başta, yani katın en açık yanlarında yer alan oyuncu.
açık seki Oyun alanını çevreleyen, üstü açık oturma basamakları.
açıklarla oyun Özellikle açık oyuncuları ile ilerleme ve sonuca gitme biçimine dayanan bir oyun yöntemi.
ad çekme Bir küme oluşturan kulüpler adına bir araya gelen kişilerin, yetkililerle birlikte o kümenin karşılaşma düzen ve sırasını saptaması.
adam adama savunma Her oyuncunun karşı takımdan belli bir oyuncuyu tutarak, sayı yapabilme gücünü engellemesi amacını güden bir savunma yöntemi.
adam tutma Karşı takımdaki oyuncunun istediği gibi devinmesini önlemek amacıyla kurala uygun biçimde kendisini izleme.
aday Ulusal ya da karma takımlarda oynatılmak üzere türlü takımlardan seçilen oyuncular.
adlık Belli bir süre içinde en çok birincilik kazanan takıma verilen armağan.
akın Sayı yapmak üzere karşı takım kalesine doğru genellikle topluca girişilen eylem.
akıncı Asıl görevi, topu karşı takımın kalesine sokmak için akınlar yapmak olan, akıncı katındaki 5 oyuncudan her biri.
akıncı katı Asıl görevi, topu karşı takımın kalesine sokmak için akınlar yapmak olan sağ açık, sağ iç, orta akıncı, sol iç, sol açıktan oluşan ön dizi.
akıncıl oyun Karşı kaleye akın yapmaya dayanan bir oyun yöntemi. Bu biçimde oynayan bir takım, akın üstüne akın yaparak topu daha çok karşı yarı alanda bulundurmaya çalışır.
aktarma Bir oyuncunun, ayakla ya da başla topu kendi takım arkadaşlarından birine göndermesi.
alan üstünlüğü Kendi kentinin alanında oynayan bir takımın, alanı tanımasından ve kendi seyircisi önünde oynamasından ileri gelen üstünlük.
alçak toplar Bir ayaktopu oyununda yerden ya da diz altı yüksekliğinde verilen toplar.
anmalık Karşılaşmalardan sonra takımların karşılıklı olarak birbirlerine verdikleri ve günün anısını taşıyan değerli şeyler.
antrenör bk. çalıştırıcı.
ara Bir ayaktopu oyununun 45’er dakikalık iki dönemi arasında oyunculara verilen 15 dakikalık dinlenme süresi.
arka ağ bk. kale ağı.
aşırtma Bir oyuncunun, karşı takım oyuncularının kesemeyeceği bir biçimde topu havalandırarak kendi takım arkadaşlarından birine aktarması.
avantaj bk. üstünlük.
Avrupa Ayaktopu Birliği Avrupa’daki ulusal ayaktopu birliklerinin bağlı bulundukları uluslararası kuruluş.
Avrupa Birincileri Karşılaşmaları Avrupa ülkelerinin lig birinciliğini kazanan takımları arasında düzenlenen ayaktopu karşılaşmaları.
Avrupa Karması UEFA’ca Avrupa ülkelerindeki oyuncular göz önüne alınarak seçilen takım.
Avrupa Kupa Birincileri Karşılaşmaları Avrupa ülkelerinin, kupa birinciliğini kazanan takımları arasında düzenlenen ayaktopu karşılaşmaları.
Avrupa Uluslar Kupası Avrupa ülkelerinin ulusal takımları arasında düzenlenen ayaktopu karşılaşmaları.
ayak dışıyla durdurma Topun geliş yönüne, hızına ve yüksekliğine göre, (sağ ya da sol ayağın) ayak küçük parmağı kökü, topuk ve bilek arasında kalan üçgen biçimindeki yüzeyle, top yere değerken ya da havadayken kendi özel tekniğiyle topu durdurma.
ayak içiyle durdurma Topun geliş yönüne, hızına ve yüksekliğine göre, (sağ ya da sol ayağın) ayak başparmağı kökü, topuk ve bilek arasındaki bölümle kendi özel tekniğiyle topu durdurma.
ayaktopu Topu karşı kaleye sokmak temeline dayanan, on birer kişiden kurulu iki takım arasında, ölçüleri önceden saptanmış belli alanlarda, bir orta hakemle iki yan hakemin yönetiminde kendine özgü kurallar içinde ayakla oynanan top oyunu.
Ayaktopu Birliği Ayaktopu kulüplerinin bağlı bulundukları birlik. (Karşılaşmaların düzenlenmesi ve ülkedeki ayaktopu oyununun tüm yönetimi bu birlikçe yürütülür.)
ayaktopu kılığı Ayaktopu oyununda oyuncuların giydikleri şeylerin tümü. (Bu kılık kulüp renklerini taşıyan bir fanila, don, tozluk ve özel ayakkabıdan oluşur.)
ayaktopu oyuncusu Ayaktopu takımında yer alan oyuncu.
ayaktopu takımı Bir kulübü, bir okulu, bir bölgeyi, bir kenti, bir ulusu ya da bir kıtayı temsil edebilen, on bir kişiden kurulu, ayaktopu oyunu oynayan topluluk.
ayaktopu tekniği Bir ayaktopu oyuncusunun top ile ya da topsuz olarak, ayaktopu kurallarınca gereken devinimleri başarıyla yapabilme ustalığı.
B takımı Bir takımın ya da karmanın ikinci derecedeki oyuncularından kurulan takım.
başlama İki takım arasındaki ayaktopu oyununu hakemin başlatması.
başlama düdüğü Hakemin, karşılaşmanın başladığını bildirmek üzere düdük çalması.
bele sarılmak Karşı takım oyuncusunun beline sarılıp durdurulması biçimindeki sapkı. bk. sapkı.
berabere kalmak Bir oyunu takımların golsüz ya da eşit sayıda gol atarak bitirmesi.
biçmek Karşı takım oyuncusunu tekme ile yere yıkmak, ayaklarını yerden keserek onu düşürmek.
birinci Bir kümenin, bir bölgenin ya da tüm bölgelerin takımları arasında yapılan oyunlar sonucunda puan yönünden en üst sırayı elde eden takım.
birlik Türlü spor kurumlarının kendi aralarında oluşturdukları ve bağlı bulundukları topluluk.
C.I.S.M. bk. Uluslararası Askeri Spor Birliği.
çalım Bir oyuncunun topu ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak devinimlerle aldatıp geçmesi. (Toplu ya da topsuz olarak yapılır.)
çalışma Oyuncuların ayaktopu oyununda gerekli olan kıvamı elde etmek ve korumak için gövdeleriyle ya da topla yaptıkları devinimler.
çalıştırıcı Oyuncuları çalıştıran, kendilerine gerekli beden kıvamını ve oyun bilgisini edindiren kişi.
çarpmak Karşı oyuncuya, iki ayağı yerden kesmeden, gövdenin bütün ağırlığı ile yüklenmek.
çelmeleme Bir oyuncunun, karşı oyuncuya, düşürmek için ayağını takması.
çeyrek final bk. çeyrek son.
çeyrek son Elemeli bir birincilikte, sona kalan sekiz takımın yapacağı dört oyundan her biri.
çift vuruş Kasıtlı olmayan ama kurala da aykırı olan bir davranışa uygulanan ödek türü. Bu ödek gereğince yapılan vuruşta top başka bir oyuncuya değmeden kaleye girerse sayı geçerli olmaz.
çifte savunu Bir savunma oyuncusunun, boş kalan alanda karşı takım oyuncusunun serbest devinimini önlemesi ve bu alanı savunması.
çiftkale oyunu bk. ayaktopu.
çizgi Oyun alanını sınırlamak, belirli ölçü ve bölgeleri göstermek amacıyla yapılan ayırıcı doğru. (Genellikle kireçli su ile çizilir.)
defans bk. savunma.
değiştirmece 1. Ulusal ya da uluslararası karşılaşmalarda takımların karşılıklı olarak birbirlerinin kent ya da ülkelerine giderek karşılaşma yapmaları. 2. Bir takımın karşılaşma için kendi kent ya da ülkesinin dışına gitmesi. 3. Bir takımda yer alan oyuncuların oyun
deplasman bk. değiştirmece.
dirseklik Sert yüzeyli toprak alanlarda, kalecilerin yaralanmaktan korunmak için dirseklerine taktıkları, içi pamuk dolu özel bir koruyucu.
diz altı ile durdurma Oyuncunun topu diz altı ile yer arasına sıkıştırarak durdurması.
diz üstü ile durdurma Diz üstünü kullanarak topun hızının azaltılması ya da durdurulması.
dizlik Sert yüzeyli toprak alanlarda, kalecilerin yaralanmaktan korunmak için dizlerine taktıkları içi pamuklu özel bir koruyucu.
doksandan Kalenin yan direkleri ile yere koşut olan üst direği arasındaki 90 derecelik sol-sağ iki açıdan topun tümünün kaleye girmesi durumu.
dostluk oyunu Ayaktopu Birliğince düzenlenen, küme oyunları ile ilgisi bulunmayan, bir hayır derneği yararına ya da ünlü bir sporcu için yapılan özel karşılaşma.
dömifinal bk. yarı son.
dört-iki-dört (4-2-4) düzeni Çift orta savunucu ve çift orta akıncı ile oynanan bir oyun düzeni.
dört-üç-üç (4-3-3) düzeni Çift orta savunucu ve üç oyun kurucu ile oynanan bir oyun düzeni.
durum Bir ayaktopu kümesinde takımların aldıkları sonuçlara göre kazandıkları değerler. Uluslararası kurallara göre kazanan takım iki, yenişemeyen takımlar birer değer alırlar. Yenik takımlar ise değer alamazlar.
durum göstergesi Ayaktopu kümesinde takımların her karşılaşmada elde ettikleri sayıların toplamını gösteren çizelge. Bu sayıların toplamı ile ortaya çıkan gösterge küme birincisini belli ettiği gibi tüm öteki takımların dizisini de ortaya koyar.
duvar düzeni Savunucu oyuna önem veren bir takımın tüm oyuncularını kale önüne çekerek, karşı takıma sayı yaptırmamak için kurduğu engel. (Bir tür ayaktopu oyunu biçimidir.)
dünya birinciliği Her dört yılda bir, bütün dünya ulusal takımlarının katılmalarıyla düzenlenen, ayaktopu dünyasının en büyük kupa karşılaşmaları.
dünya karması Her yıl, dünyanın en başarılı ve en seçkin oyuncularından oluşturulan karma bir takım. Bu takım yalnız bir “onur onbiri” anlamında olup alana çıkıp bir başka takımla oynamaz, kâğıt üzerinde kalır ve ayaktopu dünyasının en ünlü kişilerince seçilir.
düzenleme kurulu Ayaktopu karşılaşmalarını düzenlemek ve oyunlarla ilgili işleri yürütmekle görevli kurul.
elemeli karşılaşmalar Yenik takımın elenip çıktığı ve hiç yenilmeyen takımın birinciliği kazandığı bir tür ayaktopu dönüsü.
elleme Topa isteyerek ya da istemeyerek elle dokunma. (Kalecinin dışında bir oyuncunun topu elle tutması ya da topa elle dokunması ayaktopu kurallarınca yasaklanmış bir davranıştır ve ödek gerektirir.)
engelleme Karşı takım oyuncusunun önüne geçerek onun serbestçe devinimine engel olma.
F.I.F.A. bk. Uluslararası Ayaktopu Birliği.
faul bk. sapkı.
fikstür bk. ad çekme.
forma bk. ayaktopu kılığı.
forvet bk. akıncı.
futbol bk. ayaktopu.
genç takım 18 yaşına varmamış oyunculardan kurulu takım.
gol bk. sayı.
gözlemci Ayaktopu oyunlarını ve görevlileri izlemekle görevlendirilmiş kişi.
gözlemci tutanağı Bir gözlemcinin, izlediği oyunda gördüklerini yazılı olarak Ayaktopu Birliğine göndermek üzere hazırladığı tutanak.
haftaym bk. ara.
hakem Oyunun kurallara uygun olarak yönetilmesinden sorumlu olan ve kararlarına uyulması gereken görevli.
hakem atışı Kimi nedenlerle hakemce durdurulan oyunu yeniden başlatırken hakemin topu eliyle yere bırakarak oyuna sokması.
hakemlik belgesi Ayaktopu Birliğince hakemlere oyun yönetme yetkisi veren belge.
havada aktarma Topu, takım arkadaşına genellikle kafa vuruşu yapabilecek biçimde yüksekten aktarma.
havada oyun Topu yere düşürmeden geliştiren bir ayaktopu oyunu yöntemi.
hızlı oyun Bir takımın oyuncuları arasında, topu ayaklarında tutmadan birbirlerine hemen aktarmalarıyla kurulan oyun.
ıska geçme Bir oyuncunun davrandığı halde topu çelmeleyerek kaçırması.
ızgara Ayaktopu ayakkabılarının altlarına çivilenen ve tabanla topuk genişliğinde uzayan 12,7 mm. genişlikte kösele ya da sert lastik parçaları. (Tabanda iki, topukta ise bir tane bulunur ve çıkıntılar birbirine koşuttur.)
iç oyuncu Akıncı katının iki açıkları ile orta akıncının arasında yer alan oyuncuların her biri.
iç vuruş Ayağın içi ile topa yapılan vuruş.
ikinci takım bk. “B” takımı.
ikinci yarı Bir ayaktopu oyununun ikinci 45 dakikalık bölümü.
ilk yarı Bir ayaktopu oyununun ilk 45 dakikalık bölümü,
kafa vuruşu Bir oyuncunun topa kafasıyla vurması.
kale Ayaktopu oyununda oyuncuların topu içine sokmaya çalıştıkları, 2,44 m. yükseklikte birbirine koşut iki dikey direk ile bunların üzerine bindirilmiş 7,32 m. uzunluğundaki yatay bir direkle sınırlanmış, arka ve yan yüzeyleri ağla kapatılmış oylum.
kale ağı Kalenin arkasına ve yanlarına gerilen ve genellikle naylon ipliğinden yapılmış ağ.
kale alanı Hem kalecinin özel koruma hakkını hem de kale vuruşu için topun yerleştirileceği yeri gösteren kale direklerinin 5,50 m. dışından alanın içine uzatılan ve yine aynı ölçüdeki çizgileri birleştiren 18,32 m. lik bir başka çizgiyle sınırlandırılmış alan.
kale çizgisi Kale doğrultusunda iki yana uzanan ve oyun alanını dipten sınırlayan çizgi.
kale değiştirme Karşılaşmanın ilk yarısı ile uzatmalı yarıların ilkinden sonra tarafların birbirlerinin alanında yer alması.
kale dışı Topun, karşı takım oyuncularınca kale direkleri dışında kalan dip çizgiden dışarı çıkarılması.
kale direkleri Ayaktopu oyununda kaleyi oluşturan direkler.
kale vuruşu Top karşı takım oyuncularınca kale çizgisi dışına çıkarıldığında, yeniden oyuna sokulması için, kale alanı içinden ve yerden kaleyi koruyanlardan birince topa yapılan vuruş.
kaleci Kalenin önünde duran, topun kaleye girmesini önlemekle görevli, topu ödek alanı içinde elle tutabilen ve kılık yönünden öbür oyunculardan ayrılan oyuncu.
kaleci vuruşu Kalecinin, topu tutuktan sonra, ilerisindeki takım arkadaşına ulaştırmak üzere el ya da ayakla topa yaptığı vuruş.
kapalı savunma bk. duvar düzeni.
kapalı seki Oyun alanında bulunan üstü kapalı oturma basamakları.
kaptan Bir ayaktopu takımında oyuncuları oyun içinde yöneten, hakem ile konuşmada ve törenlerde takımı temsil etme yetkisi bulunan, sol kolunda özel renkli bir bant (işaret) taşıyan oyuncu.
karma takım Türlü takımlardaki oyunculardan seçilerek kurulan on bir.
karşı akın Karşı takımın yaptığı bir akını durdurup hemen akına geçme eylemi.
karşılaşma İki takım arasında kazanmak amacıyla yapılan yarışma.f
karşılıklı aktarma Ayaktopu vuruş beceri (teknik)lerine göre iki oyuncunun topa, kullanılır biçimlerde karşılıklı olarak vurmaları ile yapılan çalışmalar.
kazanmalık Uğraşman oyuncuların yengiyle ya da beraberlikle bitirdikleri bir karşılaşmadan sonra takımlarından aldıkları para armağanı.
kısa vuruş Bir oyuncunun yakınında olan arkadaşına topu göndermek için yaptığı vuruş.
korner bk. köşe.
köşe Ayaktopu alanını oluşturan yan ve kale çizgilerinin kesişme noktalarından her biri.
köşe atışı Topun, savunan takım tarafından kale çizgisinin dışına havadan ya da yerden çıkarılması sonucunda uygulanan bir ödek vuruşu.
köşe bayrağı Oyun alanının dört köşesini gösteren, genellikle düz kırmızı renkte olan ve 1,5 m. boyunda direklerin üzerinde bulunan küçük bayrak.
köşeli koşu Oyuncuların topsuz ya da top ile bir sağa, bir sola koşmaları durumunda ortaya çıkan kesik ve köşeli koşu.
kupa Ayaktopu karşılaşmalarında birincilik, ikincilik ve üçüncülük gibi dereceleri kazanan takımlara verilen, genellikle gümüş ya da metalden yapılmış vazo biçiminde armağan.
kupa karşılaşması Ortaya konulan bir kupa için iki ya da daha çok sayıda takım arasında yapılan oyun.
kupa sonu Ortaya konulan bir kupanın sahibini belli edecek son karşılaşma.
kural dışı Ayaktopu kurallarınca kabul edilmeyen davranış.
kurallı yüklenme Bir oyuncunun ayaktopu kurallarına uygun olarak karşı takım oyuncusunun üzerine abanması.
kuralsız yüklenme Bir oyuncunun ayaktopu kurallarına aykırı olarak vücudu karşı takım oyuncusunun üzerine abanması.
kurtarma Sayıyı ya da sayı olabilecek bir tehlikeyi önleme.
küme Takımların durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak Ayaktopu Birliğince belli sayıdaki takımdan oluşturulan topluluk.
lig bk. küme.
lisans bk. oynama belgesi.
maç bk. karşılaşma.
makaslama vuruş Genellikle karşıdan gelen topa havada, bacakları makas gibi devindirerek yapılan vuruş.
markaj bk. adam tutma.
Merkez Ceza Kurulu Ayaktopu Birliğine bağlı olan ve takım ya da oyuncuların oyun içindeki türlü davranışlarıyla ilgili olumsuz durumları bir karara bağlamakla görevli kurul,
ofsayt bk. yanığa düşme.
on bir metre ödeği Ödek alanı içinde yapılan kural dışı davranışlar nedeniyle, davranışı yapan oyuncunun takımı kalesine on bir metre uzaklıktaki belirli bir noktadan vuruş yapmak biçiminde belirlenen ödek. (Bu vuruşta ödek alanı içinde kaleci ve topa vuran oyuncudan başka
on bir metre yeri Ödek alanı içindeki kural dışı davranışlar sonucu verilen ödek vuruşu sırasında topun konulduğu, iki kale direğinden alan içine dikey olarak uzanan 11 m. ilerdeki nokta.
orta akıncı Akıncı katının en orta yerinde yer alan ayaktopu oyuncusu.
orta bayrağı Ayaktopu alanının orta çizgisinin iki yanında bulunan gönderlerin üzerindeki bayrak. (Bu bayraklar, uzaktan orta çizgiyi gösterir.)
orta çizgi Ayaktopu alanını enine tam ortadan kesen çizgi.
orta hakemi Bir ayaktopu oyununu, alan içinden, oyun kurallarına uygun yönetmekle görevli, özel giysisi olan kişi. (Kural dışı davranışlara ödek vermek, oyunun başlangıç ve bitimini bildirmekle görevlidir.)
orta nokta Orta çizginin tam ortasında bulunan orta yuvarlağın özeği. (Başlama vuruşlarında top bu noktanın üzerine konur.)
orta oyun kurucu Üç oyuncudan kurulu oyun kurucu katının orta yerinde yer alan oyuncu.
orta vuruşu Oyunun ikinci dönemine başlarken ya da savılardan sonra orta çizgi üzerinden yapılan vuruş.
orta yuvarlak Başlama vuruşu sırasında karşı takım oyuncularının durmaları gereken yeri sınırlayan, ayaktopu alanının tam orta yerindeki 9,15 m. çapındaki çember.
ortalamak Açık oyunculardan birinin topu kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş.
oynama belgeli oyuncu Ayaktopu Birliğince kendisine ayaktopu oynama belgesi verilmiş olan oyuncu.
oynama belgesi Bir oyuncunun resmî yarışmalara katılabilmesi için Ayaktopu Birliğince kendisine verilen izin belgesi.
oyun alanı Ayaktopu oyununun oynandığı, uzunluğu en az 90, en çok 120, genişliği ise en az 45, en çok 90 m. olan toprak ya da çimle kaplı düz yer.
oyun biçimi Bir ayaktopu oyununda takımlardan herhangi birinin oyun süresince uygulayacağı oyun yöntemi.
oyun kurucu Ayaktopu takımında savunucular ile akıncılar arasındaki katta yer alan oyunculardan her biri. (Bu oyuncuların görevi hem savunuculara, hem de akıncılara yardım etmektir.)
oyun uzatma Elemeli oyunlarda, olağan süre içinde sonucu alınamayan oyunun belirli kurallar gereğince uzatılması.
ödek Kural dışı, yakışıksız bir davranışta bulunan ayaktopu oyuncusuna verilen, oyuncunun para vermesini gerektiren ya da onu belirli bir zaman, kimi kez de ömür boyu oynamaktan uzaklaştıran karşılık.
ödek alanı Kale direklerinin 16,5 m. dışından alanın içine uzatılan ve yine aynı ölçüdeki çizgileri birleştiren 30 m. lik bir başka çizgi ile sınırlandırılmış alan. (Bu alanın içinde yapılan kural dışı davranışlar ödeği ve 11 m. vuruşunu, dışındaki kural dışı davran
ödek alanı çizgisi Ödek alanını sınırlayan çizgilere verilen ad.
özel karşılaşma Özel bir anlaşmaya dayalı karşılaşma.
özel oyun bk. özel karşılaşma.
özengen oyuncu Sporu herhangi bir çıkar düşünmeksizin, salt sevgisinden ötürü yapan oyuncu.
para atışı Oyun başlamadan önce, kaleyi seçecek ve başlama vuruşunu yapacak takımları belli etmek için hakemin, takım kaptanları arasında yaptığı yazı-tura atışı.
penaltı bk. on bir metre ödeği.
perdeleme bk. engelleme.
prim bk. kazanmalık.
sağ dip doksandan bk. doksandan.
sağ doksandan Kalenin sağ direği ile yere koşut olan üst direği arasındaki 90 derecelik açıdan topun kaleye girmesi, bk. doksandan.
sağ oyun kurucusu Oyun kurucu katının sağ ucunda yer alan oyuncu.
sağ savunucu Bir takımın iki savunucusundan sağ yönde yer alanı.
sağ üst doksandan bk. doksandan.
sağaçık Bir takımın akıncı katında yer alan beş oyuncudan sağ başta olanı.
sağbek bk. sağ savunucu.
sağhaf bk. sağ oyun kurucu.
sağiç Bir takımın akıncı katında yer alan beş oyuncudan, sağdan ikinci yerde bulunanı.
santrahaf bk. orta oyun kurucu.
sapkı Bir oyuncunun, oyun sırasında bilerek yaptığı kural dışı davranış.
savunma Bir takımın kalesini korumak ve gol yememek için oyun süresince çaba göstermesi.
savunma katı Görevi karşı takımın akıncılarına karşı kaleyi korumak olan oyuncuların kurdukları kat.
savunmalı oyun Ayaktopunda özel olarak kurulan ve daha çok savunmaya önem veren bir oyun biçimi.
savunucu Bir takımda savunma katını oluşturan ve kalecinin önünde yer alan oyunculardan her biri.
sayı Topun, kurallara uygun bir vuruşla bütünü ile kale direkleri ve kale çizgisi arasında kalan alandan geçmesi durumu.
sayı farkı Bir takımın attığı sayılar toplamından, yediği sayılar toplamının çıkarılması ile elde edilen sonuç.
seki Kapalı ya da açık oyun alanlarının çevresinde seyircilerin oturup karşılaşmaları izleyebilmeleri için yapılan basamak basamak yer. bk. açık seki, kapalı seki.
serbest vuruş Ödek çizgisinin dışındaki bir noktada, bir oyuncunun kural dışı davranışta bulunması üzerine, bu noktadan karşı takım oyuncularının yaptığı vuruş.
sıkı vuruş Topun hedefe en kısa yoldan gitmesi amacıyla, topa hızla, ayağın sert ve taraklı yüzeyiyle yapılan vuruş.
skor bk. durum.
sol açık Bir takımın akıncı katında yer alan oyunculardan sol başta bulunanı.
sol dip doksandan bk. doksandan.
sol doksandan Kalenin sol direği ile yere koşut olan üst direği arasındaki doksan derecelik açıdan topun kaleye girmesi, bk. doksandan.
sol oyun kurucu Bir takımdaki oyun kurucu katının sol ucunda yer alan oyuncu.
sol savunucu Bir takımın iki savunucusundan sol tarafta yer alanı.
sol üst doksandan bk. doksandan.
solbek bk. sol savunucu.
solhaf bk. sol oyun kurucu.
soliç Bir takımın akıncı katında yer alan oyunculardan soldan ikincisi.
stadyum Takım oyunlarının yapılabilmesi ve seyircilerin oyunları izleyebilmesi için gerekli kuruluşları olan alan.
stop bk. topu durdurma.
sürgü düzeni Katları oluşturan oyuncuların bir sürgü gibi kapanıp açılmalarına dayanan oyun biçimi.
şut bk. vuruş.
taban koymak Ayağında top bulunan bir oyuncuya, top sürerken ya da vuruş yaparken karşı takımdan bir oyuncunun ayağının tabanı ile karşı koyması.
tabanla top durdurma Topu kontrol altına almak amacıyla ayak tabanı ile yer arasına kıstırma.
taç bk. yan dışı.
takım bk. ayaktopu takımı.
takım değiştirme Bir takıma bağlı bir oyuncunun, belirli kurallara uygun olarak bir başka takıma geçmesi.
takım değiştirme ayı Bir takıma bağlı bulunan bir oyuncunun, belirli kurallara uygun olarak bir başka takıma geçebileceği bir aylık belirli süre.
Takım Değiştirme Uyuşmazlık Kurulu Bir oyuncunun bir takımdan başka bir takıma geçişinde kurallara aykırı bir durum ortaya çıktığı zaman, anlaşmazlığı giderici tüzel bir çözüm bulan ve kesin sonuca giden kurul. (Bu kurul Ayaktopu Birliğine bağlı olup daha çok tüzeci üyelerden kuruludur.)
taktik bk. oyun biçimi.
tek seçici Bir takıma girecek oyuncuları seçmek ve takımı kurmak yetkisini tek başına taşıyan kişi.
tekmelik Oyuncuların bacak (tibia) kemiklerini tekmelerden korumak için çorapları ile bacakları arasına soktukları, plastik ya da sert deriden yapılan özel korumalık.
ters makas Bir oyuncunun, kendisini sırt üstü yere atarken ayaklarını havada devindirip makaslama vuruşla topu geri çevirmesi, bk. makaslama vuruş.
top Ayaktopu oyununda kullanılan, dışı deri ya da plastikten, içi hava ile şişirilmiş, lastikten yapılma, yuvarlak biçimde ve çevresi 68-71 cm. olan, en çok 396-453 gr. ağırlığındaki top.
top sürme Bir oyuncunun kısa vuruşlarla topu ayağından çıkarmadan (kaçırmadan) karşı takım kalesine doğru götürmesi.
top tekniği Topla dilediği gibi oynayabilme, topu kullanabilme becerisi.
topu durdurma 1. Topun devinimini, topu istediği yere yöneltmek üzere, herhangi bir biçimde önleme. 2-Topu elle tutma. (Kaleciler için.)
topuk vuruşu Ayağın toparlakça olan alt bölümü ile yapılan vuruş.
topukla aktarmak Topu, topuk vuruşu ile takım arkadaşına aktarmak.
transfer bk. takım değiştirme.
U.E.F.A. bk. Avrupa Ayaktopu Birliği.
uçara vuruş Top havadayken yapılan vuruş.
uçarak kafa vurmak Bir oyuncunun ayakları yerden kesilip ileri doğru atlayarak yaptığı kafa vuruşu, bk. kafa vuruşu.
uçma Oyuncunun topu istediği gibi kullanmak için ayakları havada ve gövdesi yere az çok koşut olarak yaptığı atlayış.
uğraşman oyuncu Geçimini ayaktopu oyunundan sağlayan ve bağlı bulunduğu kulüpten aldığı belirli ücret karşılığı ayaktopu oynayan oyuncu.
ulusal oyun Ulusu temsil eden takımlar arasında yapılan karşılaşma.
ulusal oyun kılığı Bir ulus adına kurulan takımın uluslararası karşılaşmalarda giydiği giysi.
ulusal oyuncu Bir ulus adına kurulan takımda yer alan oyuncu.
ulusal takım Bir ulus adına oynamak üzere kurulan takım.
Uluslararası Askeri Spor Birliği Tüm dünyanın ulusal askerî spor birliklerinin bağlı olduğu, ordular arası oyunları yöneten örgüt.
Uluslararası Ayaktopu Birliği Dünyadaki tüm ayaktopu birliklerinin bağlı oldukları uluslararası birlik.
üçgen oyun Aynı takımın üç oyuncusunun, karşı takımın bir oyuncusunu ortalarına alıp topu birbirlerine aktarmaları.
üst ağ Kalenin üst direğinin dip bölümündeki ağa verilen ad.
üst direk bk. kale direkleri.
üst vuruş Bir oyuncunun, ayağının üstü ile topa yaptığı vuruş.
üstünlük Kendisine yapılan kural dışı davranışlara karşın, topu rahatlıkla kullanabilen ve süren oyuncunun durumu.
ver-kaç Topu takım arkadaşına aktaran bir oyuncunun, karşı takım kalesine ya da uygun bir yöne kaçması.
vole bk. uçara vuruş.
vurucu Topa iyi ve güçlü vurma özelliğine sahip oyuncu.
vuruş Bir oyuncunun topu ayağı ya da kafası ile herhangi bir arkadaşına, kaleye ya da alan dışına göndermesi.
vücut çalımı Bir oyuncunun, önüne çıkan karşı takım oyuncusunu kıvrak vücut devinimleriyle geçip topla birlikte ondan uzaklaşması.
WM düzeni Ayaktopunda belirli bir takım oyunu biçimi. (Oyuncuların alanda diziliş biçimleri W ve M harfleri biçiminde olduğundan oyun bu adı almıştır.)
yan ağ bk. kale ağı.
yan çizgisi Alanı uzunluğuna boydan boya sınırlayan çizgi.
yan direk bk. kale direkleri.
yan hakemi Alanın iki kenarında ve yan çizgilerin dışında görevli olup orta hakemine yardımcı olan hakem.
yandışı Topun, alanın boy çizgisinden dışarı çıkması.
yandışı atışı Yandışına çıkan topun, elle baş üzerinden geçirilip arkadan öne doğru oyun alanına atılması.
yanığa düşme Bir oyuncuyla karşı kale arasında (top kendi takımındayken) karşı takımdan en az iki oyuncunun bulunmaması durumu.
yarı alan Ayaktopu alanını ortadan ikiye bölen orta çizginin iki yanında kalan ve her birinde bir takımın yer aldığı alan.
yarı son Elemeli bir birincilikte, sona kalacak iki takımı belli edecek dört takım arasındaki iki oyun.
yedek oyuncu Ayaktopu takımını oluşturan oyunculardan birinin herhangi bir nedenle takımdan çıkması ya da çıkarılması gerektiğinde onun yerine oynayacak oyuncu.
yer tutma Oyuncuların alanda hem kendi arkadaşlarından gelen topu engellenmeden alabilecek, hem de karşı oyunculara gelen topu önleyecek bir durum almaları.
yerden oyun Topu yerden uzatmalarla geliştiren oyun yöntemi.
yıldız oyuncu Birtakımın ya da bir oyunun en iyi oyuncusu.
yumruklama Kalecinin topu tutamayacağı durumlarda yumrukları ile uzaklaştırması.
yüksek toplar Bir ayaptopu oyununda, diz üstü ya da daha yüksekte toplar.

P ekonomi terimleri sözlüğü

Paketleme Listesi
Bu liste ürünün neyden yapıldığı, neler içerdiği, nasıl yükleme yapılacağı ve benzeri bilgileri içermektedir.

Panik
Halkın finans yapısına güvenini kaybettiği ekonomik ve mali kriz. Böyle bir durum, borsaların düşmesi, mevduat sahiplerinin bankalara hücum etmesi, şirketlerin iflas etmesi şeklinde karakterize edilir. Modern kapitalizmde ilk panikler, 1720«de Fransa ve İngiltere«de yaşanmıştır. ABD ilk paniği 1819 yılında görmüş, bundan sonra 1837, 1857, 1869, 1873, 1907, 1929 ve 1987 de panik yılları olmuştur.

Para
*Nakit, servet, alışverişte mübadele aracı. Malların ve hizmetlerin değerini ölçmekte kullanılan soyut hesap birimidir. Bir toplumun kıymet ölçüsü ve mübadele vasıtası olarak kullanmayı kabul ettiği nesnedir. Kıymet ölçüsü ve mübadele vasıtası olmasının yanı sıra kıymet taşıyıcısı ya da kıymet biriktirme aracıdır. Mal gibi üretilir, piyasaya arz edilir ve talep edilir. Ancak diğer mallardan farklı özelliği, bir mübadele aracı olmasıdır. Kolaylıkla el değiştirebilir. Ayrıca diğer malların tüketilerek son bulma özelliğine karşılık para ekonomide tekrar kullanılmak üzere kalır ve dolaşır. Aynı zamanda kıymet ölçüsüdür.
*Mal ve hizmetlerin değişim aracı. Ekonomide madeni, banknot para birimlerinin yanı sıra vadesiz mevduatlar ve kredi kartları da para unsurları içinde sayılır. Değişim aracı, değer ölçütü ve saklama işlevi vardır. Vadeli mevduat, devlet tahvili gibi değişim araçları da para benzeri olarak değerlendirilir.

Para aldanması
İşçilerin ücretlerinde yapılacak bir indirime karşı direnirlerken, parasal ücretleri aynı kaldığı halde fiyatlar genel düzeyindeki yükselme sonucu reel ücretlerdeki azalmaya daha duyarlı olmaları

Para arzı
*Merkez bankası tarafından ekonominin genel ihtiyaçlarına göre dolaşıma çıkarılan para
*Para stoku anlamında da kullanılır. Belirli bir anda ekonomide dolanımda bulunan ve para olarak kullanılan araçların toplamıdır.

Para ekonomisi
Değişim aracı olarak paranın kullanıldığı ekonomi, (1) ekonomik yaşama paranın egemen olması, (2) takas yoluyla değişimin yerini para ile değişimin aldığı ve böylece üretimin çok geniş ölçüde tüketim için değil pazar için yapıldığı ekonomi sistemi.

Para erozyonu
Enflasyonun etkisiyle paranın değerinde oluşan yıpranma

Para Kurulu (Currency Board)
Döviz kuru rejimlerinden biridir. Bu tür bir uygulamada, ulusal paranın değeri yabancı bir para birimine veya yabancı para birimlerinden oluşan bir sepete karşı sabitlenir. Para politikası uygulaması açısından bakıldığında parasal tabanın sadece yabancı para karşılığında yapılan işlemlerle değişmesine izin verir. Diğer bir deyişle, merkez bankasına önceden belirlenmiş sabit bir kurdan döviz satıldığı zaman para miktarı artar, merkez bankasından döviz alındığı zaman azalır.

Para piyasası
*Kısa vadeli kredi talepleriyle kısa vadeli kredi arzlarının karşılaşması
*Kısa vadeli fon (kredi) arz ve talebinin karşılaştığı, genellikle merkez bankaları tarafından yönlendirilen piyasalardır.
*Kısa vadeli (uluslararası piyasalar için 90 gün ve daha az), yüksek likiditeye sahip finansal enstrümanların işlem gördüğü piyasalardır

Para Politikası
*Bir ülke ekonomisindeki para arz hacmini değiştirmeye yönelik politikalar bütünüdür. Uygulama yöntemleri arasında Merkez Bankası’nın senetleri nakite çevirdiği açık piyasa müdahalesi, banka işlemleri ve kredi tavanının değiştirilmesi sayılabilir. Para politikaları depresyonda yetersiz kalır.
*Ekonomik büyüme, istihdam artışı ve fiyat istikrarı gibi hedeflere ulaşabilmek için paranın elde edilebilirliğini ve maliyetini etkilemeye yönelik olarak alınan kararları ifade eder. Uygulanmasından sorumlu kuruluşlar merkez bankalarıdır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununda, Bankanın temel amacının fiyat istikrarı olduğu ifade edilmiştir.

Para Politikası Kurulu – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (Monetary Policy Committee)
Fiyat istikrarını sağlamak amacıyla para politikası ilke ve stratejilerinin ve bu stratejiler çerçevesinde Hükümet ile birlikte enflasyon hedefinin belirlemesi, Türk Lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirlerin alınması ve yabancı paralar ile altın karşısındaki muadeletini tesbit etmeye yönelik kur rejiminin, yine Hükümet ile birlikte belirlenmesi ile görevli ve yetkili olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde oluşturulmuş bir kuruldur. Para Politikası Kurulu, Başkan (Guvernör)ın başkanlığı altında, Başkan (Guvernör) Yardımcıları, Banka Meclisince üyeleri arasından seçilecek bir üye ve Başkan (Guvernör)ın önerisi üzerine müşterek kararla atanacak bir üyeden oluşur. Hazine Müsteşarı veya belirleyeceği Müsteşar Yardımcısı toplantılara oy hakkı olmaksızın katılabilir.

Para talebi
Bir ülkede belirli bir dönemde kişilerin ekonomik varlıklarını para olarak ellerinde bulundurma istekleri

Paranın Dolaşım Hızı (Velocity)
Bir birim paranın kaç birim mal veya hizmetin el değiştirmesine imkan sağladığını gösterir. GSMH / Para Stoğu ile ifade edilir.

Parasal Aktarım Mekanizması (Monetary Transmission Mechanism)
Para politikası kararlarının üretim, tüketim, istihdam gibi reel ekonomik aktiviteleri ekonominin kendi dinamikleri aracılığı ile etkilemesini sağlayan mekanizmadır. Örneğin, Merkez Bankasının kısa vadeli faizleri değiştirerek, enflasyon beklentileri, piyasa faiz oranları, vade yapısı, para – kredi büyüklükleri ile aktif fiyatlarını etkilemesi ve belli bir süre sonra bu değişmelerin reel büyüklükler üzerinde etkili olması bu mekanizmanın çalışma biçimini oluşturur. Ancak, böyle bir mekanizmanın net olarak tespit edilmesi, davranışsal bir takım tanımlamalar da gerektirdiğinden, oldukça zordur.

Parafiskal gelirler
Devletin kendilerine verdiği yetkiye dayanarak ticaret odası, tabipler odası gibi kamu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşları tarafından tahsil edilen ancak devlet bütçesine dahil edilmeyen kamu geliri türü. Parafiskal gelirlerin vergiye benzeyen yönü, bunların vergi gibi cebri bir yükümlülük olmasıdır.

Pareto optimumu
Toplumsal refah kriteri. Toplumdaki bireylerden en az birinin refahını azaltmadan diğer birinin refahını artırma imkanı yoksa o toplumun refahı optimumdur. Pareto optimumunun gerçekleşmesi için hem üretimde hem de tüketimde etkinlik sağlanmalıdır. Kanun, İsviçre-İtalyan soyundan gelmiş bir iktisatçı ve sosyal bilimci olan Vilfredo Pareto’nun (1848-1923) adıyla anılır. Pareto’ya göre toplumun belli başlı sınıfları arasındaki gelir dağılımını saptayan iki unsur vardır. Biri toplumun kültürü, diğeri ekonomideki verimlilik düzeyidir. Ekonomi ne kadar verimli olursa gelirdeki eşitlik de o kadar iyi olur. Verim ne kadar azalırsa gelir eşitliği de o kadar düşer. Vergiler bunu değiştiremez. Mali devleti savunanlar, büyük ölçüde vergilerin gelir dağılımını etkin ve kalıcı biçimde değiştirebileceği iddiasına dayanmaktadırlar.

Parite
(1) karşılıklı ilişkilerde iki tarafın birbirine eşit olması, herhangi bir uyuşmazlığın bir sorunun çözümünde tarafların eşit temsili ilkesi, (2) aynı değerde olmayan çeşitli ülke paralarının kambiyo değerleri bakımından ve karşılıkları olan altına oranları açısından eşit olmaları, farklı ülke paralarının muadil kıymetleri, iki ülkenin ulusal para birimleri arasındaki dönüşüm haddi, (3) fiyat eşitliği

Parkinson Kanunu
Kamu yönetiminde bürokrasinin artması sonucu iş veriminin düşmesi, devletin ve özel kesimin ücretle çalıştırdığı personeline, genel fiyat düzeyindeki yükselmelere oranla daha az ücret ödemesi durumu. Özellikle kronik enflasyon dönemlerinde devlet gelirleri veya şirket kazançları arttığında elemana aynı oranda bir zam yapılmamaktadır. Başka bir tanımla ücretler enflasyon oranının altında kalmaktadır.

Parti Kiralama
Özel bir formda hazırlanmış yazılı kontrattır. Nakliye aracının sahibi ile bu aracın tamamını veya bir bölümünü kiralayan kişi arasında imzalanır. Kontrat genellikle nakliye ücretlerini ve bu nakliye işleminde kullanılacak olan limanları içerir.

Pasif
*Bir bilançonun aktifi işletmenin varlıklarını gösterirken, pasifi bu varlıkların hangi kaynaklardan sağlandığını sergiler. Pasif, işletmenin aynı zamanda hukuki ve mali yapısını yansıtır. Varlıkların ne kadarının öz sermaye ile karşılandığı ve işletmenin ne kadar yabancı kaynak kullandığı pasif tarafta görülür. Sermaye, yedek akçeler, karşılıklar ve yıl karı pasif tarafın öz sermayeyi oluşturan kalemleri iken, işletmeye herhangi bir şekilde verilen avanslar, açılan krediler, ödenecek olan vergiler, emanet olarak yatırılan paralar yabancı kaynağı oluşturan kalemler olmaktadır.
*Bilançoda gösterilen borç ve yükümlülükler toplamıdır. Aktiflerin hangi kaynaklarla temin edildiğini gösterir.üç ana kalemden oluşur; Kısa Vadeli Borçlar, Uzun Vadeli Borçlar ve öz sermaye. Borçlar, genelde finansal ve ticari olarak ikiye ayrılır. öz sermaye altında şirketin sermayesi, yedekler, yeniden değerleme artış fonu ve net kar gösterilir.

Pasifik Çanağı İlkeleri
Çok kısa sürede büyük bir gelişme gösteren Pasifik ülkelerine verilen genel ad. Bunlar; Çin, Kore, Hong Kong, Japonya, Tayvan, Filipinler, Vietnam, Laos, Tayland, Kamboçya, Singapur, Endonezya, Malezya, Myanmar (Burma)’dır. Ekonomik ve endüstriyel zenginlikleri, planlama ve teşebbüs karışımı üzerine kuruludur. Bu modele Konfüçyus Kapitalizmi adı da verilmektedir.

Paternalizm
Patronun işçisine babalık ettiği görüşü

PAYE (Pay As You Earn)
Kazandıkça öde, vergide “kazanırken öde” yöntemi; personel ücretlerinin ödenmesi sırasında gelir vergisinin kesilmesi

Pazarlama
Bir satıcının karlı alışverişlerinin gerçekleştirilmesi amacına yönelik bilgi birikimi ve uyguladığı etkin işlemler. Satış, dağıtım, reklam, pazar araştırması, ürün planlaması gibi. Modern anlamda pazarlamacılık ilkeleri İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra şekillenmiştir.

Per diem
Gündelik, yevmiye, günlük, yolluk ya da ücretin günlük esasa göre belirlenmesi

Permi
İthal ve ihraç edilecek mallarla, yurt dışına çıkartılacak döviz ve değerler için kamu otoriteleri tarafından verilen izin.

Perestroika
Sovyet lideri Gorbaçov’un ekonomide gerçekleştirmeye çalıştığı yeniden yapılanma hareketi

Perspektif planı
15 yıl veya daha fazla süreler için hazırlanan uzun vadeli planlar. Ekonomik yapının alacağı şekli ve uzun dönemli ekonomik ve sosyal hedefleri belirler.

Peşin Dokümanları
Yükleme belgelerinin güvenliği üzerine yapılan borçlanma

Peşin İskonto
Spot işlemlerin farklı bir uygulamasıdır. Bu işlemlerde alınan ödeme vasıtalarının ya da müşterinin yapacağı ödemelerin ağırlıklı ortalama vadesi hesaplanır ve bu ortalama vadeye uygulanacak sabit factoring ücreti ve komisyon tutarı çıktiktan sonra bakiye

Peter Prensibi
Her kişinin kendi yetersizlik seviyesine ulaşacağı prensibi. 1969’da Lawrence Peter tarafından yazılan bir kitapta ortaya atılan bu prensibe göre kişiler bulundukları pozisyondaki işlerini çok iyi yaptıkları için bir üst pozisyona yükseltilebilir. Bu pozisyon da genelde becerileri zorlayacak yeni bir iştir. Ancak herkesin bir yeterlilik sınırı vardır ve kişi eğer yaptığı işte başarılı olamıyorsa artık terfi etmeyecek demektir. Prensibin bir başka bakış açısı da, insanlar sürekli terfi ettirildiği için belli bir anda bir çok makamın yetersiz kişiler tarafından doldurulacağı inancıdır.

Petro-dollar
Petrol satışlarından elde edilen muazzam kazançlar, petrol ihracatçısı Orta Doğu ülkelerinin Avrupa ve Amerikan bankalarına yatırdıkları fonlar

Phillips Eğrisi
Enflasyon hızı ile işsizlik oranı arasında var olduğu ileri sürülen ters yönlü ilişki. 1960«lı yıllarda İngiliz iktisatçı A.W. Phillips tarafından ortaya atılmıştır. İcret-fiyat sarmalının yüksek istihdam düzeylerinde daha hızlı yükseldiği biçiminde yorumlanmıştır. Ancak özellikle az gelişmiş ülkelerde 1970«li yıllarda yaygın olarak görülen yüksek enflasyon ve yüksek işsizliğin bir arada bulunması olgusunu açıklamakta yetersiz kaldığından inandırıcılığını kaybetmiştir.

Pigou Etkisi
Fiyatlarda meydana gelen düşme sonucu reel servette ortaya çıkan artışın tüketim harcamaları üzerindeki etkisi. Parasal ücretlerin esnek olması halinde tam istihdama ulaşılabileceğini ileri sürer. Buna göre ekonomide parasal ücretlerin azalmasıyla fiyatlar genel seviyesinin de düşmesi halinde daha önce biriktirilmiş tasarrufların reel değerleri artacak ve fertler bu nedenle daha az tasarruf ederek fiyatları düşen tüketim mallarına olan taleplerini artıracaklardır. Fiyatların düşüp servetlerin artmasıyla ortaya çıkan bu tasarruf azaltıcı veya toplam harcamaları artırıcı etkiye “reel balans etkisi” ya da “Pigou etkisi” denir.

Pilot bölge
Uygulamaya konması düşünülen bir politikayı ya da yöntemi özel ve sınırlı bir deneye tabi tutmak amacıyla seçilen bölge. Bu bölgede yapılacak çalışmalar, daha sonraki geniş kapsamlı uygulamada ortaya çıkabilecek sorun ve aksaklıkların önceden belirlenebilmesini amaçlar.

Pirinç levha işlemleri
Kıyı (offshore) bankaların fonksiyonel bankacılıkla uğraşmamaları nedeniyle meşgul oldukları işe verilen ad

Piyasa ekonomisi
Birbirinden bağımsız hareket eden, çok sayıda tüketici ve üreticiden meydana gelen, fiyat mekanizmasına dayalı mübadele ekonomisi. Hangi mal ve hizmetin üretileceğine tüketici karar verir. Tüketici tercihlerinin açıklanmasında piyasa göstergesi fiyatlardır.

Piyasa Yapıcılığı Sistemi (Primary Dealer)
*Birincil piyasa işlemlerinde etkinliği artırmak, ikincil piyasaların işleyişini kolaylaştırmak amacı ile, hazine veya merkez bankalarının, borçlanma senedi ihracı (ihale), döviz müdahalesi türü işlemlerinde sadece belli kriterlere göre seçtiği banka ve diğer bazı kuruluşları taraf kabul ettiği bir sistemdir. Piyasa yapıcısı adı altında seçilen kuruluşlar, ikincil piyasalarda aralıksız işlem yapmak, kotasyon vermek, bir ihracın belli bir miktarını satın almak gibi yükümlülüklere sahiptir
*Piyasanın dürüst, düzenli ve etkin çalışmasını sağlamak ve görevli olduğu sermaye piyasası araçlarında likit ve sürekli bir piyasanın oluşmasını sağlamak için kendi nam ve hesabınaçift taraflı kotasyon vermekle yükümlü olan aracı kuruluştur.

Piyasaya Göre Ayarlama
Vadeli işlem sözleşmesinde pozisyon alındığı tarihten itibaren cari uzlaşma fiyatı ile bir önceki gün piyasada oluşan uzlaşma fiyatı arasındaki farkın, açık pozisyon sahiplerinin hesaplarına yansıtılmasıdır.

Planlı ekonomi
Kaynakların kullanımının devlet tarafından belirlendiği ve kontrol edildiği ekonomi. üretim, yatırım ve dağılım kararlarının tamamı veya büyük kısmı, merkezi yönetim tarafından alınmaktadır. Bu terim, İkinci Dünya Savaşı öncesinde sadece Sovyetler Birliği için kullanılırken daha sonra diğer sosyalist ülkeler ve az gelişmiş ülkeler için de geçerli bir hale gelmiştir. Az gelişmiş ülkeler, ellerindeki kıt kaynakları en verimli şekilde kullanmak, daha yüksek bir gelişmişlik düzeyine ulaşmak, gelişmiş ülkelerle arasındaki açığı hızla kapatmak için planlı ekonomiye ihtiyaç duymaktadır

Plasman
Paranın gelir getirici bir alacağa, menkul ya da gayrimenkul değerlere ayrılması. Yatırım, sermaye stokuna yapılan ilave iken plasman bu stokun el değiştirmesidir. Yeni fabrika tesis etmek yatırımdır, tesis edilmiş bir fabrikayı satın almak ise plasmandır.

Plütokrasi
Zenginler hakimiyeti, servet sahipleri sınıfı, plütokrasi, bir ülkede egemenliğin zenginlere ait olduğu siyasal yapı, zengin sınıfların en zenginlerinden oluşan yönetici kesim

Poliarşi
Modern sanayileşmiş toplumlarda tam bir elit yönetiminin değil, birden fazla elit grubunun aynı anda toplumsal ve siyasal süreçleri etkilemesiyle ortaya çıkan bir elit çoğulculuğunu ifade eden yönetim tarzı. Seçilen yönetici elitler, toplumdaki bütün önemli karar merkezlerine anahtar niteliğindeki işlere nüfuz edememekte, bu alanlar alternatif elitler tarafından doldurulmakta, bu yüzden de herşeyi denetiminde tutan tek bir elitin yönetimi mümkün olmamaktadır.

Poliçe
“Senet metninde poliçe kelimesi veya yabancı dilde karşılığı olan kelimeyi, belirli bir bedelin ödenmesi hususunda kayıtsız şartsız olarak havaleyi, ödeyecek olan muhatabın ad ve soyadını, keşide tarihi ve yerini, keşidecinin imzasını taşıyan senet. ”

Politik ekonomi
Bir taraftan ekonomi diğer taraftan da siyaset ilminin kurallarını inceleyen ve bu kuralları devletin ekonomik rolünü belirlemek için bir araya getiren ekonomi modeli. Oluşan ortak alan, gelişmiş ülkelerde küçük olduğu halde sanayileşmesini tamamlayamamış gelişmekte olan ülkelerde daha büyüktür. Çünkü gelişmiş ekonomilerde sorunların çoğu, mevcut kurumsal ve yasal çerçeve içinde ekonomik kurallara uygun olarak çözümlenir. Ekonominin düzenli işleyebilmesi için ekonomik yapıda kurumsal ve yasal köklü değişikliklerin hepsinin aynı anda gerçekleşmesi gerekir

Politik Risk
İhracat finansında temel sorun iki para birimi arasında alacağınız ücretin azalmasıdır. Bazı önemli durumlarda savaş, istila, darbe gibi durumlarda bu tarz politik riskler daha da büyümektedir

Portföy
(1) evrak cüzdanı veya çantası, (2) bankanın elinde bulundurduğu senetlerin tümü (3) Bir yatırımcının sahip olduğu menkul kıymetlerin tümüne verilen addır.
(4)Sahip olunan varlıkların aynı veya farklı özelliğe sahip birden fazla kıymete yatırılması sonucu oluşan toplam değerdir.

PORTFÖY YÖNETİCİLİĞİ
*Sermaye piyasası araçlarından oluşan portföylerin ne zaman ne kadar alınıp satılacağını belirlemeye yönelik çalışmalar ve yapılan işlemlerdir.
*Kıymetli madenlere dayalı olanlar dahil olmak üzere sermaye piyasası araçlarından oluşturulan portföylerin müşteriler hesabına vekil sıfatıyla yönetilmesidir

Portföy Teorileri
Çeşitli risk ve getiri yaklaşımları altında portföy oluşumlarını inceler. Portföy oluşumu ve yönetime ilişkin, risk-getiri yaklaşımı altında portföyde yer alacak kıymetlerin seçim sürecinin nasıl ve hangi kriterlere göre yapılacağına ilişkin ilk teorik çalışma 1952 yılında “portfolio selection” adı altında Harry Markowitz tarafından yapılmıştır (Bu ve sonraki çalışmaları ile 1990 yılında Nobel Ekonomi ödülünü bu konunun diğer teorisyenleri ile paylaşmıştır). Teorik yapı, Markowitz Modeli, 1963 yılında William Sharpe’ın (1990 nobel ödüllü diğer teorisyen) “Single Index Model” adı altında geliştirdiği model ile basitleştirilmiş, bir anlamda hesaplama güçlüklerinden arındırılarak daha uygulamaya yönelik bir hale getirilmiştir. Teorik yapının gelişme süreci, 1964 yılında Sharp, 1965 yılında Linther, 1966 yılında Mossin’ in ayrı ayrı geliştirdikleri “Capital Assets Pricing” model adlı çalışmalar ile devam etmiştir. 1967 yılında Steve Ross bu teori ile bağlantılı olarak “Arbitrage Price Theory” adı altında yeni bir yaklaşım oluşturmuştur. Bu tür teorik çalışmalar, optimal portföy yönetimi altında yoğun bir biçimde kullanılmaktadır.

Proforma Fatura
*Tedarikçinin malın nasıl gideceğini, alıcıya mal hakkında tür ve miktar hakkında bilgileri verdiği ve değerinin ne kadar olduğunu gösterdiği belge.
*”Alıcıya satılacak malın cinsi, kalitesi, tahmini fiyatı ve bedeli, satış koşulları hakkında bir bilgi vermek üzere düzenlenen ve daha çok bir teklif niteliği taşıyan fatura çeşidir. ”

Pozitif ekonomi
Ekonominin ne olması gerektiği ile değil ne olduğu ile ilgilenir. Ekonomik olayları ve alınan kararları objektif olarak inceleyerek bunları bilimsel kurallara dayandırmaya çalışır. Bu açıdan normatif ekonominin tam karşıtı olarak değerlendirilebilir.

Pozisyon Fazlası (Long Position)
Döviz, menkul kıymet veya herhangi bir finansal enstrumanda sahip olunan net fazla pozisyonu ifade eder. Örneğin, 10 milyon ABD doları nakit pozisyon fazlasına sahip olmak, bir portföyde net olarak (nakit ABD doları borçları düşüldükten sonra) 10 milyon ABD doları nakde sahip olmak anlamındadır. Diğer bir deyişle bir kıymetteki fazla sahipliği ifade eder.

Prefinansman
Bir firmanın belirli bir sürede yerine getirmek üzere anlaşma yaptığı bir siparişte süre dolmadan önce sipariş bedelini kısmen veya tamamen alması

Prim
(1) taksitle ödenen sigorta primi, (2) bir şeye gerçek değerinden fazla verilen fiyat, ikramiye (3) hisse senetleri veya paranın mübadele farkı, acyo, (4) ücretsiz ya da indirimli verilerek başka malların satışının sağlamasına çalışılan şey, (5) zamana göre belirlenmiş olan asıl ücretin yanısıra işin kapsamı ve niteliği dikkate alınarak yapılan ek ödeme. Çalışan kişiyi teşvik edici bir ödüllendirme aracıdır. İşverenin değerlendirmesine bağlı olarak verilebileceği gibi toplu sözleşme hükmü gereği olarak da verilebilir.

Prodüktivite
Verimlilik, üretkenlik; bir ya da birden çok üretim faktörünün kullanılmasıyla herhangi bir çalışmadan veya mamulden elde edilen verim; üretim faaliyetinden elde edilenle, bu faaliyete konulanın fiziki miktarlarının birbirine oranı; randıman, prodüktivite, belirli bir kaliteyi korumak şartıyla birim ürünü en az maliyetle üretmek, bir elemanın saat başına tamamladığı faydalı işin ölçüsü

Proforma
Satıştan önce müşteriye malın cinsini fiyatını niteliklerini bildirmek için verilen ön fatura, proforma fatura, teklif mektubu niteliğindeki ticari belge

Proje kredisi
Önceden saptanmış belirli bir projenin finansmanı için verilen dış kredi

Proletarya
Ücretle çalışan sınıftan, emekçi

Proletarya diktatörlüğü
Marksist kuramda işçi sınıfının, toplumsal sosyalist dönüşümü gerçekleştirmek amacıyla kurması öngörülen geçici politik iktidar. Amaç, sınıfsız komünist bir toplum oluşturmaktır. 1960’ların sonlarına kadar tüm dünya komünist partilerinin tartışmasız kabul ettiği bu kavram daha sonra etkisini kaybetmiştir.

Promosyon
Satışı artırmak için yapılan yenilikler veya sunulan avantajlar

Protesto
Bir vergiyi istemeyerek ödediğine dair mükellefin itirazı

Provizyon
(1) Çekin karşılığının bulunup bulunmadığının sorulması; çekin üzerindeki yazılı değerin ödenebilmesi için karşılığının olup olmadığının ilgili bankaya sorularak kontrol edilmesi; akreditif karşılığı yapılan ithalatta, akreditif tutarı dövizin muhabir banka nezdinde hazır olduğunun ve mal belgeleri teslimi karşılığında satıcıya ödeme yapılması için yetki verildiğinin amir bankaya bildirilmesi, (2) İşletme zararlarının karşılanabilmesi için ayrılan para. Bir işletmenin yedekleri dönem karından ayrıldığı halde karşılık ayırmak için işletmenin kar etmesi gerekmemektedir. Varlıkların değerindeki azalmalara karşı alınan önlemler olarak ve işletme için bir yükümlülük doğurabilecek olaylar için karşılık ayrılır.

Put Option
Satma hakkını ifade eder. Elinde opsiyon kontratını bulunduran tarafa, opsiyona konu olan kıymeti yine opsiyonda belirtilen şartlarda satma hakkını verir ancak bir yükümlülük getirmez. Piyasa koşullarına bağlı olarak opsiyonu elinde bulunduran taraf opsiyonu kullanmayabilir. Opsiyonun kullanılması “exercise” edilmesi olarak ifade edilir. Opsiyonu satan taraf ise, alan tarafın opsiyonu kullanmak istemesi durumunda kontrat şatlarını yerine getirmekle yükümlüdür.