Etiket arşivi: muhtar

M – hukuk terimleri sözlüğü

M harfi ile başlayan hukuk terimleri sözlüğü :
  Maada :   …başka

  Madde-i sabıka :   Yukardaki hükümler; geçen hükümler; daha önce anılan maddeler

  Maddi edim :   Borçlunun malvarlığı ile ifa edeceği edim türü

  Maddi mal :   Taşınır ve taşınmaz mallar gibi fiziksel varlığı olan, gözle görülüp elle tutulabilen mal.

  Madrûb :   Dövülmüş; darbolunmuş; vurulmuş

  Ma’dûd :   Sayılı;

  Mafevk :   Üst

  Mağsûb :   Gasbedilmiş; zorla alınmış mahal yer

  Mahalli idareler :   Köy, kasaba ve şehir adı verilen belli yerleşim alanlarındaki mahalli ihtiyaçları gidermek üzere çeşitli kamu hizmetlerini yürütmekte olan kuruluşlardır

  Mahcur :   Vesayet altına alınmış kişi; kısıtlı

  Mahcuz :   Haczedilen; hacizli; üzerine haciz konulmuş

  Mahdut :   Sınırlanmış; tahdit edilmiş

  Mahfuz :   Saklı; gizli

  Mahiyet :   Nitelik; bir şeyin aslı, esası, içyüzü

  Mahkumunbih :   Hüküm konusu

  Mahlûl :   Hallolunmuş; çözülmüş; mirasçısı bulunmayan ve hükümete kalan

  Mahrum :   Yoksun; dilediğini, istediğini elde edemeyen

  Mahsulât :   Mahsuller; ürünler

  Mahsup :   Hesap edilmiş; hesaba dahil edilmiş

  Mahsus :   Özgü; özel; müstakil; özel olarak

  Makable şâmil :   Geçmişe dokunan; geçmişe etkili olan; geçmişteki olayları da etkileyen

  Makable teşmil :   Bir hükmün etkisinin geriye yürütülmesi

  Makrûn :   Yakınlaştırılmış; yaklaştırılmış; yakın; ulaşmış

  Maksûr :   Kasrolunmuş; kısıtlanmış; kısıtlı

  Maktu :   Götürü; belirli; miktarda; değeri biçilmiş; pazarlıksız

  Makule :   Çeşit; tür; soy

  Mal birliği :   Eşlerin, (evlilik sözleşmesinde birliğe dahil olmayacaklarını belirttiği mallar istisna olmak üzere) evlenme zamanında her birinin malik olduğu ve evliliğin devamı süresince mülk edindiği bütün malların dahil olduğu birlik üzerinde kocanın (karının şahsi malları hariç olmak üzere) mülkiyet hakkına sahip olduğu mal rejimi.

  Mal Ortaklığı :   Eşlerin, ortaklığa girecek mal ve gelirleri sınırlandırmamış olduğu ve bunlar üzerindeki mülkiyet hakkını ortaklaşa kullanarak hiçbir payında bağımsızca tasarruf edemediği mal rejimi.

  Malik :   Mülkiyet hakkı sahibi; bir şeye sahip olan kişi.

  Mamelek :   Malvarlığı

  Mansub :   Atanmış; nasbolunmuş

  Marifetiyle :   Yoluyla;aracılığıyla

  Maruz :   Arzolunmuş; bir şeyin karşısında etki altında bulunan

  Masarif :   Masraflar; giderler

  Masarifi muhakeme :   Muhakeme masrafları

  Maslahat :   Emir; buyruk; madde; husus; dirlik düzenlik; iş

  Masrûf :   Sarfedilmiş; harcanmış

  Matbu :   Basılı; basılmış

  Matlab :   Talep olunan; istenen şey

  Matlubat :   Alacaklar; istenen şey

  Matrah :   Bir verginin miktarını belirtmek için esas alınan değer.

  Matuf :   Yöneltilmiş; yönelik

  Mazarrat :   Zarar; zararlar; zarar verici; zarar verme

  Mazbata :   Tutanak

  Mazbut vakıf :   Yönetimi devlet tarafından ele alınmış vakıf

  Mazhar :   Erişen; bir şeyden yararlanma; ulaşma

  Mazireti sahiha :   Gerçek engel

  Mazmûn :   Ödenmesi gereken şey

  Maznun :   Zanlı; sanık

  Meail :   Sorunlar

  Mebaliğ :   Meblağlar; tutarlar; ganimetler; paralar

  Mebânî :   Binalar; yapılar

  Mebde :   Evvel;başlangıç; prensip; ilk unsur

  Mebi :   Satılan şey

  Meblâğ :   Para tutarı; akçe

  Mebnî :   Buna dayanan; ….den dolayı; ……den ötürü; bu sebeple; bu yüzden; üzerinde kurulu

  Mecâri :   Su yolları; akıntı yerleri; su yatakları; mecralar

  Meccanî :   Parasız; bedava

  Mecmuu :   Tümü; tamamı; hepsi

  Mecra :   Bir işin gidiş, oluş yolu; akarsu yatağı; su yolu

  mecruhiyet :   yaralama

  Me’cur :   Kiraya verilen şey; kiralanan

  meczum :   anlaşılan

  Meçhul :   Bilinmeyen; tanınmayan

  Meçzum :   Anlaşılan

  Medar :   Dayanak; yardım; elverişli

  Medarı tatbik :   Uygulanabilir

  Medlûl :   Delillendirilmiş; delil getirilmiş şey; bir kelimeden veya işaretten anlaşılan

  Mefhumu muhalif :   Karşıt kavram

  Mefruğunbih :   Devir konusu şey

  Mefruğunleh :   Kendisine bir şey ya da hak devrolunan kimse

  Mefruşat :   Döşeme; ev eşyası.

  Mefsuh :   Feshedilmiş

  Mehil :   Süre; önel

  Melhuz :   Muhtemel; gerekebilecek; umulur; beklenir

  Memalik :   Ülke

  Memnu :   Menedilmiş; yasaklanmış; yasak

  Memur :   Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanmış olan kişilerdir.

  Men :   Yasak etme; bırakmama; durdurma; esirgeme; vermeme; önleme

  Men etmek :   Engellemek; yasaklamak

  Menâfi :   Menfaatler; yararlar; çıkarlar

  Menafil :   Yararlar

  Menba’ :   Kaynaklar; çıkış yeri

  Menfaati amme :   Kamu yararı

  Menfi edim :   Borçlunun bir şeyi yapmamak şeklinde icra edeceği edim türü.

  Men’i muaraza davası :   Bir mal üzerinde;başka bir kimse tarafından ileri sürülen hak veya yapıların el atmanın önlenmesi isteğiyle açılan dava

  Menkul :   Taşınır; taşınır mal

  Menkuz :   Bozulan

  Menşe :   Kaynak; kök; başlangıç

  Mera :   Bir veya birkaç köy veya beldeye ayrı ayrı veya ortak olarak,hayvanları otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi

  Merbut :   Bağlı

  Merhun :   Rehnedilen mal

  Mer’i :   Yürürlükte; geçerli

  Meriyet :   Yürürlük

  Mersule :   Gönderilen

  Mesağ :   Izin; ruhsat; cevaz

  Mesaha :   Ölçme; ölçümleme

  Mesail :   Meseleler

  Mesâkin :   Meskenler; oturulacak yerler

  Meskûn :   Içinde insan oturan; oturulan; yerleşilmiş

  Mesmu :   Dinlenen; dinlenebilir; karar için incelenebilir

  Mesned :   Isnad edilen şey; dayanılan şey; dayanak; rütbe

  Mesul :   Sorumlu

  Meşfu :   Şuf’a (önalım) hakkının ilişkin olduğu mal

  Meşhudat :   Şahitlik

  Meşrut :   Şart koşulmuş; şartlı; şarta bağlı

  Meşruta tevliyet davası :   Vakfeden kişinin mütevelliği kime şart kıldığı yolundaki uyuşmazlıkla ilgili dava

  Mevaşi :   Koyun,keçi,öküz,inek gibi hayvanlar; geviş getiren hayvanlar; hayvan

  Mevdaddı mahsusa :   Özel hükümler

  Mevhûm :   Varsayılan; var olarak kabul edilen; kuruntuya dayanan

  Mevkuf :   Vakfedilen şey

  Mevrid :   Varacak yer

  Mevsukiyet :   Sağlamlık

  Mezkûr :   Zikredilen; sözü edilen; anılan

  Mezrûât :   Ekilip biçilmiş tohumlar; ekinler

  Mezun :   Izinli; yetkili; bir okulu (kursu) bitiren kişi

  Mezuniyet :   Izin; yetki; bir okulu (kursu) bitirip diploma alma

  Mikâp :   Bir şeyin küp olarak değeri (örneğin; metremikâp

  Milk :   Kudret; tasarruf; mülk

  Minval :   Şekil

  Miras Şirketi :   Mirasın açılmasından, bölüştürülmesine kadar, mirasa dahil olan mal, hak ve borçların oluşturduğu topluluk.

  Misillû :   Benzer; örnek gibi

  Muaccel :   Ivedi; peşin; vadesi (eceli) gelmiş; ödenmesi gereken hale gelmiş.

  Muacceliyet :   Borcun vadesinin gelmiş olması

  Muaddel :   Değişik

  Muaddün-li-l-istiglâl :   Kiraya verilmek üzere yapılmış şey; kiralık eşya

  Muadil :   Denk; eşit

  Muafiyet :   Affedilmiş olma; bağışıklık; yükümlülük dışında tutulmuş

  Muâhede :   Antlaşma; karşılıklı ant içme

  Muahhar :   Sonraya bırakılmış; tehir edilmiş; sonraki

  Muallak :   Havada boşta duran; sürüncemede kalmış

  Muamelat :   Muameleler; işlemler

  Muaraza :   Çekişme; sataşma; birbirine karşı gelme; bir hak talebi; kavga

  Muavin :   Yardımcı

  Muayyen :   Belirli; belli; saptanmış

  Muayyen mâ-adâ :   Başka; dışında

  Mubayaa :   Satın alma

  Mucibince :   Gereğince; uyarınca

  Mucip :   Gerektiren; gerektirici; icapcı; öneri sahibi

  Mucip sebepler :   Gerektirici sebepler; gerekçe

  Mugayir :   Aykırı; zıt; ters

  Muhakeme :   Yargılama

  Muhammen :   Tahmin edilen

  Muharrer :   Yazılı; yazılmış

  Muhassas :   Tahsis olunmuş; tayin edilmiş; özgü

  Muhatara :   Riziko; zarara uğrama tehlikesi; tehlike; zarar ve ziyan

  Muhayyerlik :   Bir sözleşme ile,belirlenen edimin yerine bir başkasını geçirmek yetkisi; seçimlik hak

  Muhdesat :   Sonradan yapılmış; sonradan meydana gelmiş şeyler; yeni şeyler

  Muhik :   Haklı; geçerli; uygun; gerekli

  Muhkem kaziye :   Kesin hüküm

  Muhtar :   Özerk; bağımsız; köyde devlet işlerini gören köyün başı

  Muhtelif :   Çeşitli; değişik; farklı

  muhtevî :   içeren, barındıran

  Mukabeleihilmisil :   Karşılıklılık esası

  Mukabil :   Karşılık; karşı

  Mukaddem :   Önce; önce gelen; daha öncede bulunan

  Mukadderat :   Kader; yazgı; ölçülebilen,sayılabilen şeyler

  Mukarrer :   Kararlaştırılmış

  Mukarrerat :   Kararlar; kararlaştırılan şeyler

  Mukataa :   Arazinin belli bir ücret karşılığında kiraya verilmesi; bağ,bahçe,arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi

  Mukavele :   Sözleşme; akit; bağıt

  Mukayyet :   Kayıtlı; sınırlı; kaydolunmuş; deftere geçirilmiş

  Mukriz :   Ikraz eden; borç veren; ödünç veren

  Muktazi :   Gerekli

  Munkati :   Kesilmiş; ara verilmiş

  Munkazi :   Bitmek

  Munsifane :   Insaflı ölçüde

  Muntafî :   Sönme; ortadan kalkma

  Muntazır :   Bekleyen; gözetleyen

  Murabaha :   Kanunun belirlediğinden fazla faiz alınması; tefecilik

  Murakabe :   Denetleme; kontrol; gözetme

  Muris :   Kazandıran; veren; miras bırakan, ölümüyle, hakkında miras hukuku hükümlerinin uygulandığı kişi; miras bırakan.

  Murtabit :   Bağlantılı

  Musaddak :   Tasdikli; onaylı

  Musakka :   sulu tarla;suyu bulunan taşınmaz

  Musakkaf :   Üstü tavanla örtülmüş; tavanı,damı olan;

  Musakkafat :   Gelir getiren kapalı (damlı) binalar

  Mutad :   Alışılmış; âdet olunmuş; normal

  Mutalebe :   Talepte bulunma; istemde bulunma

  Mutasarrıf :   Tasarruf eden; sancakların en büyük mülki amiri

  Mutavassıt :   Aracı; aracılık eden; vasıta olan

  Mutazammın :   Içine alan, üstüne alan; kefil olan; ödemeyi üstlenen

  Mutazarrır :   Zarar gören kimse

  Muteber :   Geçerli; itibarlı; hatırı sayılır; güvenilir; sağlam

  Muteberiyet :   Geçerlik; geçerlilik

  Mutlak muvazaa :   Tarafların gerçekte herhangi bir muamele yapmayı düşünmedikleri halde, sadece üçüncü şahısları yanıltmak amacıyla, aralarında bir muamele yapılmış gibi göstermeleri

  Muttali :   Öğrenme; haberdar olma; bilgilenme

  muvacehe :   yüzleştirme

  Muvâcehe :   Yüzleştirme; yüz yüze gelme

  Muvafakat :   Uygun görme; onama; razı olma; rızası olma

  Muvafık :   Uygun; yerinde

  Muvakkat :   Geçici; süreksiz

  Muvâzaa :   Danışıklı işlem

  Muvâzene :   Denge

  Muzâf :   Izafe edilmiş; bağlı; bağlanmış; katılmış; yönelik

  Mübâdele :   Bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi; değiştirme; değiş-tokuş; değişim

  Mübayaa :   Satın alma

  Mübâyenet :   Birbirine zıt olan şeyler, kaideler, iddialar, hükümler arasındaki görünüş

  Mübâyin :   Zıt; aykırı; ters

  Mübeyyin :   Gösterir

  Mücâvir :   Komşu olan; yanında bulunan

  Mücbir :   Zorlayıcı; zorlayan

  Mücerred :   Soyut; genel

  Mücmel :   Kısa ve öz olarak anlatılmış; açıklanmadıkça ne anlama geldiği anlaşılamayan ibare

  Müctemian :   Topluca; toplu olarak

  Müdafi :   Savunucu; savunan

  Müdahalenin men’i :   Taşınır veya taşınmaz bir mala karşı yapılan maddi elatma veya sataşmanın, ayni hakka dayanılarak önlenmesi.

  Müddea :   Davacının dava ettiği şey; dava konusu

  Müddeaaleyh :   Davalı; hakkında dava açılan kişi

  Müddeabih :   Dava konusu

  Müddei :   Davacı; iddia eden kişi

  Müddei aleyh :   Davalı; hakkında dava açılan kişi

  Müddei umumi :   Savcı

  Müddeiumumiye :   cumhuriyet savcısı

  Müebbet :   Sonsuz; süresiz

  Müeccel :   Vadeli; vadeye bağlanmış; zamanı henüz gelmemiş

  Müeddî :   Tediye eden; eda eden; doğuran

  Müesses :   Kurulmuş; kurulu; tesis edilmiş

  Müessir :   Tesir eden; etkili; tesirli

  Müeyyid :   Teyid eden; doğrulayan; kuvvetlendiren

  Müeyyide :   Yaptırım; destek; hukuk kurallarının uygulanmasını sağlamak ve zorlamak için yasalara konulan hükümler; bir kuralın emir ve yasaklarına uyulmadığı zaman karşılaşılacak olan tepkidir.

  Müflis :   Iflas eden kişi; mahkemelerce iflasına karar verilen kimsedir

  Mühür :   Bazı kişi ve kurumların, yaptıkları işlemi veya koruma altına aldıkları eşyayı belgelendirmek için kullandıkları kazılı damga vb. araç.

  Mükellef :   Yükümlü; ödevli; görevli

  Mükellefiyet :   Yükümlülük; bir kimseye veya bir şeye yükletilen yüküm; görev

  Müktesip :   Iktisap eden; kazanan; edinen

  Mülâhaza :   Düşünce; görüş

  Mülâhazât :   Düşünceler

  Mülhak evkaf(vakıf) :   Vakıf yöneticileri(mütevelliler) tarafından yönetilen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından denetlenen vakıflar

  Mülki :   Ülke ile ilgili; ülke yönetimine ilişkin

  Mülkiyet hakkı :   Kişiye, kanunların öngördüğü sınırlar içinde, sahibi olduğu maldan ve malın hukuki ve doğal ürünlerinden yararlanma ve o mal üzerinde tasarruf etme yetkisi veren egemenlik hakkı.

  Mültezem :   Gerekli görülen; kayırılan

  Mülzem :   Bağlı

  Mümâselet :   Benzeme; benzeyiş; andırma

  Mümasil :   Örnek; misâl; benzeyen; andıran

  Mümellek-ün-leh :   Kendisine bir şey temlik olunan kimse

  Mümellik :   Temlik eden; mülk olarak veren kişi

  Mümessil :   Temsil eden; temsilci

  Mümeyyiz :   Sezgin; temyiz eden; iyiyi kötüden ayırma yeteneğine (temyiz gücüne) sahip kimse.

  Mümtâz :   Üstün; ayrıcalıklı; imtiyazlı

  Mümteni :   Çekinen; imtina eden; olamaz;

  Mün’akit olmak :   Bir sözleşmenin kurulması; akdin oluşması; üzerinde anlaşma yapılmak

  Münâzaa :   Uyuşmazlık; çekişme; anlaşmazlık

  Münaziünfih :   Niza konusu; uyuşmazlık konusu olan şey; dava konusu

  Münbais :   Doğan; ileri gelen

  Müncer :   Sonuçlanan; şu veya bu sonuca varan

  Mündemic :   Içinde bulunan; (içinde)yatan

  Münderecat :   Içerik; kapsam; içindekiler

  Münferiden :   Tek tek; ayrı ayrı; tek başına

  Münfesih :   Infisah etmiş; bozulmuş; dağılmış

  münhal :   boş, görevlisi bulunmayan

  Münhasır :   ..ye özgü; ..ye ayrılmış; ..ye mahsus; sınırlanmış; ayrılmış

  Münkasem :   Bölünmüş

  Münkati :   Kesilen; kesilmiş; kesik; aralıklı

  Münkir :   Inkar eden

  Münselip :   Kaybetme, keybeden

  Müntakil :   Intikal eden; geçen

  müntehap :   şeçilen,seçilmiş bulunan

  Müntehî :   Nihayet bulan; sona eren; son; en son; bir şeyi tamamlayan

  Mürâdif :   Eş anlam; aynı anlam

  Mürafaa :   Sözlü duruşma; genellikle Yargıtay’da veya İdare Mahkeme’lerinde yapılan duruşmaya verilen ad

  Müraselât :   Gönderilen şeyler; mektuplar; yazışmalar

  Mürettep :   Tertip edilmiş; düzenlenmiş

  Mürtebit :   Bağlantılı; ilişkili; ilgili

  Mürtefi :   Kaldırma kaldırılmış

  Mürtehin :   Rehin alacaklısı; ipotek hakkına sahip

  Mürur hakkı :   Geçit hakkı

  Müruru zaman :   Zaman aşımı; bir davanın açılması veya hükmün yerine getirilmesi için kanunen belirli zamanın geçmesi

  Müsaade :   Izin; yardım; uygun olma; serbestlik

  Müsadere :   Zoralım; bir kimsenin taşınır veya taşınmaz bir malının, kendi isteği olmaksızın devlet tarafından elinden alınması

  Müsamaha :   Hoş görme; göz yumma; tolerans tanıma

  Müsâvât :   Eşitlik

  Müsavi :   Eşit; eş düzeyde; aynı seviyede

  Müseccel :   Tescilli; yazılmış; kayıtlı; damgalanmış

  Müspet edim :   Borçlunun, belli bir şeyi yapmak ya da vermek şeklinde olumlu bir davranış biçimi ile yerine getireceği edim türü

  Müstacel :   Ivedi; tez; hemen yapılması gerekli

  Müstacelen :   Ivedi olarak; acele olarak

  Müstaceliyet :   Ivedilik; acil olma hali

  Müstagallât-ı mevkufe :   Hayır kurumlarına gerekli geliri sağlamak üzere vakfedilmiş mallar

  Müstehak :   Hak eden

  Müstehik :   Istihkak sahibi; hak kazanmış; haketmiş; layık

  Müstelzim :   Gerektirici; doğurucu; sonuç doğurucu

  müstemir :   sürekli, kesintisiz

  Müstemiren :   Sürekli,aralıksız

  Müsteniden :   Dayanarak; bir şeye dayanarak; delil göstererek

  Müstesna :   Ayrık; istisna olan; kural dışı

  Müşâ’ :   Ortaklar arasında beraberce kullanıldığı halde paylara ayrılmamış şey; ortak mal

  Müşâbehet :   Benzeyiş; benzeme

  Müşâbih :   Benzeyiş; benzeme

  Müşârün-ileyh :   Adı geçen; anılan; ilim ve resmi mevkii yüksek olan kimse

  Müşkilât :   Zorluk; güçlük

  Müştemilât :   Eklenti

  Müşterâ :   Iştira edilmiş; satın alınmış

  Müşterek mülkiyet :   Birden çok kişinin, kanun veya hukuki işlem nedeniyle, bir mala, fiilen bölüşmedikleri belirli paylar oranında malik olmaları.

  Mütâlaa :   Görüş; irdeleme; düşünce

  Müteaddit :   Birden fazla; çeşitli

  Müteahhidünbih :   Taahüt edilen,yapılması istenilen şey

  Müteahhit :   Taahhüt eden; yüklenici; belli bir inşaatı (eseri) yapmayı üstlenen

  Müteallik :   Ilişkin; bir şeye dair; ilgili

  Müteamel :   Alışılagelmiş

  Mütebaki :   Geriye kalan; artan

  Mütedâir :   Dair olan; ilişkin; değin

  Mütedavil :   Elden ele geçen; dönen; dolaşan; tedavül eden

  Müteferri :   Eklenti; eklenmiş; ekli; ilişkin; aynı kökten

  Müteferriât :   Teferruat; ayrıntı

  Müteferrik :   Dağınık; çeşitli; ayrı ayrı; türlü

  Mütegayyib :   Kaybolmuş; yitmiş

  Mütehammil :   Tahammüllü; dayanıklı

  Mütehassıl :   Doğan; hasıl olan; meydana gelen

  Mütehavvil :   Değişken; kararsız

  Mütekabiliyet :   Karşılıklılık

  Mütekabiliyet Esası :   Bir devletin, başka bir devletin vatandaşlarına uyguladığı hukuki veya fiili bir davranış biçimine karşılık, diğer devletin de aynı şekilde davranması.

  Mütemâyil :   Eğilimli; taraflı görünen

  Mütemerrid :   Temerrüde düşen (kimse); yapması gereken bir şeyi yapmamakta direnen

  Mütemmim cüz :   Tamamlayıcı parça; mahalli örf ve adete göre, bir nesnenin esaslı unsuru olan, o nesne yok edilmedikçe veya parçalanmadıkça yahut niteliği bozulmadıkça ondan ayrılması mümkün olmayan parçalar, o nesnenin tamamlayıcı parçasıdır.

  Mütenakıs :   Çelişik

  Mütenasip :   Uygun; denk

  Müterâfik :   Beraber bulunan; karışık; birlikte

  Müterettib :   Sıralanmış; ait olan; …..üstüne düşen; gereken; meydana gelen; dolayı; meydana gelen

  Mütesarlülfesat :   Çabuk bozulan

  Müteselsil :   Zincirleme; dayanışmalı; ardı ardına

  Müteselsil Sorumluluk :   Birden çok kimsenin, bir borcun veya zararın (tamamının) ödenmesinden, zincirleme olarak ve tek başına sorumlu olması.

  Mütevakkıf :   Bağlı

  Müteveffâ :   Vefat etmiş; miras bırakan

  Mütevelli :   Bir vakfın yönetiminin kendisine verildiği kişi; vakıf yönetim kurulu

  Mütevellit :   Doğan; ileri gelen

  Müttefik-un-aleyh :   Üzerine ittifak edilmiş; anlaşma sağlanmış

  Müttehaz :   Verilen; ittihaz olunan; kabul edilen; yürürlükte bulunan

  Müttehit :   Birleşik

  Müvekkil :   Kendisini vekil ile temsil ettiren kişi; vekil eden.

  Müvezzi :   Dağıtıcı

  Müzaheret :   Yardım; koruma

  Müzayede :   Artırma; açık artırma.